Haber Detayı
Tom Barrack’tan küstah çıkış: Türkiye’nin iç işlerine göz dikti!
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, küstah çıkışlarına devam ediyor. Türkiye'nin iç işlerine karışan Barrack, Heybeliada Ruhban Okulu’nun 2026 yılında açılacağını iddia etti.
Tom Barrack, Yunan basınına konuştu.
Fener Rum Patriği Bartholomeos’un ABD ziyaretini hatırlatan Barrack, "Bartholomeos, Oval Ofis’i ziyaret ettiğinde hem Başkan Trump hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan için son derece önemli olan Heybeliada Ruhban Okulu konusunu gündeme getirdi.
Bu nedenle, ilerlemeyi takip etmek ve 2026 yılının eylül ayında okulun olası yeniden açılışına ulaşmak amacıyla tartışmaları kolaylaştırmak için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını görmek istedik” ifadelerini kullandı.
Ruhban okulu 1971'den beri kapalı.
Okulun açılma kararı Türkiye'nin yetkisindeyken, Barrack'ın tarih verecek kadar küstah bir çıkış yapması ise tepki çekti.
RUHBAN OKULU NEDEN KAPALI?
Fener Kilisesi, bu okulun açılmasını yıllardır istiyor.
Önceki ABD Başkanlarından Bill Clinton, 1999 yılındaki Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le Heybeliada Ruhban Okulu konusunu da görüştü.
Ancak buna rağmen okul açılmadı.
ÖZEL YÜKSEK OKULLAR KANUNU 1971’de eğitim-öğretim sistemini yeniden düzenleyen bir kanun çıkarıldı.
Kanunun adı, Yüksek Okul Öğrencilerinin Öğrenimlerine Devam Edebilmeleri İçin Açılacak Resmî Yüksek Okullar Hakkında Kanun.
Bu kanun ile çok sayıda özel yüksek okul, resmi bir üniversiteye bağlandı.
O yıllarda üniversite statüsünde olmayan bazı özel yüksek okullar da faaliyetteydi.
Bunların üniversiteye dönüştürülmesi için çalışmalar yapıldı.
Ama asıl hedeflenen, bunların Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde olmasıydı.
İşte Heybeliada Ruhban Okulu da bu kanun kapsamında düzenlenmek istendi.
Fakat Fener Rum Ortodoks Kilisesi izin vermedi.
Heybeliada Ruhban Okulu Bu kısım çok önemli!
Çünkü bugün Fener Kilisesi ve Bartholomeos, sanki Türk Hükûmeti yasakçı bir anlayışla okulun açılmasını istemiyormuş gibi bir tavır sergiliyor.
Kamuoyunda yaratılmak istenen algı da bu.
Oysa gerçek öyle değil.
Kanunla birlikte çok sayıda özel yüksek okul üniversitelere bağlandı, Milli Eğitim Bakanlığı denetimine girdi.
Ancak Fener Kilisesi, yetiştirilen öğrencilere ve müfredata Türk Devleti’nin karışmasını istemiyordu. 1971’deki kanunu kabul etmeyen Fener Kilisesi, Heybeliada Ruhban Okulu’nun faaliyetlerine bizzat kendisi son verdi.
Bunun da iki sebebi vardı: Birincisi Türk Hükûmeti’ne karşı tavır, ikincisi de okutacak öğrencinin olmaması.
FAALİYETTEKİ GAYRİMÜSLİM OKULLARI Bugün Bartholomeos, ülke ülke gezerek Heybeliada Ruhban Okulu’nu açması için Türkiye’ye baskı yapılmasını talep ediyor.
ABD, Yunanistan ve Rum Lobisi’nin okulun yeniden açılması için Türk Hükûmeti’ne baskı yaptığı biliniyor.
Fakat aslında Türkiye’nin okulu açmama yönünde bir tavrı yok.
Balat’taki Fener Rum Lisesi ve Maraşlı Rum İlkokulu eğitim-öğretime devam ediyor.
Aynı şekilde Ermeni kökenli vatandaşlarımızın eğitim gördüğü Özel Getronagan Ermeni Lisesi, Özel Esayan Ermeni Lisesi, Özel Sahakyan Nunyan Ermeni Lisesi, Özel Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi, Özel Pangaltı Ermeni İlkokulu ve daha pek çok okul faaliyette.
Herhangi bir yasak var mı?
Yok.
Eğitim-öğretim var mı?
Var.
Üstelik bu okullar gayrimüslim cemaatlerin vakıflarına mı ait?
Evet.
Demek ki Heybeliada Ruhban Okulu meselesinde başka bir durum var.
AÇILACAK AMA NASIL?
Fener Kilisesi’nin isteği tam olarak şu: Bu okul yeniden açılsın, Türk Hükûmeti bize karışmasın, Milli Eğitim Bakanlığı okulu denetlemesin, biz istediğimiz eğitimi verelim, istediğimiz kişileri yetiştirip diploma verelim. 1971’den önce okulda hem lise hem de yüksek okul düzeyinde teolojik eğitim veriliyordu.
Mezun olanlar da Fener Kilisesi’nin ruhbanları arasına giriyordu.
Türkiye Cumhuriyeti topraklarındaki bir kurum, neden Türk yasalarına aykırı faaliyet yürütmek ister?
Üstelik bunun için yabancı devletlerin devreye girmesi neden istenir?
Türkiye topraklarında Türk yasalarının denetiminde olmayan bir kurum olabilir mi?
Bunun tek bir izahı olabilir.
