Haber Detayı
İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli: OVP’deki kararlılık araziye yansımalı
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Orta Vadeli Program’da, tarım alanında pek çok başlığın yer aldığını söyledi. Tarımda ciddi bir reform ihtiyacı olduğunu kay-deden Kestelli, “Planlamadaki kararlılığın araziye yansıması en büyük dileğimiz” dedi.
Özlem SARSIN- İZMİRİzmir Ticaret Borsası’nın (İTB) Eylül ayı meclis toplantısında konuşan Başkan Işınsu Kestelli, 8 Eylül’de açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan tarım başlıklarını değerlendirdi.
Kestelli bu dönemde tarım sektöründe, sanayi sektörüyle etkileşim içerisinde, verimlilik artışlarıyla büyümenin sürdürülebilirliğinin destekleneceğini ifade ederek, “Bitkisel ürünlerin arz talep dengesi, tarım arazilerinin kabiliyet sınıflarına uygun kullanımı ve stratejik ürünlerde yeterlilik seviyesi dikkate alınarak üretim planlaması yapılacak.
Jeotermal kaynakların yanı sıra, rüzgâr, güneş ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanılacağı Organize Tarım Bölgelerinin sayısı artırılacak.
Kırsal alanların sosyo-ekonomik gelişimine katkı sağlayacak; başta gençlere ve kadınlara yönelik uygulanan programların destekleme miktarları artırılacak, tarım ve hayvancılık özendirilecek.
Dijitalleşme, yapay zekâ ve veriye dayalı iş modelleriyle akıllı tarım uygulamaları yaygınlaştırılacak” dedi.OVP’de yer alan söz konusu kararların, bir bütün olarak ve tüm yurdu kapsayacak şekilde hayata geçirilebilmesi gerektiğinin altını çizen Kestelli, “Çünkü ülkemizde yapısal reform ihtiyacı duyan en önemli alanların başında tarım geliyor.
Biz Borsa olarak sürecin hem takipçisi hem de destekçisi olmaya devam edeceğiz.
Planlamadaki kararlılığın araziye yansıması en büyük dileğimiz” dedi.“Yağışların zaman ve mekan dağılımı bozuldu”Günümüzün en önemli sorunlarının başında azalan su kaynaklarına da değinen Kestelli, küresel iklim değişikliği su döngüsünü hızlandırıp düzensizleştirdiğini vurguladı.
Yağışların mekânsal ve zamansal dağılımının bozulduğuna dikkat çeken Kestelli, “Buharlaşma artıyor, kuraklık ve taşkınların sıklığı ile şiddeti aynı anda yükseliyor.
İklim değişikliğinin neden olduğu bu etkiler, yeryüzündeki toplam suyun sadece yüzde 2,5’ini oluşturan, erişilebilir miktarı ise yüzde 1,2’den az olan tatlı su kaynaklarının üzerindeki risklerin artmasına neden oluyor.
Yüzey sularında azalma, yeraltı sularında tükenme ve su kalitesinde bozulma aynı anda görülüyor.
Tatlı su kaynaklarıyla ilgili bu gelişmeleri ülkemizde ve şehrimizde de belirgin bir şekilde hissediyoruz.
Nitekim İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılayan altı barajda su seviyeleri tarihi dip noktalarda.
Sonuç olarak su kaynaklarının azalmasına rağmen talebin her geçen gün artması, verimlilik, talep yönetimi ve havza-ölçekli planlamayı bir lüks değil, güvenlik meselesi hâline getiriyor” dedi.
Su kullanımın talebini düşürmek amacıyla günlük tüketim, tarım ve sanayide su ayak izini düşürecek önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Kestelli, “Günümüzde, yağışın sınırlı olduğu bölgelerde tuzdan arındırma, yağışlara gerek olmadan tatlı su arzının artırılmasının en pratik yollarından biri.
Deniz suyunu tatlı suya dönüştürme süreci enerji yoğun bir süreç olduğundan bazı dezavantajlar söz konusu.
Dolayısıyla bu tesislerin enerji ihtiyacını karşılamak için güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının eş zamanlı olarak devreye alınması en önemli önceliklerden birini oluşturuyor.
Bizim de tuzdan arındırma işlemi için altyapı yatırımlarını tamamlamamız, bu yöntemin gerektirdiği enerjiyi sağlamak için de yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımı için çalışmamız gerekiyordu ama yapmadık.
Yine de hiçbir şey için geç değil.
İfade ettiğim yöntemler kamuoyunda bilinen tartışılan çözüm yolları arasında yer alıyor, ancak zaman geçtikçe sorun da büyüyor bu nedenle geldiğimiz olumsuz noktayı milat alıp hemen bugünden kolları sıvamalıyız” diye konuştu.“Destekler üretici beklentisinin altında kaldı”İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer, potansiyel gücüne kavuşamadığını söyleyerek, “Tarım sektörü ülkemizde 85 milyon nüfusun gıda ihtiyacını karşılayan, milli gelirin 6’sını ve ihracatın yüzde 13’ünü, istihdamın yüzde 16’sını oluşturan önemli bir sektör olmasına rağmen potansiyel gücüne henüz kavuşamamıştır.
Her türlü zorluğa rağmen üretmeye devam ediyoruz.
Çünkü tarım bir milli güvenlik meselesidir.
Bu nedenle, tarım sektörünün sürdürülebilirliğini, verimliliğini ve çiftçinin refahını artıracak politikalar, ülkemizin geleceği için hayati öneme sahip.
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde, tarım ve orman bakanlığı bitkisel üretim ve hayvancılık desteklerini açıklandı.
Desteklerin, sektör için can suyu olmasına rağmen üreticimizin beklentilerini karşılamadığının altını çizmem gerekiyor.
Üretimin sürdürülebilirliği içi kar-zarar dengesinin korunması şart.
Tarımın gerçek anlamda güçlü bir geleceğe sahip olması, kök nedenleri çözecek kalıcı ve akılcı politikalarla mümkündür.”