Haber Detayı

İsrail’den Türkiye’ye stratejik kuşatma
Dünya aydinlik.com.tr
27/12/2025 22:00 (2 saat önce)

İsrail’den Türkiye’ye stratejik kuşatma

İsrail, ayrılıkçıların yönettiği Somaliland’i bağımsız bir ülke olarak tanıma kararı aldı. Trump benzer bir adıma soğuk yaklaşsa da ABD Kongresine ‘Somaliland Cumhuriyeti Bağımsızlık Yasası’ sunuldu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu önceki gün Somali’deki ayrılıkçıların kontrolünde bulunan Somaliland bölgesini “bağımsız bir devlet olarak tanıdığını” duyurdu.

Netanyahu, imzayı Somaliland Başkanı Abdirahman Mohamed Abdillahi ile görüntülü konuşurken attı.

Karara Afrika Birliği (55 ülke) dahil birçok kuruluş ve ülke tepki gösterdi.

Emekli Deniz Kurmay Albay Halil Özsaraç ve Sudanlı araştırmacı/yazar Dr.

İbrahim Nassır gelişmeyi Aydınlık’a değerlendirdi.

Uzmanlar, İsrail’in Somaliland’i tanıyarak Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki siyasi, askeri ve ekonomik çıkarlarını hedef aldığını belirtti.

KRİTİK NOKTA: BARBERA LİMANI Özsaraç, Akdeniz-Hint Okyanusu ticaret yolu üzerindeki Somali’nin, emperyalizmin istikrarsız ortamda tutmaya çalıştığı Afrika ülkelerinden biri olduğunu belirtti. “Somali’nin Kızıldeniz’e en yakın topraklarını oluşturan Somaliland, 1991’den itibaren emperyalistlerin oluşturduğu ortamın etkisiyle Somali’den bağımsız hareket etmektedir.” diyen Özsaraç, “İsrail’in tanıma girişimi öncesinde Somaliland, dünyada bağımsız bir devlet olarak tanınmamaktaydı.

Somaliland’in kuzeyindeki Cibuti, Babülmendep Boğazı girişini en iyi kontrol eden noktada olsa da, kıyı uzunluğu sınırlı olan Cibuti, üslenme bakımından sınırlarının sonuna ulaşmış, âdeta doyuma ulaşmıştır.

Bu nedenle, Somaliland’in Babülmendep Boğazı’nı kontrol eden kıyıları, özellikle de Barbera Limanı, son dönemde emperyalizmin ve de İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan gibi vekillerinin yakın ilgisini çekmektedir.” değerlendirmesinde bulundu. ‘DAHA HIRSLI ÜSLENECEKLER’ Özsaraç, “Hem Batılı hem de Doğulu güçlerin önümüzdeki günlerde Somali, Sudan, Eritre gibi kıyılarda daha hırslı üslenme gayreti içine gireceklerini beklemek gerekir.” dedi. 2010’lu yıllardan itibaren, Türkiye’nin de etki alanını Doğu Akdeniz’den Kuzey Afrika, Doğu Afrika ve Basra Körfezi kıyılarına genişlettiğini bildiren Özsaraç, şu ifadeleri kullandı: “Bu durum, İsrail’in etki alanı ile çakışmalara yol açmıştır.

Nitekim, Türkiye’nin etki alanını güney denizlerine genişletme çabasına paralel şekilde İsrail’in de etki alanını Adalar Denizi’ne (Ege) genişletme eğilimi vardır.

Türkiye’nin güçlü olduğu Doğu Akdeniz’de İsrail’i tamamen kısıtlama yeteneği vardır; ancak, İsrail’in Somali üzerinden Kızıldeniz’i zorlayan Türk varlığını sınırlandırma yeteneği yoktur.

Bu nedenle, İsrail, Somaliland’in bağımsızlığını tanıyarak özellikle Barbera civarlarında askerî imtiyazlar, yani üs edinerek varlık gösterme çabası içine girmiştir.

İsrail’in Somaliland’i tanıması konusundaki bahanesinin, Somali ve Katar’daki Türk askerî varlığından ziyade Husi Yemeni ve İran ile mücadelesi olmasını beklemek gerekir.

Ancak İsrail için denizde mücadele yeteneği az olan Husiler ve İran’dan ziyade, yarı-kapalı denizlerden okyanuslara taşmaya başlayan ve gelecekte İsrail için başa çıkılamaz hâle gelecek Türk Deniz Kuvvetleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri, çok daha büyük sorundur.” ‘İSRAİL TÜRKİYE İLE BAŞA ÇIKAMAZ’ Özsaraç, İsrail’in Türkiye’ye yönelik ilk tedbiri olan Yunanistan, GKRY ve YPG ile askerî ittifaklaşmasını olgunlaştırdıktan sonra, şimdi de Somaliland üzerinden Türkiye’ye karşı orta ve uzun vadeli tedbir çabası içine girdiğini vurguladı.

