Haber Detayı
‘Şiiri kaybettiklerimle mücadele etmek için değil, onlarla aynı odada oturabilmek için yazıyorum’
“Bir puanla şairliği kaçırmış gibi hissediyorum” diyor kendisi için. ‘İlham’a büyük anlamlar yüklemeyi sevmiyor, ne yaşadıysa onu yazmaya çalışıyor, çoğu zaman kurguya yer vermiyor. ‘Dimdik Bakma Rehberi’yle İlhan Berk Şiir Ödülü’ne layık görülen Oğulcan Kütük’le buluştuk; kitabını ve şiirlerini konuştuk.
Şiir yazmaya üniversite yıllarında başladı.
İlk kitabı ‘Ecza Kışı’yla 2018 Attilâ İlhan İlk Şiir Kitabı Vakıf Özel Teşvik Ödülü’nün sahibi oldu. 2020’de ikinci kitabı ‘Oğlan Çıkmazı’ yayımlandı.
Geçen aysa üçüncü şiir kitabı ‘Dimdik Bakma Rehberi’yle (2024) Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 İlhan Berk Şiir Ödülü’ne layık görüldü.
Oğulcan Kütük (30), kendi deyişiyle ‘ne yaşadıysa onu yazmaya çalışan’ biri.
Genç şairle buluştuk; şiirlerinin dünyasını dinledik. ◊ İlhan Berk Şiir Ödülü’ne layık görüldünüz.
Neler hissediyorsunuz?İlhan Berk çok karizmatik bir adam.
Onun şiiri de kendisi gibi; onun üstüne başına benzer.
Yıllar içinde kurduğu ama hiç durmadan yatağını değiştirdiği dili de çok karizmatiktir bu yüzden.
Haberi aldığımda mutluluktan delirdim.
Hem adımın onun adıyla anılacak olmasından, hem böyle bir jürinin ödüle değer bulmasından hem de gördüğüm en zarif ödül gerekçelerinden biri olmasından...◊ Neydi o gerekçe?
Ödül töreninde jüri üyesi Şükrü Erbaş unutamayacağım bir cümle kurdu: “Genelde böyle ödüllere çok kitap gelir ve bir noktada elenir.
Sona kalan 3-4 kitapsa bütün jüriyi perişan eder, çok zor seçeriz.
Ama Oğulcan’ın kitabını seçerken perişan olmadık çünkü hepimiz hemen mutabık olduk.”◊ Şiire ilginiz ne zaman başladı?
Çağdaş Türk lehçeleri bölümünde okurken bırakıp sağlık hizmetleri fakültesine geçtim.
Bir ilaç firmasında laborant olarak çalışıyorum.
Şiire ilgimin başladığı anı tam kestiremiyorum ama evdeki albümlerin kartonetlerindeki şarkı sözleri iyi bir kapı araladı.
O kapı beni şiire götürdü.
Bir eğitim almadım.
Üniversitede ilk yazmaya başladığım yıllar, şiirin kolayca yazılacak bir şey olduğunu sanıyordum.
O ilk örneklere şiir denirse eğer, kolaydı da.
Şiir yazmanın aslında ne kadar zorladığını ama bu zorlanmanın da bana ne kadar haz verdiğini fark ediyorum.◊ Şiirlerinizi yazmak için ilham gelmesini bekler misiniz? ‘İlham’ kelimesini çok komik bulmaya başladım.
İlham denince aklımda aniden şiir yazmaya başlayan fular takmış biri beliriyor.
İlham o eski usul mistik bekleyiş değil mi?
Ben şair değil miyim?
Nedense o mukaddes fısıltı bana hiç uğramıyor.
Şiir yazmak gibi bana göre dünyanın en normal eylemlerinden birini uhrevileştiriyorlar.
Şiirlerini bir kitap formatına getirdikten sonra akrabalarına dağıtan emekli Mehmet Amca da şairdir, ben de şairim.
Yanlış anlaşılmak istemem; şiiri değil, meseleyi basitleştiriyorum.
İlham denen bu uhrevi hali bu yüzden reddediyorum.
Çok çok nadiren, ham bir dize geliyor dilime kadar; ama o haliyle yazarsam hiçbir şeye benzemez.
O dizeyi geliştirmek için yapmam gereken tek şey var: Çalışmak.◊ Kitapta iki arabaşlık var.
İkincisinde yalnızca ‘Neden Olsun Kardeşim Benim’ şiiriniz var.
Diğerlerinden ayırmanızın bir nedeni var mı?Korkunç bir öfkeyle yazmıştım.
