Haber Detayı
‘Yapacak bir şeyiniz varsa bu sizi hayata bağlar’
Yaşlı nüfusun artması aktif yaşamdan toplumsal algıya, sağlıklı yaşlanmaktan hukuki haklara pek çok konuyu gündeme taşıyor. Biz de ‘Biz Yaşlı mıyız?’ kitabının yazarları Prof. Dr. Gönül Bakay ve Handan Dedehayır’la konuştuk. “Artık yapacak bir şeyim yok, her şeyi yaşadım, bitti dediğiniz anda gerçekten yaşlanırsınız” diyen 81 yaşındaki iki eski arkadaş ekliyor: “Bir de dostlukları muhafaza etmek en önemli noktalardan biri.”
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 65 yaş ve üstü bireyleri yaşlı kabul ediyor.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun öngörülerine göre 2024’te dünyada en az 100 yaşında, yaklaşık 588 bin kişinin yaşadığı ve 2030’un sonuna kadar bu sayının 1 milyona ulaşabileceği tahmin ediliyor.
TÜİK’in ‘Türkiye İstatistiklerle Yaşlılar 2023’ adlı araştırmasına göre 2018’de toplam nüfus içindeki yaşlı oranı yüzde 8,8’ken 2023 yılında bu oran yüzde 10,2’ye yükseldi.
Bu demografik dönüşüm yaşlılığın artık daha geniş bir çerçevede ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Prof.
Dr.
Gönül Bakay ve Handan Dedehayır 81 yaşlarında iki eski dost. ‘Biz Yaşlı mıyız’ isimli kitaplarında farklı kültürlerin yaşlılık anlayışına ve süper yaşlıların yaşam pratiklerine değiniyorlar.◊ Bu kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?Gönül Bakay: Eğer yaşıyorsanız yaşlanıyorsunuz, bu hayatın bir evresi.
Biz de bu evrenin içinde olduğumuz için yaşıtlarımız ne hissediyor, insanlar hayatın bu evresini nasıl yaşıyor, yazalım dedik.Handan Dedehayır: Yaşlılık tekboyutlu bir gerçeklik değil.
Buradan hareketle çeşitli yayınların ve araştırmaların izini sürdük ve yaşlılık dönemini değerli kılmanın önemli olduğunu düşündük.◊ İleri yaştakilerin bazıları çok aktif, bazıları öfkeli ve içekapanık.
Bunu neye bağlıyorsunuz?Gönül Bakay: Sizin tutumunuza bağlı.
Belli bir yaştasınız onun getirdikleri ve götürdükleri var.
Olduğu gibi kabul etmek önemli.
Biz “Yaşlanabilmek ayrıcalıktır” diyoruz.
Hele o yaşa kadar sağlıklı geldiyseniz bu büyük bir ayrıcalık.
Hareket önemli ama en önemlisi hayata ilginizi devam ettirmek.
Eğer önünüzde yapacak bir şeyiniz varsa bu sizi hayata bağlar. “Artık yapacak bir şeyim yok, her şeyi yaşadım, bitti” dediğiniz anda gerçekten yaşlanırsınız.
En önemli noktalardan biri de dostlukları muhafaza etmek.◊ Kitapta 44 yazarın yaşlılık ve yaşlanmayı konu alan eserlerini inceliyorsunuz.
Kitapları neye göre seçtiniz?
Gönül Bakay: 40-45 kitabı bu 2-3 sene zarfında okudum. ‘Goriot Baba’ (Honoré de Balzac) gibi kitapları zaten biliyordum.
Ama bu yaşta okuduğunuzda o duyguları çok daha iyi anlıyorsunuz.
Yaşlılığı daha komik şekilde ele alan bazı kitaplar da var.
Mesela Julian Barnes’ın ‘Korkulacak Bir Şey Yok’ isimli kitabı...
Barnes hakikaten ölümden çok korkuyor fakat sonra annesi ona diyor ki: “İnsan yaşlanınca zaten hayatın en güzel anlarını yaşamış oluyor.
Ölümden korkulacak bir şey yok.” Yazar gayet komik bir üslupla ele almış ölüm düşüncesini. ◊ Gençlerin yaşlanmaya dair en yaygın yanlış inanışı sizce nedir?Handan Dedehayır: Gençlerin yaşlılıkla ilgili ‘yanlış’ inanışlara sahip olmalarında bizim payımız olduğuna inananlardanım.
Yaşlıların gençleri anlamalarının, onlara sevgi ve anlayışla yaklaşmalarının yanlış inanışları değiştireceğini düşünüyorum.Gönül Bakay: Yaşlıları aramak, sormak, onlarla vakit geçirmek...
Bunları aile öğretecek, aile öğretmezse gençler bunu bilemez.
Bugünün dünyası gençlere karşı bile acımasız.
Bu yüzden gençler yaşlılığı düşünmekten ziyade o devirlerini iyi geçirmeye çalışıyorlar.
