Haber Detayı

Balon Radar işinde gaza basmalıyız
Metin akgerman aydinlik.com.tr
08/12/2025 17:24 (2 hafta önce)

Balon Radar işinde gaza basmalıyız

Balon Radar işinde gaza basmalıyız

Balon tipi radarları henüz Türkiye kullanıma almadı. (Teknik ismi Aerostat radarlar) Bu konuda üretimimiz de yok.

Bu konuyu özellikle yazma sebebim, bu tip radarların muazzam askeri kabiliyet artışı sağlaması ve Türkiye şartları için çok uygun olması.

Bizim askeri forumlarda bu konuya pek değinilmediği için konuyu politika yapıcılarımızın değerlendirmesine sunmak istedim.

Konu basit aslında.

Bildiğiniz balon.

Altına bildiğiniz AESA radarını takıyorsunuz.

Uçurtma salar gibi, ucu sizde olan iple salıyorsunuz.

Balon yükseliyor. 1000 metre, hatta 5000 metre yükseğe çıkıyor.

Radar o yükseklikte çalıştığında size muazzam, yüzlerce Km radar görüş alanı sağlıyor.

Haftalarca, 7/24 alet yüksekte kalabiliyor ve işini yapıyor.

ABD, MEKSİKA SINIRINI BUNLARA GÖZLEMLİYOR Misal ABD, Meksika sınırını nasıl gözlemliyor? 3000 Km’den uzun kara sınırı var.

Sizce kaç kara radarı gerekir bu iş için?

Düzinelerce değil mi?

Sadece 6 balon radar ile tüm sınır bölgesini halletmişler.

Dronlar, füzeler, uçaklar, gemiler, her şeyi yüzlerce km öteden görüyor.

Bir balon da Florida’nın ucuna koymuşlar, Küba’ya kadar aradaki denizi, gemileri, kaçakları filan takip edebiliyorlar.

İsrail’de bir tane ülkenin kuzeyine, bir tane güneyine koymuş bu balon radarlardan, aynı şekilde füze, dron filan takip edebiliyor, zaten teknolojisi ABD'den.

Polonya’da malum son dönemde NATO’nun mayın eşeği rolüne soyundu, onlar da ABD’den bu balon radarları sipariş ettiler, Rusya ve Belarus sınırlarını koruyacaklarmış. 2026’da kurulacakmış balonları.

Vurgulamak istediğim konu şu: Bu balon radar sistemleri olsa ne iyi olur denecek yeni teknolojik oyuncak, bir seçenek değil.

Bizzat ülkelerin savunma radarlarının belkemiği.Aslında konu son derece basit.

ABD bu balonları 70’lerden beri üretiyor.

Misal, savaş gemilerinin en tepesinde dönen radarları görürüz.

Neden bu radarlar en tepededir?

Çünkü dünya yuvarlak olduğu için, bu radar dalgaları da doğrusal yayıldıkları için, ancak ufuk kadar radar alanı taranır.

Geminin ne kadar üst noktasına bu radar konabilirse radarın taradığı alan orantılı olarak artar.

Elbette düşman askeriyesi aptal değil, onlar da uçakları, füzeleri deniz seviyesinden uçurur ve tehdit geminin ufuk seviyesinde radar menziline (yüzey hedefleri için 50 deniz mili civarı) girdiğinde zaten gemiye çok yaklaşmıştır artık.

Geminin kendini savunması için sadece saniyeleri vardır.

Hele son nesil hipersonik füzeler iyice hızlı.

Geçmiş olsun. 7/24, HAFTALARCA TEPEDE ÇALIŞIYOR Düşmanı erken görmek için ne yapacaksınız?

AWACS veya dron gibi havaya radar koymanız gerekli, böylece yüzlerce kat radar menzili artar.

Ama sürekli, haftanın yedi günü, günün 24 saati havada radar uçağı döndürmek son derece maliyetli bir iştir.

Bu işe ne para dayanır, ne personel dayanır.

Tek bir balon radarın yaptığı işi yapmak için düzinelerce yer radarı gerekli ve hatta yine de aynı performans elde edilemiyor.

Olay sadece menzil de değil.

Yerdeki radarların menzili uzun dahi olsa, tepeler, ormanlar, dağlar filan radar sinyalini kesiyor.

