Haber Detayı

Soğuk algınlığında portakala sarılmak bir refleks
Gastroda odatv.com
27/12/2025 09:38 (2 saat önce)

Soğuk algınlığında portakala sarılmak bir refleks

Yıllardır soğuk algınlığında ilk başvurduğumuz C vitamini, sandığımız kadar etkili değil. Bilim insanlarına göre bağışıklığın gerçek anahtarı bağırsaklarda, toprakta ve fermente gıdalarda gizli.

Boğazınız yanmaya, burnunuz akmaya başladığında refleksiniz ne oluyor?

Bir battaniyenin altına girip, mutfağa uzanıp portakal kasesine saldırmak mı?

Yüksek doz C vitamini tabletlerini aramak mı?Yalnız değilsiniz.

Yıllardır bize böyle öğretildi.

Ama bilim, bu hikayeyi sessizce ve ısrarla çürütüyor.New Scientist dergisinde Helen Thomson imzasıyla yayımlanan kapsamlı bir analiz, modern dünyanın en yaygın sağlık inanışlarından birini masaya yatırıyor: “C vitamini soğuk algınlığını önler” iddiasını.Ve sonuç pek iç açıcı değil.C VİTAMİNİ SOĞUK ALGINLIĞINI ÖNLEMEZBilimsel veriler açık; C vitamini soğuk algınlığını önlemiyor.

En iyi ihtimalle, belirtilerin başlamasını birkaç saat geciktirebiliyor.

Yani mucize değil, küçük bir zaman kazanımı.

Buna rağmen bu inanış neden bu kadar güçlü?

Çünkü bağışıklık sistemini “kolayca güçlendirme” fikri çok cazip.

Bir hap, bir portakal, bir çözüm… Kim istemez?

Ama bağışıklık sistemi böyle çalışmıyor.50 YILLIK BİR YANILGI NASIL DOĞDU?Bu efsanenin kökeni 1970’lere uzanıyor.

Nobel ödüllü bilim insanı Linus Pauling, Vitamin C and the Common Cold adlı kitabında yüksek doz C vitamininin soğuk algınlığını önleyebileceğini öne sürdü.

Pauling o yıllarda televizyonlarda, radyolarda sürekli konuşuyordu.

Söyledikleri sorgulanmadan benimsendi.

Ancak daha sonraki yıllarda yapılan analizler, kullandığı verilerin hatalı ve seçici olduğunu ortaya koydu.

Ve bugün halen milyonlarca insan grip olur olmaz C vitaminine sarılıyor.DAHA HIZLI BİR ÇÖZÜM VAR MI?

Araştırmalar tamamen umutsuz değil. 2013’te yapılan geniş kapsamlı bir inceleme, soğuk algınlığının ilk belirtilerinden sonraki 24 saat içinde günde 75 mg çinko alınmasının, hastalığın süresini kısalttığınıYedinci günde semptomları devam eden kişi sayısını belirgin biçimde azalttığını gösteriyor.

Ama bu da “önleme” değil, seyri yumuşatma meselesi.Imperial College London’dan immünolog Daniel Davis, bağışıklık sistemini bir düğme gibi “açıp kapatamayacağımızı” söylüyor.

Bağışıklık; hücreler, proteinler ve organlardan oluşan hassas bir denge ağı.

Çok güçlü olması da, çok zayıf olması kadar tehlikeli.Son yılların en güçlü bilimsel bulgusu burada devreye giriyor, mikrobiyom.

Bağırsaklarımızda yaşayan trilyonlarca bakteri, bağışıklık sistemimizin neredeyse tüm hücrelerini etkiliyor.

Bu bakteriler, .ağırsak bariyerini koruyor, kısa zincirli yağ asitleri üretiyor ve virüslere karşı bağışıklık yanıtını düzenliyor Yani bağışıklık, portakalda değil; bağırsak ekosisteminde şekilleniyor.Bağışıklık için yapılabilecekler aslında oldukça “ilkel” ama etkili.

Günde en az 30 gram lif, bol çeşitli, işlenmemiş tam gıdalar, fermente besinler; yoğurt, kefir, turşu.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri