Haber Detayı

Terör örgütü Halep’te çatışmayı kaşıyor
Gündem aydinlik.com.tr
28/12/2025 00:00 (5 saat önce)

Terör örgütü Halep’te çatışmayı kaşıyor

Halep’teki saldırıların ardından Şam Yönetimi, SDG’yi ilk kez resmî açıklamalarda ‘milis’ olarak tanımladı. PYD/SDG ise Tabka’da yaptığı örgüt içi toplantı sonrası, ‘tek ordu’ konusunda mutabakat sağlandığını ileri sürdü.

Suriye Ordusu, Halep’in doğu kırsalında ordu mevzilerine yönlendirilen insansız hava araçlarını düşürdü.

Suriye Arap Haber Ajansı SANA, saldırının Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından yapıldığını ve bunun 10 Mart Anlaşması’nın yeni bir ihlali olduğunu duyurdu.

Aynı saatlerde Suriye İçişleri Bakanlığı ve Halep İç Güvenlik Komutanlığının açıklamalarında SDG için ilk kez “milis” ifadesinin kullanılması dikkat çekti.

SANA’nın resmî kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Suriye Arap Ordusu birlikleri cuma akşamı Halep’in doğu kırsalında, özellikle Tişrin Barajı çevresindeki mevzilere yönlendirilen SDG’ye ait insansız hava araçlarını tespit ederek etkisiz hale getirdi.

Ajans, düşürülen İHA’lara ait görüntüler paylaştı.

Haberde, saldırının 10 Mart’ta imzalanan ve kuzeydoğu Suriye’deki sivil ve askerî kurumların devlet yönetimine entegre edilmesini öngören anlaşmanın açık bir ihlali olduğu vurgulandı.

ŞEHİR İÇİNDE İHA’LI KESKİN NİŞANCILI SALDIRI Halep’te yaşanan ihlallerin yalnızca kırsal alanlarla sınırlı kalmadığı bildirildi.

Suriye İçişleri Bakanlığı ile Halep İç Güvenlik Komutanlığı, Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde konuşlu SDG milislerine ait keskin nişancıların ve İHA’ların, İçişleri Bakanlığına bağlı bir kontrol noktasını hedef aldığını açıkladı.

Halep İç Güvenlik Komutanı Albay Muhammed Abdulgani, yaptığı açıklamada, saldırının sivillerin giriş-çıkış hareketlerini düzenlemekle görevli personelin bulunduğu sırada gerçekleştiğini belirtti.

Abdulgani, saldırı sonucunda bir güvenlik görevlisinin yaralandığını, ilk müdahalenin ardından tedavi için sağlık merkezine sevk edildiğini bildirdi.

Açıklamada, ateşin geldiği kaynaklara yürürlükteki kurallar çerçevesinde karşılık verildiği kaydedildi.

İçişleri Bakanlığı ve İç Güvenlik Komutanlığı, sivillerin güvenliği açısından gerginlik yaşanan noktalara yaklaşılmaması çağrısında bulunarak, resmî makamlarca yayımlanan talimatlara uyulmasını istedi.

Açıklamalarda, “SDG milislerinin ateşkesleri ihlal etmeye ve güvenlik noktalarına saldırmaya devam etmesi hâlinde gerekli tedbirlerin alınacağı” vurgulandı; yaşanabilecek her türlü tırmanma ve sonuçtan SDG’nin sorumlu tutulacağı belirtildi. ‘MİLİS’ TANIMI İLK KEZ KULLANILDI Suriye İçişleri Bakanlığı ve Halep İç Güvenlik Komutanlığı’nın resmî açıklamalarında SDG için ilk kez “milis” ibaresine yer verilmesi, Şam’ın kullandığı resmî terminolojide dikkat çekici bir değişiklik olarak kayda geçti.

Önceki açıklamalarda “unsur” veya “güç” gibi ifadeler tercih edilirken, son açıklamalarda “SDG milisleri” tanımının kullanılması öne çıktı.

Askerî gelişmelerle eş zamanlı olarak Şam’dan gelen siyasi mesajlar da sürdü.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın Medya Danışmanı Ahmed Muvaffak Zeydan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, SDG’nin 10 Mart’ta imzalanan anlaşmaya ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediğini belirtti.

Zeydan, “SDG’nin elindeki seçenekler azaldı.

Bu gücün, geçen 10 Mart’ta imzalanan anlaşmanın uygulanmaması konusundaki sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Zeydan, önceki gün basına yaptığı değerlendirmede de mutabakatın Türkiye ve ABD gibi ülkelerin huzurunda imzalandığını hatırlatarak, anlaşmaya uyulmamasının sorumluluğuna işaret etmişti.

SDG AÇIKLAMA YAPTI Terör örgütü PYD/YPG’nin kontrolü altındaki “Özerk Yönetim Müzakere Komitesi Sözcüsü” Yasir Süleyman, Suriye Hükûmeti’yle yürütülen müzakerelerde özellikle askeri alanda ilerleme sağlandığını öne sürdü.

Terör örgütüne yakın North Press’e konuşan sözcü, Rakka ve Tabka’da örgüt içi yapılan toplantılarda, Suriye ordusunun bölünmesi ya da parçalanmasının kabul edilemez olduğuna ilişkin mutabık kalındığını belirtti.

Terör örgütünün “Müzakere Komitesi”, 25 Aralık’ta Suriye’nin kuzeyindeki Tabka kentinde bir araya gelerek ülkedeki son siyasi gelişmeleri ve 10 Mart’ta imzalanan anlaşmayı ele almıştı.

Toplantıda, Suriye’nin egemenliğini güçlendiren devlet kurumlarının yeniden işler hale getirilmesinin önemi vurgulandı.

