Haber Detayı
Koçyiğit'ten hukuki güvence vurgusu: Barış hukukun içine oturmalıdır
Bütçe görüşmelerinde konuşan DEM Parti Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, gelir adaletsizliğine dikkati çekerek, 'Üstünlerin değil, adaletin bütçesini savunuyoruz' dedi. Koçyiğit süreç ile ilgili de 'hukuki güvence' vurgusu yaptı, 'Barış hukukun içine oturmalıdır' ifadesini kullandı.
Artı Gerçek - Meclis Genel Kurulu'nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler devam ediyor.
Görüşmelerde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) adına Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit söz aldı.
Koçyiğit konuşmasına 24 yıldır iktidarda olan AKP'nin hazırladığı bütçelerle sorunları çözemediğini belirterek başladı.
Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Asgari ücretlinin, emeklinin, kadının, çiftçinin, küçük esnafın, atanamayan öğretmenin, kademeli emeklilik bekleyenin, engellinin, mültecinin, gencin ve çocuğun sorunlarını çözmek için daha kaç bütçe daha kaç yıl istiyorsunuz?" diye sordu. 'KADINLARIN PAYINA GÜNDE 51 KURUŞ DÜŞÜYOR' "Halkın cebinden yandaş müteahhitlerin kasasına otoyol-köprü kurdunuz" diyen Koçyiğit, yurttaşların, günde yaklaşık 43 milyar lira, saatte 1 milyar 800 milyon lira, dakikada 30 milyon lira, saniyede 500 bin lira vergi ödeyeceğini belirterek, her 10 kişiden 6'sının borçla yaşadığını vurguladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesine dikkat çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Kadının güçlendirilmesi için bir kadına günde sadece 51 kuruş düşmektedir.
Bu bir utanç tablosudur" diye belirtti. 'BÜTÇE EŞİTSİZLİK VE ADALETSİZLİK ÜZERİNE KURULU' Bütçenin eşitsizlik ve adaletsizlik üzerine kurulduğunu belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, 'vergi toplarken kimsenin ayrıştırılmadığını ancak konu eşit yurttaşlık ve temel haklar olunca iktidarın 'dışlayıcı ve yok sayan bir tutum sergilediğini' söyledi: "Aleviler, tıpkı Kürtler gibi, yıllardır tekçi sistemin mağduru olmuş; eşit yurttaşlar olarak kabul edilmemişlerdir.
Alevi köylerine camiler yapılmakta, cemevleri ise hâlâ ibadethane olarak tanınmamaktadır." 'ÜSTÜNLERİN DEĞİL ADALETİN BÜTÇESİNİ SAVUNUYORUZ' Uygulanmayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına ve bu kararlara rağmen serbest bırakılmayan siyasetçilere işaret eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Adaletsizlik bir kanser uru gibi toplumun tüm hücrelerinde kol gezmektedir.
Biz, üstünlerin değil, adaletin bütçesini savunuyoruz" ifadelerini kullandı. 'SÜRECİN YERİNİ NASIL BİR DÖNEM ALACAK?' Kürt sorunun çözümü kapsamında başlatılan sürece değinen Gülistan Kılıç Koçyiğit şöyle devam etti: "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, yıllardır dile getirilen ama ertelenen bir gerçeğin kabulüdür.
Bu meselenin çözüm adresi Meclis'tir.
Bugün artık şu soruyu erteleyemeyiz: Sonlandırmaya çalıştığımız çatışmalı sürecin yerini nasıl bir dönem alacak?
Demokratikleşme için; hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmenin oluşturulması, demokratik siyaset zemininin güçlendirilmesi, tüm kimliklerin, inançların, kültürlerin eşit yurttaşlık temelinde güvence altına alınması, demokrasiyi geriye çeken, özgürlüklerin önünü tıkayan anti demokratik yasal mevzuatın baştan sona demokrasi ve özgürlük eksenli olarak yeniden düzenlenmesi, anadilinde eğitim, öğrenim ve kültürel özgürlüklerin güvence altına alınması, güçlü yerel demokrasi ve demokratik yerel yönetimlerin önünün açılması, kayyım rejiminin sonlandırılması, cinsiyet eşitlikçi ve cinsiyet özgürlükçü bir toplumsal yaşamın güvenceye bağlanması, bağımsız, tarafsız yargı ve gerçek adalet sisteminin kurulması, düşünce, ifade, örgütlenme ve basın özgür özgürlüğünün güvence altına alınması, ekonomik refahın, adil paylaşımın, insanca yaşamın, sosyal adaletin ve sosyal devletin öncelikli politika haline getirilmesi gerekmektedir. 'BARIŞ HUKUKUN İÇİNE OTURMALIDIR' En nihayetinde, kalıcı barışın, güçlü demokrasinin, ortak ve eşit yaşamın hukuki güvenceye bağlanması bir zaruriyet olarak önümüzde durmaktadır.
Devlet aklı, siyaset ve hukuk aklıyla buluşmalıdır.
Siyaset kurumunun dilindeki kardeşlik hukukunu, şimdi eşitlik hukukuyla taçlandırma ve bunun için gerekli adımları atma zamanıdır.
Silahlı çatışma iklimi bir daha geri dönülmemek üzere geride bırakılacağına göre, çatışmalı dönemin siyasette, yargıda, bürokraside, idari sistemde, ekonomide yarattığı 40-50 yıllık statükoyla bu ülke daha fazla ilerleyemez.
Her alanda değişimin, dönüşümün önünün açılması gerekir.
Dilde barış varsa elde de barış olmalıdır.
Barış hukukun içine oturmalıdır.
Önümüzdeki dönemin temel anahtarı 'barış aklıdır', 'çözüm aklıdır'." (MA)