Haber Detayı
Atina ‘Oruç Reis’in sahaya çıkmasından endişeli
Doğu Akdeniz’de gözler Girit’in güneyinde yarın yapılacak enerji ihalesine çevrildi. ABD ve Fransa desteğiyle Yunanistan, İsrail ve GKRY bölgede hakimiyet kurmayı hedefliyor. Ankara ise Libya ile işbirliğini güçlendirerek şirketlere ‘biz buradayız’ mesajı verdi.
Girit’in güneyindeki iki deniz sahası için 10 Eylül’de uluslararası ihale yapılacak.
Yunanistan Çevre Bakanlığı, mayıs ayında başlattığı süreçte başvuruların 90 gün içinde alınacağını, kazanan şirketin ise 2025 sonunda açıklanacağını duyurmuştu.
İhale, Atina yönetiminin Doğu Akdeniz’deki enerji kartını güçlendirme girişiminin en kritik adımı olarak değerlendiriliyor.
Yunan basınına göre mart ayında bu sahalara ilgisini açıklayan Amerikan enerji devi Chevron’un resmi teklif sunup sunmayacağı, yalnızca enerji piyasalarını değil, bölgedeki jeopolitik dengeleri de doğrudan etkileyecek.
Haziran sonunda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Trablus merkezli Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) arasında dört deniz sahasında araştırma anlaşması imzalanmıştı.
Ankara’nın planlarına dikkat çeken Yunan basını, bu sahaların doğu kısmının Chevron’un ilgi gösterdiği bölgelerle bitişik olduğunu kaydederek şu ifadeleri kullandı: “Chevron’un resmi teklif sunmaması hâlinde oluşacak boşluk, Türkiye’nin Libya ile kurduğu işbirliğini daha da kritik hale getirecek.
Türk-Libya mutabakatı, Yunanistan karşısında Ankara’ya önemli avantaj sağlamış durumda.
Altı yıl önce Trablus hükümetiyle yapılan anlaşma, adaların karasuları dışındaki deniz yetki alanlarının Türkiye’nin tezine uygun şekilde belirlenmesini öngörüyordu.
Ankara ise son dönemde Bingazi’deki Temsilciler Meclisi ve Halife Hafter ailesiyle temaslarını artırarak mutabakatın doğudaki aktörler tarafından da tanınmasını sağlamaya çalışıyor. “Bu çerçevede MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Bingazi’ye giderek Hafter’e Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetini iletmesi dikkat çekti.
Daha önce protokol veya siyasi çizgisi nedeniyle görüşmeye değer bulunmayan Hafter ve ailesiyle doğrudan temas kurulması, Ankara açısından dengeleri değiştirebilecek kritik bir hamle olarak yorumlandı.
Buna karşılık Hafter’in oğullarından Belgasem Hafter’in Atina’daki temaslarını sıklaştırması, Yunanistan’ın da sahada boşluk bırakmadığını ortaya koydu.
Belgasem Hafter, Libya Yeniden İnşa ve Kalkınma Fonu’nun başında bulunuyor ve Bingazi ile Kirenayka’daki altyapı projelerinde rol alıyor.
Yunanistan, bu kanalı kullanarak bölgede nüfuz kazanmayı ve Türk-Libya mutabakatının etkisini sınırlamayı hedefliyor.” ATİNA ŞİRKETLERİ TEHDİT ARACI OLARAK KULLANIYOR Yunanistan geçen ay Türkiye ile Libya arasında 2019’da imzalanan ve Doğu Akdeniz’deki enerji ile deniz yetki alanlarını doğrudan etkileyen mutabakatı uluslararası platformda tartışmaya açtı.
Atina’nın BM’ye sunduğu rapora göre, Yunan tarafı Libya’nın tezlerini temelsiz ve Deniz Hukuku’na aykırı olarak niteliyor.
Bu adım, yalnızca Libya’nın argümanlarını çürütmekle kalmıyor; ileride uluslararası hukuk zemininde kullanılacak stratejik bir kaydı da içeriyor.
Atina’nın temel savı, “Türk-Libya mutabakatının Yunan adalarının egemenlik haklarını göz ardı ettiği ve coğrafi gerçekliği hiçe saydığı” yönünde.
Yunan diplomatik çevreleri, notanın amacının olası bir mahkeme veya diplomatik süreçte Yunan tezinin net şekilde kayda geçmesini sağlamak olduğunu belirtiyor.
Öte yandan Yunanistan, Doğu Akdeniz’de enerji rekabetini diplomatik hamlelerle destekliyor.
