Haber Detayı
Yıl sonu sosyal sermaye bilançosunu hazırlamak
Yıl sonu sosyal sermaye bilançosunu hazırlamak
Sosyo-psikologlar bireylerin yıl sonlarında geçmiş yıla ilişkin bir bilanço hazırlamalarını ve yeni yıl planlarını hazırlamalarını önerirler.
Kurumlar da geçmiş yıl bilançolarını ve yeni yıl planlarını toplumsal sermaye kavramı ışığında hazırlarsa çok isabetli olur.
Bu konuda bir el kitabını kendinize ve/veya dostlarınıza bir yılbaşı armağanı olarak alabilirsiniz: ‘Sermayenin Tarihsel Diyalektiği ve Marks’ın Toplumsal Sermaye Teorisi’, Zhang Tongyu ve Ding Weimin, Khalkedon Yayınevi.
Kapital sözcüğü Latince’de baş, Farsça sermaye sözcüğündeki ser baş, maye de maya anlamındadır.
Sermaye kavramı üç ayrı anlam taşır: a) üretim aracı olma (stok yaklaşımı); b) belli bir tarihsel dönemde üretim ilişkisi sayılma; c) artık yaratan bir süreç, hareket.
Bilimsel olarak bakarsak, sermaye kavramı ancak bu üç nitelik birlikte ele alındığı zaman açıklığa kavuşur ve anlam kazanır.
Oysa ki liberaller ve yeni liberaller ilkine odaklanırlar.
Ana akım kapitalist iktisat kitaplarında da hep böyle vurgulanır.
Sermayeyi sabit – değişken, gerçek - hayalî gibi ayrımlara tabi tutabiliyoruz.
Gerçek sermaye de üç alt tipten oluşuyor: para sermaye, üretken sermaye, ticari sermaye.
Sanayi ve banka sermayesi malî sermaye içinde kaynaşırken, hayali sermaye gerçek sermayeyi ele geçirmek ve tekelci konumunu güçlendirmek için çalışır.
Eğer finansal(laşan) kapitalizmde olduğumuzu varsayarsak geçirmiştir diyebiliriz de hani!
Günümüzde bir de beşeri sermaye (human capital) kavramı var ki, maddî ve maddî olmayan unsurlar olarak iki öbekte inceleniyor.
Maddî unsurlar olarak uzun yaşam, fiziksel durum, sağlık vb. sayılıyor.
Son yılların önemli bir kavramı oldu: Longevity!
Hatta 23,5 milyar dolarlık ve yılda bileşik yüzde 10,5 oranında büyüyen bir longevity endüstrisinden bile söz edilmektedir.
Maddî olmayan unsurlarda ise, psiko-motor temelli yetenekler (örneğin yöntem bilgisi vb.), klasik yetenekler (yapıcılık, yenilikçilik, sosyal yetenekler, dürüstlük, bağlılık, güven, esneklik, görev bilinci, liderlik vb.) ve kavramsal yetenekler (neden bilgisi, ne bilgisi vb.) sayılmaktadır.
Sosyal sermaye kavramı aslında oldukça eskidir (L.J.
Hanifan, 1916).
Kavram daha sonra hem liberallerce (bkz.
Dünya Bankası örütbağı) hem de yeni Marksçılar (özellikle Pierre Bourdieu) tarafından ele alınmış ve çokça işlenmiştir.
P.
Bourdieu sınıflar arasındaki çatışmayı çatışma alanları üzerinden açıklar.
Bu çatışma alanları güce göre biçimlenirken, bu gücün dağılımı da sermayelerin dağılımıyla belirlenir.
Bourdieu sermayeleri üç+bir olarak ele alır: iktisadî, toplumsal, ekinsel (kültürel) ve simgesel.
İktisadî sermaye, çok genel bir tanımla iktisadi kaynaklar anlamına gelir.
Toplumsal sermaye, toplum içerisindeki ilişkiler bütününü yansıtır.
