Haber Detayı
Berlin’in AB için yeni yıl programı: Kuvvetler ayrılığını fiilen etkisizleştiriyor
Almanya ve AB, ekonomik krize çare olarak silahlanma sanayisine yöneldi. ‘Rusya saldıracak’ korkusu yayarak emeklilik ve yardım paylarından kısarak silahlanmaya daha fazla kaynak yaratıyor. Diğer hazırlıklardan anlıyoruz ki halka baskıyla da olsa milyarlar toplanacak.
Batı sistemi çökerken ABD ve AB arasındaki ayrışma ve karşılıklı suçlamalar devam ediyor.
Trump, ‘Avrupa medeniyeti çöktü’ dedi.
Merz buna ‘Pax Amerikana bitti’ diye yanıt verdi.
İkisi de doğru.
Bunun yanında AB kendi içinde de bölünüyor.
Almanya’nın onaylanmasını beklediği Mercosur anlaşması, Rus varlıklarına el konulması vb.
Belçika’da reddedildi.
Bunların onaylanmamasında AB içindeki çelişmeler rol oynadı.
Özellikle İtalya ve Fransa’nın karşı çıkışları etkili oldu.
Barış taleplerine rağmen Ukrayna’ya desteğe devam edilmesi kararlaştırıldı.
Atlantikiyle, Avrupasıyla Batı’da çöküş en başta ekonomik iflas şeklinde kendini gösteriyor.
Fabrikalar kapanıyor.
Durgunluk, eksi büyüme ve halkın kaldıramayacağı ağır vergi ve sosyal kesintiler art arda geliyor.
Diğer yanda toplumsal yapı çürüyor, aileler dağılıyor, uyuşturucu, cinsiyetsizlik, geleceği olmayan gençlik kuşakları...
Nüfus azalıyor ve yaşlanıyor.
İstihdam en düşük seviyelerde.
Almanya’da tersine göç gelişiyor.
Başta Almanya olmak üzere Avrupa, hasta toplumlar haline geliyor.
Almanya ve AB, ekonomik krize çare olarak silahlanma sanayisine yöneldi. ’Rusya saldıracak’ korkusu yayarak emeklilik ve yardım paylarından kısıyor, silahlanmaya daha fazla kaynak yaratıyor.
Diğer hazırlıklardan da anlıyoruz ki halka baskıyla da olsa milyarlar toplanacak.
Alman Dış İstihbarat Servisi-BND, sabotajlar yapabilecek ve ifade özgürlüğüne müdahale edebilecek.
İnsanlık program olarak Avrasya’ya yönelirken, Avrupa, çöküşü de aşan bir yıkıma gidiyor.
Öte yandan Almanya ve Avrupa için yeni umutlar ve çıkış yolları yok değil. ‘BERLİN, AB DÜZEYİNDE AĞIR ADIMLAR ATIYOR’ Alman Dış Politika Bülteni German Foreign Policy (GFP) 22 Aralık tarihinde yayımladığı makalede özetle şu görüşlere yer verdi: “Yeni yıla girerken Berlin, AB düzeyinde ağır adımlar atıyor. 50 milyar avroluk savunma siparişlerini hemen onaylıyor.
BND’nin yurtdışında sabotaj yapmasına izin veriyor ve muhalif gazetecileri susturmayı amaçlayan AB yaptırımlarını kabul ediyor. “AB’de bazı alanlarda ağır geri adımlar, yeni büyük silahlanma dalgaları ve bugüne kadar eşi benzeri görülmemiş bir baskı aşamasına giriliyor.
Brüksel’de yapılan AB zirvesinde Berlin, taleplerinde başarısız oldu.
Bir yandan Mercosur ile serbest ticaret anlaşmasını kesin olarak onaylamak, diğer yandan AB’de bulunan Rus devlet varlıklarına erişim izni sağlamak istiyordu.
Fransa ve İtalya, buna ortaklaşa engel oldu.
Ayrıca Alman Parlamentosu bütçe komitesi 50 milyar avro değerindeki silahlanma planını onayladı.
Almanya öyle hızla silahlanıyor ki Fransa’yı askeri olarak geride bırakacak ve Avrupa’da tam anlamıyla baskın güç haline gelecek.
Alman İstihbarat Örgütü BND’nin de güçlendirilerek yurt dışında sabotaj eylemleri ve diğer saldırılar için izin alması planlanıyor.
Son olarak Ukrayna savaşı konusunda resmi AB pozisyonunu savunmayan bir yayıncıya yapıldığı gibi AB, hoşa gitmeyen gazetecilere yönelik yaptırımlarını genişletiyor.
Böylece AB ‘kuvvetler ayrılığı’ olarak bilinen yasama-yürütme-yargı organları ayrılığını fiilen etkisiz hale getiriyor.” AB İLE MERCOSUR ANLAŞMASI İMZALANAMADI Almanya hükümetinin, Brüksel’de düzenlenen AB Zirvesi’nde, Güney Amerika ülkeleri birliği Mercosur ile AB serbest ticaret anlaşmasını sonuçlandırma planı başarısız oldu.
Son ABD tarifeleri nedeniyle yeni pazarlar arayan Alman sanayisi, bu anlaşmaya büyük önem veriyordu.
Çeyrek yüzyıldan uzun süredir müzakere edilen bu anlaşma, her iki tarafta da gümrük vergilerinin kapsamlı bir şekilde kaldırılmasını öngörüyordu.
Başlıca kazanan Almanya olacaktı.
Alman sanayisi Mercosur ülkelerine daha fazla ürün satabilecek ve bu ülkelerden daha ucuza hammadde ithal edebilecekti. 26 yılı aşkın süredir Mercosur ile müzakereler sonuçsuz kalıyor.
