Haber Detayı
Slovakya Başbakanı Fico: 'Bizi 1930'lara götürecekler, AB yüzünden odunla ısınacağız!'
AB’nin emisyon vergisi planına sert çıkan Fico, bu 'saçma' politikanın yakıt fiyatlarını daha da yükselteceğini ve insanları eski ısıtma yöntemlerine dönmeye zorlayarak daha fazla kirliliğe yol açacağını söyledi.
Slovakya Başbakanı Robert Fico, Avrupa Birliği'nin (AB) "saçma" politikalarının ülkesinin halkını ısınmak için odun yakmaya zorlayacağını belirtti.
Slovak hükümeti, Rus enerjisinden vazgeçmesi yönünde ciddi bir baskı altında.
Fico pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, 2027'de tam olarak yürürlüğe girmesi planlanan Binalar ve Kara Yolu Taşımacılığı için Emisyon Ticaret Sistemini (ETS2) sert bir dille eleştirdi.
Tartışmalı olan bu plan, AB'nin karbon ticaret kurallarını haneleri ve araçları kapsayacak şekilde genişletiyor.
Fico, AB'nin uygun fiyatlı Rus enerjisini reddetmesi nedeniyle zaten yüksek olan gaz fiyatlarını bu planın daha da artıracağını öngördü.
Fico, "Yeniden 1930'lu ve 1940'lı yıllara geri dönüyoruz ve vadilerimiz, köylerimiz dumanla kaplanacak." dedi.
BUMERANG ETKİSİ Başbakan, Slovakya'nın hane halkları için gaz erişimini genişletmek amacıyla yıllar harcadığını kaydetti.
Yakıt fiyatlarını daha da yükseltmenin insanları daha eski ısıtma yöntemlerine dönmeye teşvik edeceğini ve bunun ters teperek daha fazla kirliliğe yol açacağını belirtti.
Slovakya'nın ve bazı AB üye devletlerinin ortak girişimleri sonucunda, AB yönetimi bu ay içinde ETS2 uygulamaya konmadan önce enerji fiyatlarının "istikrarını ve öngörülebilirliğini güçlendirmek için ek yollar" araştırmayı taahhüt etti.
YÜZDE 90 ORANINDA AZALTMA Avrupa Komisyonu, 2040 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine göre yüzde 90 oranında azaltmayı hedefliyor.
AB ayrıca, Ukrayna ile ilgili yaptırım politikalarının bir parçası olarak Rusya'dan yapılan ithalatı tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Fico dâhil olmak üzere eleştirmenler, bu girişimlerin gerçekçi olmadığını ve kendine zarar verdiğini, Avrupa'nın endüstriyel rekabet gücünü zayıflattığını ve üye devletler genelinde yaşam maliyetini artırdığını savunuyor.