Haber Detayı
ChatGPT’nin 4 “karanlık” yönü
İnsan dilini kusursuz taklit eden yapay zeka, kullanıcıları bazen sanal bir illüzyonun içine çekiyor. Ancak bir dert ortağı gibi görünen bu sistemle paylaşılan özel bilgilerin ve duygusal bağın, güvenlikten psikolojik sağlığa kadar pek çok gizli riski bulunuyor.
2022 yılının sonlarında hayatımıza giren ChatGPT, kısa sürede dijital dünyanın en çok konuşulan başlıklarından biri haline geldi.
OpenAI tarafından geliştirilen bu gelişmiş yapay zeka, neredeyse insan gibi düşünen ve cevap veren yapısıyla teknolojiye bakış açımızı kökten değiştirdi.
Bugün ister bir web tarayıcısı üzerinden ister mobil uygulama aracılığıyla olsun, bu teknolojiye ulaşmak saniyelerimizi alıyor.
Google, Apple ya da Microsoft hesaplarıyla hızlıca giriş yapıp geçmiş sohbetlerimizi kaydedebiliyoruz.
Ancak kullanım kolaylığı ve sunduğu pratik çözümler, bu teknolojinin her zaman kusursuz olduğu anlamına gelmiyor.
Günlük hayatımıza bu denli entegre olan bir asistanın, beraberinde getirdiği bazı riskleri ve sınırlamaları bilmek büyük önem taşıyor.Yapay zekanın en çok dikkat çeken zaaflarından biri, bilgi sunarken yaptığı hatalar.
ChatGPT, karşısındakine bir şeyler anlatırken son derece kendinden emin ve bilgili bir üsluba sahip olsa da bu özgüvenli ton her zaman gerçeği yansıtmıyor.
Sistem, eğitildiği veri setlerine dayanarak sonuçlar üretiyor ve bu veriler bazen hatalı veya güncelliğini yitirmiş olabiliyor.
Özellikle ücretsiz sürümü kullananlar için bilgi havuzu her zaman bir adım geriden geliyor.
Sektördeki rakiplerle olan yarış nedeniyle güncellemeler hızla yayınlansa da OpenAI, sistemin bazen gerçek olmayan alıntılar veya akademik çalışmalar “uydurabileceği” konusunda kullanıcıları uyarıyor.
Bu nedenle sunulan verileri başka kanallardan doğrulamak büyük önem taşıyor.ChatGPT ile sohbet ederken karşımızdakinin bir yazılım olduğunu unutmak da bazen çok kolay olabiliyor.
İnsan dilini bu kadar başarılı bir şekilde taklit etmesi, kullanıcıların yapay zeka ile duygusal bağ kurmasına, hatta onu bir dert ortağı gibi görmesine yol açıyor.
İnsanlar yargılanma korkusu olmadan içlerini dökebildikleri için bu platformları cazip buluyor.
Ancak bu durum, ekranın diğer ucunda gerçek bir zihin değil, sadece veri tahmini yapan bir algoritma olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bu illüzyon o kadar güçlü olabiliyor ki, yapay zekayı “mükemmel bir eş” olarak görüp sanal ilişkiler yaşayan kullanıcı örneklerine bile rastlanıyor.Sistemin her şeyi sonsuza kadar hatırladığı düşünülse de aslında ChatGPT'nin de bir hafıza sınırı var.
Uzun sohbetlerde belirli bir aşamadan sonra sistem önceki detayları kaçırmaya başlıyor. “Token” adı verilen veri birimleriyle çalışan bu mekanizma, ancak birkaç sayfalık metin kadar içeriği akılda tutabiliyor.
Yapay zeka; ilgi alanlarınız veya uzun vadeli projeleriniz gibi kişisel bağlamları kaydedebilse de, kimlik numarası ya da telefon gibi hassas ve kısa süreli bilgileri saklamaktan kaçınıyor.
Bu yüzden daha önceki konuşmalarınızın bir kısmını aklında tutarak uygun cevaplar vermeye çalışıyor, ancak bazen çok önemli noktaları unutmuş olabiliyor.
Bu durum, sistemin hem teknik kapasitesini hem de güvenlik yaklaşımını yansıtıyor.Yine de yapay zeka platformlarını kullanırken kişisel güvenliği elden bırakmamak gerekiyor.
ChatGPT’nin gizlilik politikasına göre, kullanıcıların sisteme girdiği her türlü metin ve yüklediği dosyalar, hizmetin iyileştirilmesi ve eğitilmesi için kullanılabiliyor.
Bu da paylaştığınız bilgilerin, eğitim sürecinde insan denetçiler tarafından görülebileceği anlamına geliyor.
Ayrıca şirket, yasal zorunluluklar doğduğunda verileri üçüncü taraflarla paylaşma hakkını da saklı tutuyor.
Bu yüzden banka bilgileri, iş projeleri veya özel hayatla ilgili hassas detayların bu platformlarla paylaşılması ciddi riskler barındırıyor.