Bu kapsamda tapu ve nüfus müdürlüklerinin yeniden faaliyete geçirilmesi gerektiği ifade edildi.

Fakat açıklamada bu kurumların Şam’a mı devredileceği yoksa terör örgütünün kontrolünde mi olacağına ilişkin bir beyanda bulunulmadı.

Yalnızca “kurumların ilgilendiren olası değişikliklerin Suriye devlet kurumlarıyla uyumlu şekilde yapılacağını, bu süreçte tüm çalışanların haklarının korunmasının esas alınacağı” savunuldu. 10 Mart mutabkatına göre “Özerk Yönetim”in işgali altındaki kurumlar Suriye Hükûmetine devredilecekti.

Terörist Süleyman, toplantıda Suriye’nin kuzeydoğusundaki Türkiye ve Irak ile olan sınır kapılarının yeniden açılması konusunun da gündeme geldiğini belirterek örgütün sınır kapılarını da kontrol etmedeki ısrarını yineledi. “Türkiye ile bazı mutabakatlar var ve güvenlik ile askeri konularda iletişim kanalları açık tutuluyor” diyen Süleyman, bu temasların sürdüğünü öne sürdü.

Suriye de Şam’a yakın basın kaynaklarına göre bu açıklamalar, SDG’nin geleceği ve askeri yapının Suriye ordusuna entegrasyonu konusunun önümüzdeki dönemde müzakerelerin merkezinde kalacağını gösteriyor. 10 MART ANLAŞMASI 10 Mart’ta Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG elebaşı Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma; kuzeydoğu Suriye’deki sivil ve askerî kurumların devlet yönetimine entegre edilmesini, sınır kapıları ve havalimanlarının açılmasını, petrol ve doğal gaz sahalarının merkezi idareye devrini ve ülkenin toprak bütünlüğünün teyit edilmesini içeriyordu.

Şam’dan yapılan resmî açıklamalarda, anlaşmanın uygulanmasına yönelik somut adımların atılmadığı, görüşmelerin teorik düzeyde kaldığı ve net bir zaman çizelgesinin bulunmadığı vurgulanmıştı.

Bu süreçte ABD’nin kuzeydoğu Suriye’deki askerî faaliyetleri de izleniyor.

Aydınlık’ın sahadan ulaştığı bilgiler, ABD’ye ait askerî kargo uçaklarının Harap el Cir ve Şedadî üslerine son haftalarda yoğun iniş-kalkış yaptığını ortaya koymuştu.

Suriye Gözlem Evi (SOHR) verileri de ABD’nin bölgedeki askerî varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.

Özel Harekât Başkanı sınır ötesinde Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Başkanı Ünsal Hayal, Suriye’de bulunan üs bölgeleri ve güvenlik noktalarını ziyaret etti.

Ziyarette sahadaki mevcut durumun yerinde incelendiği, görev yapan personelin çalışma koşulları ve yürütülen faaliyetler hakkında değerlendirmelerde bulunulduğu bildirildi.

Özel Harekât Başkanlığının sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamada, Hayal’in Suriye’de konuşlu üs bölgelerini tek tek ziyaret ederek personelle bir araya geldiği belirtildi.

Açıklamada, operasyonel durumun ele alındığı ve saha koşullarına ilişkin kapsamlı görüş alışverişi yapıldığı kaydedildi.

Başkanlık açıklamasında, ziyaret kapsamında bölgede zorlu şartlar altında görev yapan personelin çalışma ortamının incelendiği, yürütülen faaliyetlere ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğu ifade edildi.

Ziyaretin, sahadaki güvenlik uygulamalarının takibi ve mevcut durumun yerinde gözlemlenmesi amacıyla gerçekleştirildiği bildirildi.

Karasu: Türkiye müdahil olmasın Feshedilen terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Mustafa Karasu, örgüt yayın organlarından Medya Haber TV’ye konuştu.

Türkiye’nin Suriye politikasını hedef alan Karasu, SDG ile Şam Yönetimi arasında imzalanan 10 Mart Mutabakatı’na atıf yaptı, SDG ile Şam arasındaki sorunların “Suriye’nin iç meselesi” olduğunu ileri sürdü.

Sorunların “askeri yöntemlerle değil, diyalog yoluyla çözülebileceğini” savunan Karasu, Türkiye’nin bu sürece müdahil olmaması gerektiğini öne sürdü.

Karasu öte yandan Türkiye’de yürütülen fesih sürecinin de hukuki ve siyasi bir zemine oturtulmadığını ileri sürerek iktidar ve muhalefeti eleştirdi.

Devlet Bahçeli’nin “Meclis’te konuşsun.” açıklamasını hatırlatan Karasu, 27 Şubat çağrısının olumlu karşılandığını ancak bunun pratik adımlarla desteklenmediğini savundu.

Öcalan’ın “umut hakkı” ve özgür çalışma koşullarının sağlanması gerektiğini ileri süren Karasu, mevcut uygulamaların sürece uygun olmadığını iddia etti.

Meclis’te kurulan komisyona sunulan parti raporlarını da hedef alan Karasu, DEM Parti dışındaki raporları “yüzeysel” bulduğunu söyledi.

CHP’ye yönelik eleştirilerinde Karasu, hazırlanan raporun eski SHP döneminin bile gerisinde kaldığını ileri sürdü.

Özgür Özel’in “Kürt sorunu vardır” yönündeki açıklamalarının raporlara yansımadığını iddia eden Karasu, Meclis’in tarihsel olarak stratejik konularda irade ortaya koyamadığını savundu.

İlgili Sitenin Haberleri