Berlin, özellikle Fransa ve İtalya’da çiftçilerin anlaşmaya karşı protestolarını aşamadı.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Brezilya’nın Foz de Iguazú kentinde yapılacak Mercosur Zirvesi’ne gitmişti.
Mercosur, Avrupa yerine Japonya ile iki taraf arasındaki ticaretin genişletilmesini de kapsayan stratejik bir ortaklık anlaşması imzaladı.
RUS VARLIKLARINA EL KOYAMADILAR İkinci darbe, Fransa, İtalya ve birkaç AB ülkesinin, AB’de bulunan Rus devlet varlıklarının Ukrayna’ya bir “tazminat kredisi” olarak kullanılmasını reddetmesiyle geldi.
Berlin ve Brüksel’in AB’de bulunan Rusya devlet varlıklarının fiilen kamulaştırılması planları nedeniyle artan gerilimler, Berlin’deki güncel Ukrayna müzakerelerine eşlik ediyor.
Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki ilk tavizleri ortaya çıkarken AB, bir olağanüstü hal maddesine dayanarak Rusya’nın devlet varlıklarını dondurdu.
Bu varlıkların Ukrayna için bir krediye dönüştürülmesi sağlanacaktı.
AB’nin mali durumu için önemli riskler taşıyan bu adım, kendilerini olağanüstü hal maddesiyle haksız bir şekilde yetkisiz bırakılmış gören daha küçük üye devletlerle gerilime yol açtı.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Komisyon Başkanı von der Leyen bunun için çok çaba göstermişti.
Oysa yabancı bir devletin mülkiyetine el koymak, uluslararası hukuku ihlal anlamına geliyor.
Böyle bir girişim Rusya’yı AB ülkelerine ve şirketlerinin orada bulunan varlıklarına karşı misilleme yapmaya sevk edebilir.
Çin ve Arap ülkeleri gibi AB’de varlıkları bulunanlar, her şeyi kaybetme riskinden dolayı bu varlıkları geri çekmeye kalkışabilir.
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİ YIKARAK SİLAHLANACAKLAR Ağır silahlanma, Alman Dış İstihbarat Servisinin (BND) yetkilerinin genişletilmesiyle birlikte geliyor.
Federal Hükümet, sadece yüz tanıma yazılımı kullanmayı, casus yazılım kurmak için evlere izinsiz girmeyi ve 16 yaşındaki çocukları kaynak olarak işe almayı değil aynı zamanda yurt dışında yasadışı eylemlere hedefli olarak girişmeyi de mümkün kılacak yeni bir BND yasası üzerinde çalışıyor.
BND çalışanlarının, istihbaratçılığın yanı sıra sabotaj yapmalarına ve diğer bir dizi eyleme izin verilecek.
Bunlar, “düşmanın saldırı yeteneklerini zayıflatan” müdahale eylemleridir.
Bunların sadece yurt dışında değil, Almanya topraklarında da izinli olabileceği belirtiliyor.
Yasaklı sabotaj önlemlerinin izin verilen kapsamının ne kadar geniş olduğu ve bunun insanlara zarar veren eylemleri de kapsayıp kapsamadığı bilinmiyor.
BASIN YAYIN ÇALIŞANLARINA BASKI Ukrayna savaşı üzerine çok okunan yayınlarıyla tanınan İsviçreli emekli Albay Jacques Baud’a AB’nin yaptırım uyguladığı bildirildi.
Baud, Ukrayna savaşının ortaya çıkışıyla ilgili resmi AB görüşüne katılmaması ve farklı bir pozisyon almasıyla tanınıyor.
AB onu “düzenli olarak Rus yanlısı televizyon ve radyo programlarına konuk olmakla” ve komplo teorileri yaymakla suçluyor.
Yaptırımlar, Baud’a her türlü iş ilişkisini yasaklamış.
İsviçrelinin şimdi Belçika’da, yani bir AB üyesi ülkede yaşaması nedeniyle banka hesabından para çekme, yiyecek satın alma ve doktordan tedavi görme hakkı bile kaldırılmış.
Bu ilk vaka değil.
Almanya’da yaşayan gazeteci Hüseyin Doğru’ya karşı da AB aynı yaptırımları uyguladı.
Alman hükümeti AB’nin bu tutumunu onayladı.
ÇIKIŞ YOLU DA AÇILIYOR AB, istemediği bir durumu hukuk yolunun dışında bertaraf etmek için kendine bir araç sağlamış oldu.
Bu, yürütmenin basit bir kararıyla gerçekleşiyor.
Burjuva demokrasilerinin temel dayanağı olan güçler ayrılığı, böylece ilk örnek olayda görüldüğü gibi fiilen devre dışı bırakılmış durumda.
Bu derece bunalım ve çöküş içinde olan AB ve Almanya’da, çıkış yolları da açılıyor.
Kısaca bazı gelişmelere bakalım: Almanya için Alternatif Partisi AfD kamuoyu yoklamalarında en az yüzde 27 sevisinde, bazı Doğu Alman eyaletlerinde yüzde 40’a kadar yükseliyor.
Bunun yanında yüzde 5 bandına oturmuş olan Sahra Wagenknecht Birliği (BSW) ile ortaklık yolları oluşuyor.
AfD, Macar yetkililerle Avrasya’ya açılım planları yapıyor.
Milliyetçi partiler AB çapında ortak çalışma yolları üzerinde duruyor.
Bu gelişmeleri muhafazakarlar da desteklemeye başladılar.
AB’de milliyetçi dalga, sanıldığından çok daha hızlı yayılıyor.