Haber Detayı
2025 rüzgâr gibi geçti! Neye sevindik neye üzüldük
Acısıyla, tatlısıyla, neşesiyle, hüznüyle bir yılın daha sonuna geldik. Zamanı yakalayamadığımız bu yılda hem güldük hem üzüldük. 2025’e veda ederken kültür, sanat ve fikir hayatımızda pek çok şeye şahit olduk. Şimdi durup ince şeyleri anlama zamanı…
Tüm dünyanın binlerce yıldır kutladığı yeni yıla saatler kaldı.
Siyasi, toplumsal, ekonomik ve bilimsel pek çok gelişmenin yanında kültür ve sanat alanında pek çok gelişmeye tanıklık ettik.
Onlarca film beyazperdede; onlarca oyun ise sahnede canlandırdı fikir dünyamızı.
Peki neler oldu?
Rüzgâr gibi geçen 2025 yılının öne çıkanlarını derledik.
HİND RECEB’İN SESİ TÜM DÜNYADA YANKILANDI Bu yıl kültür ve sanat dünyasında Filistin en çok ele alınan, tartışılan konular arasında yer aldı.
Hem Türkiye’de hem de dünyada sanatçılar İsrail’in saldırılarına karşı Filistin halkının yanında bir tutum aldı.
İsrail’in ablukasını kırmak amacıyla kurulan Sumud Filosu’na aralarında yönetmen Necmi Sancak ve çevirmen Ayçin Kantoğlu’nun da olduğu 56 Türk sanatçı ve aydın katıldı.
Türkiye’de başta Altın Portakal olmak üzere pek çok film festivalinde Filistin özel seçkisine yer verildi. 5 yaşındaki Filistinli Receb’in hikayesinin anlatıldığı Hind Receb’in sesi Venedik Film Festivali’nde ödüle layık görüldü.
Ayrıca tiyatro sanatçıları sahneden Gazze’ye destek mesajları gönderdi.
Türkiye Sanatçılar Birliği, Bağımsız Sanat Vakfı başta olmak üzere pek çok sanat kurumu da Filistin için harekete geçti.
SANAT DİJİTALLEŞTİ Dijital teknolojilerin gelişmesiyle birlikte 2025 yılında yapay zekâ araçlarının sanatsal faaliyetlerde kullanımında büyük bir artış yaşandı.
Metin yazımından, film yapımına kadar pek çok alanda yapay zekâ sanatçıların yeni aracı oldu.
Öte yandan yapay zekâ sanat dünyasını fikirsel anlamda ikiye böldü.
Sanatçılar henüz yeterli hukuki düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle eserlerinin haklarını koruyamayacağından endişe duyuyor.
Özellikle yapay zeka araçlarıyla sanatçıların seslerinin çalınması telif hakları tartışmasını gelecek yıla da taşıdı.
Yapay zekâ sanatçısı Alkan Avcıoğlu’nun ilk filmi “Gerçek Ötesi” 2025 yılına damga vurdu.
Yapay zekâ araçlarıyla yapılan belgesel film çağımızı da sorguluyor.
Dijitalleşme yalnızca sanatçıları değil seyirci eğilimlerini de etkiledi.
Sinema seyircisinin günden güne düştüğü gözlenirken dijital platformlara abonelik sayısı büyük bir artış gösterdi.
Dorinsight’ın yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de 10 sinema seyircisinden 7’si dijital platformlara yöneliyor.
HOLLYWOOD ‘THE END’ DEDİ Arkamızda bıraktığımız yılda tekelleşme ve Batı’nın kültürel egemenliği sorgulanmaya başladı.
Özellikle Disney, Netflix gibi dijital devlerin LGBT’yi destekleyen, şiddet, uyuşturucu kullanımı ve cinsellik içeren yapımları hem Türkiye’de hem de Avrupa’da tepkilere neden oldu.
Bununla birlikte Amerikan film endüstrisinin merkezi olan Hollywood, televizyon yapımlarında yüzde 30,5, uzun metrajlı film yapımlarında ise yüzde 29 küçüldü.
Öte yandan Netflix’in 102 yıllık Warner Bros’u satın alması Batı’nın kültürel saldırıyı tek elden yönetme kararı aldığı şeklinde yorumlandı.
TEKELLEŞME SANATTA BİR OYUK DAHA AÇTI Haksız rekabet ve tekelleşme iddiaları bu yıla damgasını vurdu. 24 Ocak’ta Menajer Ayşe Barım’ın gözaltına alınmasıyla birlikte pek çok sanatçı haksız rekabet ve tekelleşme konusunda açıklamalarda bulundu.
Özellikle oyuncu Elçin Sangu’nun dizi ve film sektörüyle ilgili paylaşımları yeteneğin değil kişisel ilişkilerin belirleyici olduğunu ortaya çıkardı.
Rekabet Kurumu’nun Spotify hakkında başlattığı inceleme ise özellikle tekelleşmenin müzikte geldiği durumu gözler önüne serdi.
Özellikle dinlenme sayıları ve öneri listelerinin hazırlanmasında hile yapıldığı iddiaları tartışmalara neden oldu.
Aynı türdeki parçaların ve aynı sanatçıların listelerin başında yer alması şüphe uyandırdı.
MİLLİ KÜLTÜRE DÖNÜŞ Pek çok olumsuz gelişmeyle birlikte 2025 yılı milli kültüre dönüş yılı oldu.
Arkamızda bıraktığımız yılda 20 ilde Kültür Yolu Festivali düzenlendi.
Geçen sene ilki Şırnak’ta başlayan Anadolu Opera ve Bale Festivali bu yıl da düzenlendi.
Geleceğe Miras projesiyle Amastris, Tavşanlı Höyük, Efes, Troya, Topraktepe, Kibyra, Datça Batığı, Amos, Taş Tepeler ve Kevenli Kalesi’nde tarihe ışık tutuldu.
Ayrıca başta Boubon İmparatoru olmak üzere 180 eser Türkiye’ye iade edildi.
Besteci Ahmet Adnan Saygun’un “şaheserim” dediği Gilgameş eserinin dünya prömiyeri 42 yıl sonra yapıldı.
Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde 32 unsurla ikinci sırada yer aldı.
Şirin Pancaroğlu’nun Türk Arpı projesi sayesinde “Nikriz Kasap Havası” dünya literatürüne girdi.
Bir diğer sevindirici gelişme ise kültür diplomasisinde yaşandı.
UNESCO, Orhun Yazıtları’nın çözüldüğü gün olan 15 Aralık’ı Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak kabul etti.