İşlerinde başarılı olmak, devam edebilmek için müthiş bir enerji sarf ediyorlar.◊ Yaşlanmayı iyi yönetebilmek için neler yapmak gerekiyor?Gönül Bakay: En olumsuz yönlerinden biri sevdiklerinizin kaybı.
Bu çok acı.
Buna vücuttaki sorunlar eklenebiliyor; yürüme zorlukları, görme-işitme-bellek kaybı...
Yaşlılıkta ben kimlere yararlı olabilirim diye sormak mühim bir şey.
Gençlere de kendilerini yaşlılık için hazırlamalarını, bir hobileri olmasını tavsiye ederim.
Gördüğüm en acı şeylerden biri; hiçbir uğraşı, merakı olmayan emekli erkekler, kadınlar. 60-65 yaşındalar ve işi bitiriyorlar.
Peki, 90’a kadar yaşarlarsa ne yapacaklar?
Bir şeyi merak edip öğrenmeye çalışıyorsanız o sizi hayata bağlar.Kitaptan istatistikler... ◊ New England Journal of Medicine’da yayımlanan bir araştırmaya göre kişinin en üretken olduğu yaş 60’la 70 yaş arası.
İkinci en üretken dönemse 70’le 80 yaş arası.◊ Ortalama ömrün 83 yıl olduğu Japonya ve ‘ölümsüzler diyarı’ olarak anılan Okinawa Adası uzun ömre dair bilimsel araştırmaların merkezi olarak biliniyor.
Adada 100 yaşını aşkın 400’den fazla insan yaşıyor.◊ Mimar Sinan Süleymaniye Camisi’ni bitirdiğinde 70 yaşını aşmıştı.
Selimiye Camisi’ni tamamladığında 86 yaşındaydı.
Goethe’yse ünlü eseri ‘Faust’u 82 yaşında bitirdi.
ONLAR NE DİYOR?
Konuştuğumuz 65 yaş üstü kişiler de iyi yaşlanmak için hobilerin önemine dikkat çekiyor.‘Sürekli hareket halindeyim’Çok pozitif bir insanım.
Erken kalkarım.
Sürekli hareket halindeyim.
Doktor ‘Her 15 dakikada bir mutlaka ayağa kalkıp biraz yürüyün’ diyor.
Saatlerce oturmam.
Beslenmeme dikkat ederim.
Arkadaşlarımla sık görüşüyorum.
Onlarla bir arada olmayı seviyorum.
WhatsApp gruplarında her gün ‘günaydın’ diyerek birbirimizi yokluyoruz.
Ruhsat Yılmaz (81)‘Hiç boş vaktim yok’Yıllardır kurslara gidiyorum.
Bu sene makrome ve çanta yapımı kursuna gidiyorum.
Bütün işlerimi akşamdan planlarım.
Unutkanlığım var ve çabuk yoruluyorum ama bunların beni ele geçirmesine izin vermiyorum.
Fatma Ö. (69)‘Annemi çok özledim’ Yolun sonuna yaklaşmış, yaşlı bir adam olarak ben annemi çok özledim ve anneme “Kızıl saçlı ilahem” diyen babamı da çok özledim.
Bugün toplumumuzda, yaşlı insanlarımıza gerektiğince insani değerler biçebiliyor muyuz?
Bunu biraz düşünmeliyiz.
Emekli bir gazeteci olarak vaktimin çoğunu bilgisayar başında geçiriyorum. ‘Tanrı’nın Türk’e Armağanı’ isimli, Atatürk’le ilgili bir kitap yazdım.
Başka kitap projelerim de var.
Yalman Özgüner (86)‘Kriter yaş değil kişinin ayırt etme gücüdür’Yaşlılar noter işlemleri ve tapu devri gibi hukuki süreçlerde de zorluk yaşıyorlar.Yanlış yönlendirmeler ve gereksiz belge talepleri de işleri karmaşık hale getiriyor.
Konuyu avukat Elvan Kılıç’a danıştık: “Türkiye’de 65 yaş üstü bireyler açısından yaş tek başına bir engel değil.
Ancak yaşla birlikte artan hassasiyet sebebiyle hukuki işlemlerde daha yüksek koruma mekanizmaları devreye girer.
Esas kriter yaş değil, kişinin ayırt etme gücüdür.
Noter işlem sırasında kişinin algısında veya karar verme yeteneğinde bir tereddüt görürse veya kişinin medikal geçmişinde ayırt etme gücünü etkileyebilecek bir hastalık, ilaç tedavisi veya nörolojik durum varsa sağlık raporu talep edebilir.
Aynı şekilde bir işlem sonradan dava konusu olduğunda da mahkeme, kişinin işlem tarihindeki irade ve sağlık durumunu bilirkişi raporlarıyla değerlendirir.
Dolayısıyla belirleyici olan yaş değil, kişinin o işlem anında sağlıklı bir irade açıklayıp açıklayamadığıdır.”