Hükûmet, Chevron’un Girit’in güneyinde sondaj başvurusunu yapmasını bekliyor.
Yunan kaynaklarına göre ABD-Fransa destekli “dev” enerji şiretlerinin Girit’in güneyinde sondaj yapmaya başlaması, “ABD’den güçlü bir destek mesajı” olarak değerlendiriliyor.
Yunanistan, enerji şirketleri ile işbirliği yaparak egemenlik haklarını koruma iddiasında bulunuyor.
Diplomatik kaynaklar, bundan sonraki gelişmelerin büyük ölçüde ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgedeki niyetlerini açıklamasına bağlı olacağını vurguluyor.
Bu arada BP ve ENI, Yunanistan’ın resmi veri odalarını ziyaret ederken, Chevron üç deniz bloğu için müzakereler yürütüyor.
ExxonMobil ve Helleniq Energy’nin dahil olduğu araştırmalarla toplam 81 bin 655 kilometrekarelik bir çalışma sahası oluşturuluyor.
Chevron, kısa süre önce yaptığı açıklamada Yunan sahalarının ve Doğu Akdeniz’in stratejik önemini vurgulayarak bölgeyi öncelikli alan ilan etti.
PARİS’TE CHEVRON’UN SÖZÜNÜ ALMIŞLARDI Atina’nın diplomatik adımları yalnızca Libya ile sınırlı değil. 28 Mart’ta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ev sahipliğinde Elysee Sarayı’nda düzenlenen toplantıda Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, GKRY lideri Nikos Hristodulidis ve Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn bir araya gelmişti.
Yunan basını, zirveyi Atina’nın Doğu Akdeniz’de bölgesel aktör olma iddiasının göstergesi olarak yorumlamıştı.
Chevron’un Girit ve Mora açıklarındaki girişimleri de bu diplomatik hamlelerle paralel ilerlediği yazmıştı.
Şirketin Avrupa ve Orta Doğu Sözcüsü, Yunan yetkililerle işbirliği içinde çalışmaya başladıklarını açıklamıştı.
Sahaya yalnızca Chevron değil, ExxonMobil de ilgi gösteriyor.
ExxonMobil’in Sirte Körfezi’nde NOC ile imzaladığı anlaşma, Amerikan enerji devlerinin eşzamanlı olarak sahaya indiğini ortaya koyuyor.
Uzmanlar, bu girişimlerin Türkiye-Libya işbirliğine karşı caydırıcı bir unsur olarak devreye sokulduğunu belirtiyor.
Yunanistan’ın hedefi, Libya ile deniz yetki alanlarını sınırlayan bir anlaşmaya varmak.
Amerikan şirketlerinin sondaj faaliyetlerine başlaması hâlinde Atina’nın pazarlık gücünün artacağı hesaplanıyor.
GKRY de enerji denkleminde kendine alan açmaya çalışıyor.
GKRY lideri Hristodulidis, ExxonMobil, Chevron, Total ve Eni gibi şirketlerin Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinde faaliyet yürütmekle ilgilendiğini söyleyerek, Doğu Akdeniz’in Avrupa ile Orta Doğu arasında enerji köprüsü olabileceğini savunmuştu.
TPAO’NUN ADIMLARI SÜRECİ BELİRLEYECEK Önümüzdeki günlerde ABD Enerji Bakanı Chris Wright’ın bölge ve Yunanistan ziyaretleri ile BM Genel Kurulu sırasında Washington’da yapılacak enerji odaklı temaslar da dikkatle izleniyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Yerapetritis’in ABD’li senatör Marco Rubio ile görüşmesi, diplomatik temasların enerji ekseninde yoğunlaştığını ortaya koyuyor.
Yunan basınına göre Türkiye açısından belirleyici olacak unsur, Chevron’un ihaledeki tavrı ve Libya’daki işbirliklerinin seyri olacak.
TPAO’nun bu sürece göre atacağı adımlar hem enerji politikalarını hem de Doğu Akdeniz’de güvenlik dengelerini doğrudan etkileyecek.
Ankara’nın elindeki en önemli kozlardan biri ise “Oruç Reis” gibi araştırma gemileri.
Türkiye’nin bu gemileri yeniden sahaya sürmesi, Yunanistan’ın hesaplarını yeniden gözden geçirmesine yol açabilir.
Chevron’un atacağı adımlar ve Türkiye’nin buna vereceği karşılık, önümüzdeki dönemde bölgedeki dengelerin yönünü tayin edecek.