Eğer bir kurum, bulunduğu ülkenin yasalarının denetlemeyeceği şekilde faaliyet yürütmek istiyorsa, orada gizli bir faaliyet söz konusudur.
Bunun adı da apaçık casusluk faaliyetidir!
Fener Kilisesi, Heybeliada’yı açıkça casusluk merkezi haline getirmek istemektedir.
VATAN PARTİSİ'NDEN TEPKİ Cumhurbaşkanı ile Fener Rum Patriği Bartholomeos’un görüşmesinde, ‘Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılabilmesine yönelik çalışmaların başlatıldığı’ duyurulmuştu.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasınının Türkiye'nin geleceği açısından daha fazla Amerikan ajanları yetiştirilmesi, daha fazla misyoner faaliyeti yürütülmesi anlamına geldiğini söyleyerek tepki gösteren Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi ve İstanbul İl Başkanı İbrahim Okan Özkan, şu açıklamalarda bulunmuştu: “Ekümeniklik iddiasında bulunan Fener Rum Patriği Bartolomeos'un Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesi çok doğaldır, ancak önemli olan bu görüşmenin içerisinde neler konuşulduğudur.
Çünkü gayet iyi biliyoruz, Fener Rum Patriği Bartolomeos gittiği her yerde hem ulusal hem de uluslararası bütün toplantılarda ‘ekümeniklik’ iddia ederek, yani bütün Ortodoks Hristiyanlığının merkezi olduğunu iddia ederek bir çalışma yürütmektedir.
Bu da tabii ki doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’na, yasalarına ve Lozan Antlaşması'na aykırıdır. ‘DAHA FAZLA MİSYONER FAALİYETİ’ “Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la yaptığı görüşmede Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını talep etmesi, bu yönde bir görüşmenin gerçekleşmesi ve bu konuda da önemli adımların atıldığını ifade etmesi, Türkiye'nin geleceği açısından daha fazla Amerikan ajanları yetiştirilmesi, daha fazla misyoner faaliyeti yürütülmesi anlamına gelmektedir. “Çünkü Heybeliada Ruhban Okulu'nun tarihinde, Türk düşmanı Rum tarafını tutan, Amerika ile İngiltere ile doğrudan kuvvetli ilişkileri bulunan Makarios'ların mezun olduğunu biliyoruz. “Bizim önümüze duran görev şudur, ya Heybeliada Ruhban Okulu'nu biz yeniden açtıracağız ve Türkiye'nin içerisinde faaliyet yürütecek daha fazla Rum kökenli, Ortodoks kökenli Amerikan ajanları, misyoner faaliyetleri yapan insanlarla Türkiye boğuşacak ya da Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasına karşı mücadele edeceğiz ve o okulun açılmasının da önüne geçeceğiz. ‘BÜTÜN ABD BAŞKANLARI AÇILMASI İÇİN BASKI YAPTI’ “Aslında Heybeliada Ruhban Okulu'nu kapatan Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir. 1971 yılında bütün yüksek okulların devlet denetimine geçmesi itibariyle Ruhban Okulu doğrudan Fener Rum Patrikhanesi tarafından yani Rum Ortodoks Kilisesi tarafından kendiliğinden kapatılmıştır.
Kapatılmasının tek sebebi vardı çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’na uyacaktı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yasalarına uyacaktı ve Lozan Antlaşması'na uymak mecburiyetindeydi. “Şimdi önümüzdeki sıkıntı şudur: Sayın Cumhurbaşkanı, Heybeliada Ruhban Okulu'nu Bartolomeos'un talebi doğrultusunda açtığı takdirde, bu Türkiye'de daha fazla ajanlık ve misyoner faaliyet anlamına gelmektedir.
Biz de bu projenin karşısındayız.
Bu projeyi isteyenler kimler?
Bu zamana kadar gelen bütün Amerikan devlet başkanları Türkiye'ye Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması ile ilgili baskı yapmıştır.
Amerikan devlet başkanlarından bakalım, Bill Clinton'da da bunu görürüz, çeşitli diğer devlet başkanları da hep aynı taleplerle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlarını baskı altında tutmaya çalışmıştı. ‘BU DÜZENLEMENİN KARŞISINDAYIZ’ “Bu zamana kadar açılmadı.
Bu dakika itibarıyla da Bartolomeos'un ve Amerika Birleşik Devletleri'nin isteği ve talebi doğrultusunda Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması Türkiye açısından bir güvenlik tehdididir. “İç cepheyi sağlamlaştıracağız diyoruz.
İç cepheyi sağlamlaştırma sürecinde Fener Rum Patriği'nin yaptığı başvuru doğrusunda Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması Türkiye'nin iç güvenliğini de sıkıntıya sokacak, zora sokacak bir düzenlemedir.
Biz de bu düzenlemenin karşısındayız.” İLK KÜSTAHLIĞI DEĞİL Barrack, küstah çıkışlarını daha önce Lübnan’da da sergilemişti. 26 Ağustos’ta Beyrut’ta düzenlenen basın toplantısında Barrack, gazetecilerin yoğunluğuna tepki göstererek basın mensuplarına “Medenice davranın, hayvanca değil.” dedi.
Büyükelçi, sözlerinin ardından “Bu bölgenin sorunu da bu.” ifadelerini kullanarak küçümseyici tavrını sürdürdü.
Tepkilerin büyümesi üzerine geri adım atan Barrack, özür açıklaması yaptı: “Basın mensupları işlerini yaparken böyle bir ifadeyi kullanmam yakışıksız oldu.”