Oysa radar tepede olunca coğrafi şartların hedefi saklaması çok daha zor hale geliyor.

Ayrıca hayalet uçaklar, belirli açılardan gelen radar sinyaline göre gizlilik sağlar.

Hem alttaki, hem yukarıdaki radardan saklanmak pek mümkün değil.

BALONUN BÜYÜK OLACAK!

İtiraf ediyorum, yazının başında, “tık tuzağı” misali, biraz konuyu basitleştirdim.

Buraya kadar okuduysanız, biraz daha işin detayına girelim.

Bu balonların uçmasını hava ile yoğunluk farkı olan gaz sağlıyor.

Ya helyum ya da hidrojen kullanacaksınız.

Hidrojen helyumdan daha hafif olduğundan en yüksek kaldırma performansını sunuyor ama yanıcı olduğu için bazı uygulamalarda tercih edilmiyor.

Helyum ise yine havadan hafif ve inert gaz olduğundan bazı askeri uygulamalarda daha çok tercih ediliyor.(Ancak helyum çok pahalı bir gaz, ayni balonu şişirmek için hidrojenden belki 70 kat pahalı).

Balonun hacmi ne kadar büyük ise kaldırma gücü artıyor.

Aslında teknik terim “buoyancy” yani dalgıçlar da bilir, “yüzerlik” ifade eder.

Pozitif veya negatif “yüzerlik” terimi kullanılır yani aşağı mı yukarı mı gideceksiniz anlamında.

Aslında havadan hafif gaz balonu, hava içinde “yüzerek” yukarı çıkıyor.

Her metreküp gaz, havanın yoğunluğu ile aradaki fark ile orantılı kaldırma gücü yaratıyor.

Yani ne kadar çok kaldırma istiyorsanız o kadar çok metreküp gaz kullanmalısınız yani balonunuz o kadar büyük olmalı.

BALON RADARIN BİLEŞENLERİ Gelelim uçurtmanın ipine.

Tahmin edersiniz, o konu da o kadar basit değil.

Balonunuzun bin metreden fazla yükselmesini ve üstelik radar taşımasını istiyorsunuz.

Peki 1000 metrelik kablo kaç kilo tutar hesapladınız mı?

Çok tutar.

Nasıl taşıyacak o balon o kabloyu?

İşte burada işe malzeme teknolojiniz giriyor.

Kablo hem çok hafif ve ince olacak, hem çok sağlam olacak, hem içinden data geçecek hem de elektrik geçecek ki radarınızı beslesin.

Bakın işler karmaşıklaşmaya başladı.

İşte bunlar farkı yaratan konular, olay balona gaz basmakla bitmiyor, kablo işi asıl mesele.

Bunun dışında radar teknolojisi ile ilgili ne söyleyebiliriz?

Güçlü radar demek çok enerji çeken, irice radar demektir yani balona enerji deposu takmak fazlaca ağır olacağı için enerji kablo ile yerden sağlanıyor.

Kablosuz modeller de mümkün elbette zeplin türü fakat konuyu dağıtmayalım.

Bizim acil ihtiyaç duyduğumuz balonlar bağlı olanlar (ing: tethered aerostat balloons).

ASELSAN zaten AESA radarını üretmeye başladı yani asıl teknolojik olarak karmaşık konuyu hallettik. (Elbette ilk nesil radarları sürekli iyileştirmek gerekecektir).

Bundan sonra balonlu radar konusu daha kolay.

RÜZGÂRA DİKKAT!

Bu balon işlerinde zor­luk, rüzgâr konusu.

Malum kocaman balonu, incecik ve hafif iple zapt etmek ve elektrik ve data bağlantısını sürekli sağlamak gerekiyor.

Her hava şartında kullanılabilecek bir sistem değil.

Muhtemelen belirli rüzgâr şartlarında balonu aşağı indirmek gerekecektir.

HELYUM TAKVİYESİ LAZIM Diğer taraftan birkaç haftada bir helyum gazını takviye etmek gerekir, bu da hızlı ve basit bir işlem.

Neden kaçıyor bu kerata helyum?

Onca da para ödeniyor bu gaza.

Çünkü helyum hidrojenden sonraki en küçük element.