İsrail’in, jeopolitik güç ve Deniz Kuvvetleri bakımından Türkiye’nin çok gerisinde kaldığını belirten Özsaraç, “İsrail nükleer harp başlıklarına, uzun menzilli hava savunma ve taarruz kabiliyetlerine, ama en çok da emperyalizmin yoğun desteğine güvenerek bu tür cesur girişimlere yeltenebiliyor.

Diğer taraftan, İsrail’in, emperyalizmden bağımsızlaşma ivmesi içine girmiş olan Türkiye ile ne Doğu Akdeniz’de ne de diğer Batı Asya Denizleri’nde hatta Hint Okyanusu’nda başa çıkma yeteneği, Somaliland’de üslense bile mümkün değildir.

Kaldı ki, Türkiye’nin başta Afrika Boynuzu olmak üzere, Afrika’da İsrail’e karşı atabileceği siyasi ve askerî adım sayısı çok fazladır ve potansiyel olarak daha fazlası hazırlanmakta veya potansiyel şekilde daha fazlası hazır olarak bekletilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

TİCARET YOLLARINI KONTROLE ALMA Özsaraç, Türkiye’nin geleceğe dönük büyük stratejisinin, ticaret yollarının kontrolünü emperyalizmden ve vekillerinden geri almaya bağlı olduğunun altını çizdi. “Kızıldeniz, Türkiye’nin âdeta nefes borusudur.” diyen Özsaraç, “Kızıldeniz, sürekli şekilde açık ve dinamik tutulması gereken bir lojistik/ticaret kanalıdır.

Kapanacak Kızıldeniz, yani Asya bağlantı yolu, Türkiye’nin ekonomisini çökertecek cinsten bir mesele olur.

Bu nedenle, Mısır, Sudan, Eritre, Yemen, Cibuti ve Somali Türkiye’nin yaşamsal önemde yaklaştığı ve toprak bütünlüğünü koruması gereken devletlerdir.

Fakat, Kızıldeniz ve Yemen Denizi (Aden Körfezi) İsrail için de aynı gerekçelerle önemlidir ve jeopolitik rekabet alanıdır.

Zira İsrail’in Akabe Körfezi’nde az ama çok kritik kıyıları ve limanı bulunmaktadır.” diye konuştu.

İSRAİL ASKERÎ ÜS KURMAYA ÇALIŞACAK Özsaraç, İsrail’in Somaliland’den taleplerinin olacağını söyledi.

Özsaraç talebi şu şekilde açıkladı: “İsrail, Somaliland’in bağımsızlığını tanıyarak, onun destekçisi ve hamisi rolünü üstlenerek, ‘Senin bağımsızlığını tanıdım, bunun devamlılığını ve Somali’nin vereceği askerî tepkilere karşı savunmanı ve güvenliğini sağlayabilmem için toprakların üzerinde deniz ve hava üsleri kurmam, askerlerimi göndermem ve askerî ayrıcalıklara sahip olmam lazım.’ gibi talepleri olacaktır.

Somaliland Yönetimi de kendisini tanıyan tek ülke olan İsrail’e bu fırsatı tanımak zorunda kalabilir.

İsrail’in bu girişiminin altında ABD’nin olduğunu veya ABD’ye danışılarak yapılmış da olabileceğini unutmamak gerekir.

Anlayacağınız Türkiye’nin jeopolitik mücadele alanı, sadece Mavi Vatan ile sınırlı değildir.

Mavi Vatan’ın savunması, gördüğünüz üzere Hint Okyanusu’na daha şimdiden taşmış durumdadır.” ‘BU FİKRİ BAŞLATAN RUBİN’Dİ’ Dr.

İbrahim Nassır ise Somaliland ile ilgili yaşanan gelişmelerin “fikir babasının” Michael Rubin olduğunu belirtti.

Nassır, Rubin’in özellikle Amerika’daki İsrail Lobisi’ni harekete geçiren tavsiyelerinin Somaliland Yönetimi’ni şevklendirdiğini vurguladı.

Rubin’in fikirlerinden sonra Somaliland yönetiminin buna göre bir dış politika belirlediğini söyleyen uzman, “Somaliland Yönetimi’nin ilk diplomatik hamlesi Tayvan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımak ve Tayvan ile diplomatik ilişkileri başlatmak oldu.” dedi. ‘TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ BABÜLMENDEP’TEN BAŞLAR’ Nassır, Babülmendep Boğazı’nın önemine dikkat çekerek, “Türkiye’nin ulusal güvenliği Babülmendep’ten başlar.” diye konuştu.

