Haber Detayı
CHP'li Salıcı F-35 konusunda tarihten örnek verdi! Türkiye'yi çevreleyen tehlikeye dikkat çekti
CHP'li Salıcı Bütçe Kanunu Teklifi'nin 8. Maddesi üzerinden yaptığı konuşmada F-35 konusuna değindi. Salıcı geçmişte İngiltere'nin parasını alıp teslim etmediği Sultan Osman ve Reşadiye gemilerini hatırlattı. Salıcı Türkiye'yi çevreleyen tehlikeye karşı uyarılarda bulundu
CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin 8.
Maddesi üzerine TBMM'de konuştu.
Salıcı yaptığı konuşmada F-16 ve F-35 meselesine değindi.
Osmanlı Devleti'nin İngiltere'ye parasını verip alamadığı Sultan Osman ve Reşadiye gemilerini hatırlatan Salıcı, olayların benzerlik gösterdiğini vurguladı.
Yunanistan gibi ülkelerin hava kuvvetlerine yatırım yaptığını söyleyen Salıcı, AK Parti'nin zamanında harekete geçmediği ve stratejik olarak hata yaptığı eleştirisinde bulundu.
İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı 2500 kişilik askeri güç konuşlandırma çabalarından bahseden CHP Milletvekili, bölgedeki girişimlere karşı Türkiye'nin pasif kaldığını belirtti.
Salıcı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas arasındaki görüşmeye değindi.
Fidan'a Suriye ile deniz yetki anlaşması imzalama niyetinin olup olmadığını sordu. "Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi abluka altına alma oyunlarını neden bozmuyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
F-35 KONUSUNA TARİHTEN ÖRNEKLE AÇIKLAMA Salıcı'nın yaptığı konuşma tam olarak şu şekilde: "Size tarihten bir anekdotla başlayacağım.
Dünya, Birinci Dünya Savaşı’na gitmektedir… Osmanlı Hükümeti, Osmanlı halkının bağışlarıyla toplanan parayla, İngilizlerden 1911 ve 1913 yıllarında iki adet savaş gemisi satın almıştır. 1914 yılında; 700 bin liralık son taksit ödenmiştir ve Rauf Orbay, gemileri teslim almak için Londra’dadır.
Ancak bu gemilere Osmanlı sancağının çekileceği gün İngiliz askerleri parasını ödediğimiz gemilere el koyar.
Yetmez; Osmanlı’nın satın almayı kararlaştırdığı torpidobotlara da el koyar.
Ve bu olay, bizim ulusal hafızamıza kazınır. "Değerli arkadaşlar, biz F-35’lerin ortağıydık, parasını ödedik.
İsveç’in NATO üyeliğine onay vermemizin ardından F- 16’ların da ilk taksitini ödedik.
Ama elimizde ne F-35 ne F16 var.
Anlaşmasını yaptığımız ama teslim alamadığımız bu uçaklar size de Birinci Dünya Savaşı dönemini hatırlatmıyor mu?
Bakın, ülkemiz yıllardır hava üstünlüğü kaybetme riskiyle karşı karşıya… "Haritada etrafımıza bir bakalım. 2 adet F-16 Block 70, yani F-16’nın son modeli, geçen ay Bulgaristan’a indi.
Diğer uçaklarının üretimi tamamlandı.
Romanya, 32 adet F-35A için anlaşma imzaladı.
İlk teslimatın 2030’da yapılması planlanıyor.
Yunanistan, 20 adet F-35A alacak.
İlk teslimat 2028 sonunda olacak.
Tam 20 adetlik filo 2033’e kadar tamamlanacak.
İsrail, 75 adet F-35-Adiır kullanıyor.
F-35 Adir; yani; kendi elektronik harp sistemleriyle, kendi yazılımıyla modifiye edilmiş özel bir versiyon.
Suudi Arabistan, 48 adet F-35A için anlaşma yaptı.
Mısır, hava filosunu Fransız Rafale uçaklarıyla çeşitlendiriyor.
Akdeniz’den Körfez’e, Ege’den Balkanlar’a kadar çevremiz; bizim hava kuvvetleri envanterimizde olmayan dört buçuk ve 5’inci nesil uçaklarla kuşatılmış durumda.
AK PARTİ'YE STRATEJİK AKIL ELEŞTİRİSİ "Peki biz ne haldeyiz?
Hava Kuvvetlerimizin envanterine 13 yıldır muharip uçak girmedi.
Parasını ödediğimiz, pilotlarımızı eğittiğimiz F-35’leri alamıyoruz.
Alamayınca başka iki uçağa talip oluyoruz.
Biri yeni nesil F-16 Block 70 Viper, Diğeri Eurofighter Typhoon.
F-16’nın ilk taksidini ödüyoruz.
Uçak yok.
Sonra Eurofighter’a para saçıyoruz.
Ama onun da ilk teslimi 2030 yılında.
Milli Muharip Uçağımız KAAN’ı üretiyoruz.
Ancak 2030’dan önce tamamlanmayacağını öngörüyor olmalıyız ki F16 ve Eurofighter’a yöneliyoruz.
Sonra diyoruz ki, 'İkinci el olsa da olur.' Katar ve Umman’dan ikinci el Eurofighter alıyoruz. "Şimdi… AK Partili arkadaşlara sormak lazım: Alım gücünüz varken, hatta ön ödemesini de yapmışken ikinci el arabaya biner misiniz?
Kendiniz ikinci el arabaya binmezken, ülkemize ikinci el muharip uçağı neden layık görüyorsunuz?
Arkadaşlar, Bizim o uçaklara bugün ihtiyacımız var.