Ekinsel sermaye, eğitim yoluyla öğrenilmiş tüm kabulleri, davranış kalıplarını, kısacası toplumun özünü içerir. (Burada Gramsci’nin kültürel hegemonya kavramını dikkatlerinize sunmak isterim).
Simgesel sermaye ise her sermayenin içerisinde görülebilecek, sahip olunan simgesel değerler bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Bir toplumda bir sermaye ön plana çıkarken diğerinde bir başkası ön plana çıkabilmektedir.
Toplumsal (sosyal) sermaye genel anlamda bireylerin ve örgütlerin karşılıklı tanışıklık ve aşinalığa dayalı sosyal ilişkilerden elde ettiği soyut ve somut kaynaklar bütünü olarak tanımlanabilmektedir.
Bu tanıma dayalı olarak toplumsal ağlar da sosyal sermaye gelişimi bağlamında önemli bir araç olmaktadır.
Bu toplumsal ağlar dijital ortama da taşınmaktadır.
Toplumsal sermayenin bir alt kavramı olarak toplumsal sabit sermaye kavramından da söz edilmektedir, örneğin eğitim, sağlık altyapı yatırımları gibi.
SONSÖZ Zamanla sermaye kavramı klasik tanımlarından özgürleşerek farklı anlamlar kazanmıştır. 1990’lardan beri sosyal sermaye bir kavram ve araştırma alanı olagelmektedir.
Önemli bir husus, sosyal sermaye çok disiplinli bir kavram olması nedeniyle her şeyi içine alacak şekilde esne(til)miş bir kavram olmuştur.
Sosyal sermaye bireysel ve kolektif bir yatırım ve getiri olarak görülmektedir.
Örneğin, ekonomi disiplininde sosyal sermaye uluslara ve toplumlara ait bir makro araştırma konusudur.
Sosyoloji ve diğer ilgili alanlarda ise mikro düzeyde araştırma konusu olmuş ve bireysel getirilere incelenmiştir.
Bu iki özelliğin kesin çizgilerle birbirinden ayrılabilmesi olanaksızdır.
Sosyal sermayenin tarihsel gelişiminde de düşünürlerin bireysel ve kolektif olma özelliklerine göre ayrıldıkları gözlemlenmektedir.
J.S.
Coleman ve R.
Burt adlı yazarlar sosyal sermayenin bireyselliğine odaklanmışlar, P.
Bourdieu ve R.
Putnam ise toplumsal getirilere odaklanmış olup, sosyal sermayenin kolektif yönüne ağırlık vermişlerdir.
Bu erken aşamanın ardından, N.
Lin sosyal sermayeyi kurumsallaştırmıştır.
Pratikte, sosyal sermayeye ekonomik, sosyal ve yönetsel sorunların çözümünde kullanılabilecek kesin bir ilaç gözüyle bakılması pek uygun olmasa da, daha kapsamlı ve etkili sonuçlara zemin hazırlayabilir.
Haydi yukarıdaki bilgi ve kaynaklardan yararlanarak bireysel ve kurumsal bilançolarınızı ve planlarınızı hazırlamaya.
NOT: 2025 yılında geçirmiş olduğunuz kötü anların geçmişte kalmasını ve yeni yılda sağlık ve esenlik dolu günler geçirmenizi dilerim. 2026 yılı Türk takvimine (ve de Çin takvimine) göre At Yılı’dır.
Türk mitolojisine göre (elbette tartışmaya açık!), at, doğası gereği hareket ve enerji ile ilişkilendirilir.
Bu bakımdan At yılı; hareketli, enerjik olduğu kadar dengesiz ve kararsızdır.
Hareketlilik ve değişim çok olduğu için risk de yüksektir.
Bu nedenle At yılında bireylerin ekonomik ve sosyal durumlarına, sağlıklarına çok dikkat etmesi, toplumun da savaş, çatışma, doğal afetler ve ekonomik bozulmaya karşı uyanık olması önerilir.
Sonuç olarak At yılı, genel olarak ilerleme, hareketlilik, macera ve değişim vaat eden; ancak dikkatli olunması gereken bir dönemdir.