Ne kadar gelişmiş balon malzemesi kullanmanızda malzemedeki mikro deliklerden, vanadan, tıpadan  sızıyorlar.

Bir de bu balonların yükseldikçe genişleme durumu var.

Bu genişleyip büzülme olayları da helyum sızıntı miktarını etkiliyor.

Mühendislerimiz bir zahmet biraz hesap yapacaklar.

Bana kalırsa hidrojen ile yapmalıyız bu işleri, yanarsa da yeni balon takarız, nasıl olsa ucuz (ve daha çevreci).

İSTER FÜZE TAK, İSTER KAMERA Balonunuz otobüs büyüklüğünde olursa, anlamlı miktarda faydalı yük taşırsınız.

Balonunuz stadyum büyüklüğünde olduğunda ise tonlarca faydalı yükü taşıyabilir hale geliyorsunuz.

Bu modeller piyasada var.

NASA’nın milyon metreküp sınırını geçmiş araştırma balonu da var, bunlar uzay sınırına kadar çıkıp geziniyorlar.

Balona takılabilecek ekipman konusu hayal gücünüz ile sınırlı.

Sonuçta mesele balonun gerekli tonajı mümkün olduğunca yükseğe çıkartabilmesi.

İster radar tak, ister füze tak, ister telekom rölesi tak, ister kamera tak, istersen hepsini birden tak.

Bizim askeri sanayimiz, ufak tefek balonları yapabiliyor ve bunlara kamera sistemleri takabiliyor.

Sanıyorum sınır bölgelerinde bu kameralı gözlem balonları kullanılıyor.

Bunlar doğru yönde gelişmeler ama asıl bize askeri yetkinlik olarak çağ atlatacak konu balona radar takma olayında.

Daha bu işi yapmadık.

Bu askeri balonları yapan ülkeler belli.

ABD, Rusya, Çin, İsrail, İngiltere, Fransa.

Hepimizin ismini duyduğu büyük savunma şirketleri yapıyor bu aletleri.

Konunun ticari boyutu da önemli.

Yıllık pazar 20 milyar dolar seviyesinde ve hızla büyüyor.

Bu balonların sivilde kullanım imkânları da var.

Telekom sistemlerinde ve afet durumlarında faydalı sistemler.

NERELERE KURMALIYIZ?

Türkiye bu balonları nerelere yerleştirmeli?

Ege’nin kontrolü için bir kuzey Ege, bir Güney Ege toplam 2 balon yeterli.

Bir balon Antep tarafına, bir balon Hakkari tarafına tamamdır.

Karadeniz için de Sinop’a bir balon tamam.

Yurtdışında ise KKTC’ye bir balon gerekli.

İsrail’in etrafını bombalamasını caydırıcı olarak bölge ülkelerine de bu sistemlerin satılması değerlendirilebilir.

Özellikle İsrail’in Güney Suriye’yi işgal etme ve Şam şehrini imha etme planı bilindiğinden (Dini kitaplarında bu yönde kehanetler yorumlanıyor) Güney Suriye’de bu tür bir radar bölge savunması için faydalı olur.

Ayrıca Somali, Katar, Libya gibi TSK üslerine de bu balonlar fayda sağlar.

Hindistan bu balon radarları bu aralar kurmakta.

Pakistan’da ise böyle bir program henüz yok.

Türkiye’nin Pakistan, Endonezya gibi ülkelere de bu sistemleri ihraç etmesi uygun olur.Kabul etmek lazım ki bu balonlar daha çok barış dönemi savunma sağlarlar çünkü imhaları çok kolaydır.

Misal İsrail’in balonunu (ismi Sky Dew) geçen sene Hizbullah dron ile patlattı. (15 Mayıs 2025’te).

ÇORBA ZAMANI Türkiye elbette bu balon işinde bir günde mucizeler yaratamaz.

Ama hızla deneme, yanılma işine başlaması ve küçükten büyüğe doğru balonları geliştirmesi ve sahaya kurması, katmanlı savunma sistemine entegre etmesi lazım.

Elbette ilk modeller daha az tonaj taşıyacak ve belki istendiği kadar yükseğe çıkamayacak.