Bundan dolayı İsrail’in Doğu Afrika’daki hamlelerinin Türkiye’nin çıkarlarını zedelediğini söyleyen Nassır, “İsrail Türkiye’nin bölgedeki nüfuzunun artmasından rahatsız.

İsrail, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi çevrelemeye çalışırken Doğu Afrika’daki etkisini de kırmak istiyor.

Bunu yaparken de Türkiye ile ittifak kuran iktidarları zayıflatmaya çalışıyor.

Bunu Libya’da gördük ve şimdi Sudan ve Somali’de de görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. ‘ANKARA ARAYA GİRDİ’ Nassır, Etiyopya ile Somaliland arasındaki ilişkiye de dikkat çekti.

Etiyopya’nın denize açılma isteğinin olduğunu vurgulayan Nassır, “Etiyopya, İsrail’in ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin operasyonel imkanlarını kullanmak üzere Somaliland ile anlaşma yapmıştı.

Fakat Türkiye, Mısır ve Somali ile birlikte devreye girerek bu meseleyi çözdü ve Etiyopya bundan vazgeçti. ‘TERÖR ÖRGÜTÜ YPG İÇİN MODEL’ Nassır, İsrail’in Somaliland gibi ayrılıkçı bir yönetimi devlet olarak tanımasının Suriye’de terör örgütü PKK/YPG, Sudan’da da terör örgütü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) için bir rol model oluşturduğunu belirtti.

Buradaki amacın bölgedeki devletleri kuşatma altına almak olduğunu vurgulayan Nassır, “Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan bu şekilde kuşatılmak isteniyor.

Bu emperyalizmin bir planı.

Bu ülkelerdeki ve çevrelerindeki ayrılıkçı hareketler bu yüzden destekleniyor.

Bu şekilde diğer ayırılıkçılara bir rol model çıkartılmaya çalışılıyor.” ifadelerini kullandı.

Nassır şunları söyledi: “Türkiye istikrar isteyen bir ülke.

Bu yüzden Somali’yi destekliyor.

İsrail ise istikrarsızlık yaratmaya çalışarak Türkiye’yi engellemeye çalışıyor.

Bunu da ayrılıkçı güçleri destekleyerek yapıyor.

Bu Büyük İsrail Projesi’dir.” ‘YEMEN’DEKİ HEDEFLE BAĞLANTILI’ Sudanlı uzman Nassır, Somaliland’ın tanınmasının Yemen’de yürütülen ayrılıkçı hareketle uyuştuğunu da ekledi.

BAE destekli ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi’nin (GGK) başlattığı girişimi değerlendiren Nassır, “Burada Yemen’i bölmek ve Suudi Arabistan’ı çevrelemek için bir hareket var.

BAE Sudan’da terör örgütü HDK’yı desteklediği gibi Yemen’de de GGK’yı destekliyor.

Biliyorsunuz ki İsrail ve ABD Yemen’e karşı operasyonları başarıyla yürütemedi.

Çünkü bölge ülkelerinden yeterince askeri ve istihbarati desteği alamadı.

Yani ‘kör operasyonlar’ yaptı.

Bu da Yemen’de Husiler’e karşı başarısız bir operasyona yol açtı ve istediklerini alamadılar.” ifadelerini kullandı.

Dışişleri’nden tepki Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, İsrail’in Somaliland bölgesinin bağımsızlığını tanıdığı yönünde yaptığı açıklamanın Tel Aviv Yönetimi’nin hukuk dışı eylemlerinin yeni bir örneğini teşkil ettiğini bildirdi.

Keçeli, X hesabından konuya ilişkin değerlendirmede bulundu. “İsrail’in, Somaliland bölgesinin bağımsızlığını tanıdığı yönünde yaptığı açıklama, (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu Hükûmeti’nin bölgesel ve küresel düzeyde istikrarsızlık yaratmayı hedefleyen hukuk dışı eylemlerinin yeni bir örneğini teşkil etmiştir.” ifadesini kullanan Keçeli, yayılmacı politikalarını sürdüren ve Filistin Devleti’nin tanınmasını engellemek için her türlü çabayı gösteren İsrail’in bu adımının Somali’nin iç işlerine açık bir müdahale niteliği taşıdığını vurguladı.

Keçeli, Somali Federal Cumhuriyeti ve Somaliland bölgesinin geleceğine ilişkin kararların, tüm Somalililerin iradesini yansıtacak şekilde alınması gerektiğinin altını çizerek, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda barış ve güvenliğe önem verdiğini hatırlattı.

Dışişleri Sözcüsü ayrıca, Ankara’nın Somali’nin toprak bütünlüğünü “kararlılıkla desteklediğini” kaydederek, Somali halkının yanında olmanın sürdürüleceği mesajını verdi.

İlgili Sitenin Haberleri