Haber Detayı
Sanayide kırmızı alarm... 1 Ocak'ta başlıyor: AB pazarı elden gidebilir
Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM / CBAM) 1 Ocak 2026 itibarıyla uygulamaya alınıyor. Konuyu köşesine taşıyan Dünya Gazetesi yazarı Ufuk Tarhan, "Kırmızı alarm ve uyarı lambası hızlı hızlı yanıp sönüyor" ifadelerini kullandı.
1 Ocak 2026 itibarıyla resmen, sadece “kâr, karbon ve rekabeti” aynı anda yönetebilenlerin kazanacağı dönemin başlayacağını belirten Dünya Gazetesi yazarı Ufuk Tarhan, “Kırmızı alarm ve uyarı lambası hızlı hızlı yanıp sönüyor” dedi.“Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM / CBAM) 1 Ocak 2026 itibarıyla tam uygulama dönemine geçiyor.” İfadelerini kullanan Tarhan, “ Bugüne kadar bir deneme/raporlama aşaması yürütüldü; 2026’dan itibaren ise karbon raporlama yükümlülüğü fiilen mali yükümlülüğe dönüşüyor.
İthal edilen ürünlerin gömülü karbon emisyonu için AB karbon sertifikası (CBAM sertifikası-Carbon Border Adjustment Mechanism) satın alma zorunluluğu başlıyor.” diye yazdı.“Bu, 2026’da başlayacak yeni “ticari-hukuki standartın” merkezini oluşturuyor” vurgusunu yapan Tarhan şöyle devam etti:-AB’ye yüksek karbon yoğun ürünler (çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik vb.) ihraç eden şirketler; ürünlerinde salınan karbonu raporlamakla kalmayacak, artık fiilen ücretlendirmeye tabi tutulacak ve bu ürünlerin karbon emisyonları için CBAM sertifikaları almak zorunda olacak.-SKDM’nin bu tam uygulama rejimi, AB’nin emisyon ticaret sistemi ETS (Emisyon Ticaret Sistemi- Emission Trading System) ile uyumlu çalışacak şekilde tasarlanmıştır; böylece AB’ye erişen üreticiler “karbon maliyetini” küresel ticarette doğrudan ödeyecekler.YENİ BİR EŞİK2026, uluslararası ticaretin karbon maliyeti üzerinden yeniden tanımlandığı bir eşik yılı olarak okunmalı;-Ticaret tarifeleri,-Sürdürülebilirlik raporlaması,-Karbon fiyatlandırma ve-Dijital raporlamastandartlarını bir araya getiren, küresel ölçekte “etki ekonomisinin” ticaret hukuku ile kesiştiği ilk büyük uygulama döneminin başladığı yıl olarak algılanmalı.Kısacası Etki Ekonomisi artık geleceğin değil bugünün zorunlu stratejisidir.
Impact Economy denilen bu yaklaşım, şirketleri yalnızca kârlarına göre değil topluma, çevreye, verimliliğe ve rekabete sağladıkları somut etkiye, kısaca “İkiz Dönüşüme” göre değerlendirecektir.
Türkiye’de bu dönüşüm çoğu zaman hala vizyon konuşması olarak görülüyor.
Ancak Türkiye İş Bankası’nın 100.
Kuruluş Yılı kutlamaları çerçevesinde, OSBÜK (Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu) ve MEXT Teknoloji Merkezi iş birliğinde başlatılan, OSB’lerde (Organize Sanayi Bölgesi) İkiz Dönüşüm Buluşmaları ve 100 KOBİ’nin İkiz Dönüşüm Yolculuğu projesi, etki ekonomisini teoriden çıkarıp sahada ölçülen, finansman ile desteklenen ve iş sonuçlarına dönen bir model olarak uyguladı ve raporladı.RAPOR SONUÇLARISonuçlar, 19 Aralık 2024’te Osmanlı döneminin ve İlk Cumhuriyet yıllarının en önemli sanayi kuruluşlarından biri olan ve şimdilerde etkinlik mekanı olarak kullanılan tarihi Kundura Fabrikası’nda açıklandı.
Proje Türkiye genelinde 24 il, 12 sektör ve farklı ölçeklerde 100 KOBİ’de uygulandı.
İşletmelerin dönüşüm süreci izlenerek hazırlanan içgörü raporunun verileri, dijitalleşmenin faaliyet kârında %20–30 artış potansiyeli yarattığını ve yalnızca kâr değil; verimlilik, kapasite ve kalitenin de yükseldiğini net olarak gösterdi.İş Bankası 100 KOBİ’nin İkiz Dönüşüm Yolculuğu projesi ile;-İşletmelerde %10–20 verimlilik artışı,-%8–35 hata azalması,-Dijital kanallardan satışta %10–20 büyüme ve-Enerji maliyetlerinde önemli tasarruf sağlandı.-Yüksek karbon yoğun üretim yapan şirketlerde ciddi kâr kaybı riski saptandı.BAZI SEKTÖRLERDE KÂRIN YÜZDE 60’INDAN FAZLASI RİSK ALTINDABu veriler, etki ekonomisinin romantik bir iyi niyet söylemi değil bilançoya dokunan rasyonel bir iş stratejisi olduğunu da en somut şekilde kanıtladı.
Rapora göre, bazı sektörlerde kârın yüzde 60’ından fazlası risk altında.
Buna karşılık sürdürülebilirlik yatırımı yapan işletmeler yalnızca ihracatta avantaj kazanmıyor, aynı zamanda yaklaşık %10 daha düşük maliyetli finansmana erişiyor.
Bankacılık sisteminde hızla büyüyen yeşil finansman olanakları bu dönüşümü hızlandırıyor.
Bu da etki ekonomisinin çevresel olduğu kadar güçlü bir finansal akıl içerdiğini gösteriyor.Sonuç çok açık: Etki Ekonomisi artık yeni bilanço dili çünkü etki üretmeyen herhangi bir yapı yaşayamayacak.
Dijitalleşmeyen işletme rekabette yavaşlayacak.
Sürdürülebilirlikten uzak duran işletme finansmana erişimde zorlanacak.
Yönetici ve karar vericilere çağrım net: Etki ekonomisini geleceğin hayali değil bugünün ana iş gündemi olarak görün.
Çünkü çağ değişti; başarıyı yalnızca kâr değil, dünyaya ne kadar iyi geldiğiniz belirleyecek.
İşte yeni düzen bu…Odatv.com