Eski bir dostumun ihanetiyle sarsılmıştım.
O şiir estetik bir arayışın değil, bir patlamanın şiiri.
Asabiydim, hesaplaşmam gerekiyordu.◊ Şiirlerinizin ne kadarı kendi hayatınızdan esinlendikleriniz?Ne yaşadıysam onu yazmaya çalışıyorum.
Önce kuşbakışı bakmaya çalışır, sonra oturup yazarım.
Yine ilham yok gördüğünüz gibi; bir puanla şairliği kaçırmış gibi hissediyorum.
Son dönemde iki şiir yazıp yayımladım: ‘Ablamın Düğün Fotoğrafı’ ve ‘Haklısın Abla Bu Dünyada Yüzülmez’.
Bu iki şiirde, Türkiye’nin 70’li yıllarında evlenmiş, orta yaşlı, akıl sağlığını bir sebepten kaybetmiş bir kadından bahsediyorum.
Böyle bir abla yok hayatımda.
Annem ben doğmadan yıllar evvel bir kız çocuğu düşürmüş; onun hayaletini kurguluyor olabilirim belki. ◊ ‘Dimdik Bakma Rehberi’ ismini neden tercih ettiniz?Dimdik bakmak olan biteni; babayı, ölümü, dost ihanetini olduğu gibi görme antrenmanı benim için.
Acıya veya çıplak bir gerçeğe bakarken gözbebeğinin büyümesini engelleyemezsin ama bakışını orada sabit tutabilirsin.
Bir de Türkiye sürekli gözünü kaçırman, kafanı çevirmen, gerçeği biraz eğip bükmen için bahaneler sunup duran bir ülke.
İnsan görmemek, duymamak için bir sığınak arıyor.
Hayır, saklanmayacağız.
Gözünü kaçırdığın an, o gerçek seni arkandan vuruyor çünkü.
Ben dedim ki: “Madem vurulacağız, bari neyin vurduğunu görerek ölelim.” Bu kitap bir ‘güçlü durma’ şovu değil, bir ‘maruz kalma’ halinin rehberi.
Hayatta da böyleyim.
Tutulması gereken yas, yaşanması gereken acı varsa ertelemeye çalışmıyor, kabul ediyorum.◊ Kitapta bir yas havası da var…Bu bildiğimiz anlamda oturup ağlanan, karalar bağlanan bir yas değil.
Daha çok gidenin veya yitirilenin bıraktığı o boşluğa bakma pratiği.
Şiir yazmak kayıplarla aramı düzeltmeme yaramadı hiç.
Gerçeği dürüst bir yere taşıdı.
Şiiri o kaybettiklerimle mücadele etmek için değil, onlarla aynı odada oturabilmek için yazıyorum.◊ ‘Dimdik bakanlar’ kimler size göre?Başına gelen felaketi kadere, ihaneti talihsizliğe, ölümü de ‘vakti gelmişti’ gibi teselli cümlelerine tahvil etmeyenler.
Gerçekle arasına hiçbir anlam bariyeri koymayan, o çiğ ışığa gözünü kırpmadan bakanlardan bahsediyorum.
Ne bir üstünlük iddiası var ne bir bilgelik; gözünü kaçırmanın gerçeği değiştirmediğini anlamış olmanın verdiği mesafeli bir kabulleniş var.◊ Sonradan öğrenebilir miyiz ‘dimdik bakma’yı?Çocukken haz ilkesiyle hareket ediyoruz.
Büyürken o hazdan feragat etmek çok can sıkıcı, evet; ama Freud, insanın kendine dürüst olmasını ‘en büyük ahlaki görev’ olarak görüyor.
İnkâr, bastırma, yön değiştirme mekanizmalarını eleyip kabul kasını geliştirmekle alakalı bu.
Sonradan öğrenilebilir mi?
Bence evet. ‘ONSUZ HUZURSUZ OLUYORUM’ ◊ Kitabınızdaki şiirlerden birini vefat eden kedinizin ardından yazıyorsunuz.
Kaybınızdan sonra başka bir evcil hayvanınız oldu mu?Evet, şu an bir Siyam kedim var; kendisiyle uğraşıyorum yıllardır.
Önceki kedim vefat ettikten sonra dostum oldu.
Bensiz uyumuyor.
Ben de onsuz çok huzursuz oluyorum.
Dünyanın en zararsız şeyi.
Ben aslında tekir kedilere âşığım ama bu da tam bir prenses.
Bir şey istese de yapsam hemen.