Tüm askeri mühendislik projelerinde olduğu gibi, ilgili 'sürekli geliştirme prosesleri' ile daha iyi malzemeler, yenilikçi prosesler kullanıldıkça balonun malzemesi, ipin malzemesi zaman içinde geliştirildikçe, daha üstün sistemler ortaya çıkacaktır. 200–300 kiloyu 1 km yükseğe çıkartacak ve iki hafta 7/24 çalışacak başlangıç seviyesi sistemleri dahi bizim askeri yetkinliklerimizi muazzam artırır.

Zaten radarı yaptık, takabiliriz.

Hava-hava füzeyi de yaptık, bu sayede balonlara öz savunma ve dron savunması ve hatta bölge hava savunması da eklenebilir.

Dron kameralarını ASELSAN zaten yapıyor, o iş de tamam.

Yani malzemeler hazır, pişirip çorba yapmamız, eşe dosta ikram etmemiz  gerekli.

Bu balon radarları yapmaya başlayınca elbette çeşitli askeri uygulamalar için farklı tipleri de zaman içinde oluşacaktır.

Misal konteynere sığan ve askeri gemilere yüklenebilen, gerektiğinde şişirilip gemiye geniş radar menzili sağlayan sistemler mümkündür.

Denizaltılar için özel balon radar sistemleri de tasarlanabilir.

Yine bu balon radarların çeşitli askeri araçların kasasına yüklenmesi ve daha mobil hale getirilmesi de mümkün olabilir.

Benzer şekilde bu balonlara eklenecek röle sistemleri ile ve balonların ağ şeklinde coğrafyaları kaplaması ve uydu bağlantıları ile yabancı ülkelerin dinleyemeyeceği şifreli ve güvenli iletişim sistemlerini de kurabiliriz.

Bu balon işlerinde zaman içinde geliştireceğimiz malzemelerin gelecekte uzayda güneş enerjisi toplayacak balonların imalatında da kullanım alanı bulacağını öngörebiliriz.

Son olarak bu dev balonları taşıyan gemiler de var.

Türkiye bu gemilerden de yapmalı.'Atlantic Sentry' gemisi bu konuda bir örnektir.

TİCARİ VE STRATEJİK POTANSİYEL Türkiye, SİHA konusunda yaptığı haklı şöhreti ve ticari başarıyı, balon radar sistemleri ile destekleyebilir, şartlar, pazar bu konuda açık.

Özellikle Müslüman ülkelerin hiçbiri bu konuda ürün üretemiyor, ilk yapan muhtemelen biz olacağız ve önemli bir ihracat pazarını ve yeni stratejik ortaklıkların kapısını bu ürün bize açabilir.

Politika yapıcılarımızın bu ürünlerin geliştirilmesi konusunda ellerini korkak alıştırmamaları ve bu sistemlerin fayda/maliyet analizlerini yapmaları uygun olur.

Bu projeler için para yoksa dahi, sistemler proje safhasında Katar, Suud, Mısır, Azerbaycan, Pakistan, Brezilya, Cezayir, G.Afrika gibi yeterli askeri bütçesi olan ülkelere satılabilir ve elde edilen finansman ile ilgili ürünler geliştirilebilir.Bir kez daha, ve özellikle radar teknolojilerinde “istikbal göklerdedir.” Not: Türkiye'de tahmin edileceği üzere helyum gazi üreten firma yok.

Bu üretimi yapanlar Çin, Fransa, ABD, Almanya gibi ülkelerin endüstriyel gaz üreten şirketleri.

Bizde bu işe en yakın işi yapan Habaş var.

Helyum üretimi için doğal gaz gerekli.

Yani Habaş bu işi bizim Trakya'daki yerli doğal gaz ile yapabilir veya Katar bu işlerde zaten ileri seviyede orada yapabilir.

Habaş olmazsa Hektaş da bu işe sokulabilir veya milli firmamız Botaş da görevlendirilebilir.

Hidrojen gazında ise Türkiye'de üretim var bildiğim kadarıyla, daha hızlı ve çok daha ucuza hidrojen balonları devreye alınabilir.

Ayrıcayeni doğal gaz sondajlarında, ilk gelen gaz helyum olur, o değerli helyumu da kaçırmadan toplayabilsek faydalı olur.

İlgili Sitenin Haberleri