Hatta dün ihtiyacımız vardı.
Siz S-400’leri satın almaya karar verdiğinizde, F-35’lerin verilmeyeceğini biliyor olmanız gerekiyordu.
S-400’leri ne zaman aldınız? 2019’da.
Hava üstünlüğünü, tekrar ne zaman sağlamayı planlıyorsunuz? 2030’da.
Yani arada 11 yıl var.
Yani dört buçuk ve beşinci nesil uçaklar için altı yıl önce düğmeye basmanız gerekiyordu.
Siz şöyle düşündünüz: 'NATO üyesiyiz ama S-400’leri alırız' 'NATO üyesi olduğumuz için F-35’lerden de bizi çıkaramazlar' Döndük dolaştık nereye geldik? "Basında bir haftadır bir haber var: S-400’leri Rusya’ya iade etmek istediğinizi söylüyor.
Şimdi de şöyle düşünüyorsunuz: 'F-16’ları yenileyeceğimize, F-35’leri alalım' 'F-35’leri almamız için S-400’leri iade etmemiz lazım' 'Ruslara yapacağımız doğal gaz ödemesinde S- 400’lere verdiğimiz 2,5 milyar doları mahsuplaşalım' diye düşünüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, madem iade edecektiniz S400’leri neden satın aldınız?
Türkiye’nin hava savunmasını 11 yıl boyunca neden riske attınız?
İtiraf edin… Sizin stratejik aklınız bu kadar… 'TEDBİRİ NEDEN ZAMANINDA ALMADINIZ?' "İsveç’in NATO üyeliğini konuşurken, ben sizi bu kürsüden uyardım. 'F-35’lerden sonra F-16’ları da getiremezseniz, sakın ola Meclis’e gelmeyin, milletin yüzüne bakacak haliniz kalmaz' dedim.
Aradan iki yıl geçti.
Uçak var mı?
Hâlâ yok.
Bir de üstüne siz '3.
Dünya Savaşı çıkacak'TE diyorsunuz.
Üçüncü Dünya Savaşı riskini bir buçuk yıl önce Sayın Fidan, sonra Sayın Erdoğan ve sonra Sayın Yaşar Güler söyledi.
Daha kim söylesin?
Üçüncü Dünya Savaşı riskini biliyorsun; Hava üstünlüğümüz olmadığını biliyorsun; Ve envantere muharip uçak katamıyorsun… Bölgemiz ateş çemberi değil mi?
Filomuz ileri teknolojinin gerisinde kalmıyor mu?
Biz İsviçre’ye mi komşuyuz da bu kadar rahat davranıyorsunuz?
Lafa gelince; tarih bilincinden bahsetmeyi seviyorsunuz. "Arkadaşlar; AK Parti iktidara 23 yıl önce geldi ama biz bu coğrafyaya bin yıl önce geldik.
Siz, bu coğrafyanın kurallarını bin yıldır öğrenemediniz mi?
Siz, bu bin yılın nasıl geçtiğini sanıyorsunuz?
Bu ülkenin varsayımlarla, temennilerle korunduğunu mu düşünüyorsunuz?
Yoksa zamanında alınan stratejik askerî ve siyasi kararlarla mı?..
Eğer Milli Muharip Uçak KAAN zaten 2030’da havalanacaksa, geliş tarihi 2030 olan diğer uçakların bekleme sırasına neden giriyorsunuz?
Erdoğan başbakanken, Altay Tankı’nın 2011’de tamamlanacağını duyurmuştu.
Proje ancak bu sene tamamlanabildi.
Yoksa siz, KAAN projesinin de Altay Tankı gibi 15 yıl gecikeceğinden mi şüpheleniyorsunuz?
Biliyorum; Bu uçaklar bize en azından 2030’a kadar, aradaki 4 yıllık zaman diliminde lazım.
Ama siz sıkıştınız, şimdi panik içinde uçak arıyorsunuz.
Ben de size tedbiri niye zamanında almadığınızı soruyorum. "Değerli milletvekilleri, Unutmayalım ki; Eurofighter Typhoon, beşinci nesil bir probleme, dördüncü nesil bir çözümdür.
İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikalı Hava Kuvvetleri Komutanı George Churchill Kenney’in meşhur bir ifadesi vardır: Diyor ki: 'Hava gücü poker gibidir, en iyi ikinci ele sahip olmak hiçbir anlam ifade etmez; hem para kaybettirir hem de hiçbir şey kazandırmaz' Türkiye’nin meselesi tam da budur.
Biz, en iyi ele sahip olmayı istiyoruz.
Ama siz hâlâ en iyi ikinci ele sahip olma peşindesiniz.
İSRAİL, MISIR VE GKRY'NİN ANLAŞMASINA DİKKAT ÇEKTİ "Değerli milletvekilleri, Diğer konu Doğu Akdeniz… Biz, Ege’nin ve Akdeniz’in barış denizi olmasını istiyoruz.
Ama aynı zamanda Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığını azaltma çabası, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerinin önemini artırdı.
Güney Kıbrıs, NATO’nun Barış için Ortaklık Girişimi’ne katılmak için vites yükseltiyor.
İsrail, daha dün Mısır’la 35 milyar dolarlık, tarihinin en büyük doğal gaz anlaşmasını yaptığını duyurdu.
Ve yine İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı 2500 kişilik askeri güç konuşlandırma hevesleri basına yansıdı.
Bakın; son iki ay içinde; Amerika Birleşik Devletleri’nin öncülüğünde; Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail enerji bakanları Atina’da toplandı.
İsrail, Güney Kıbrıs’a Barak MX hava savunma sistemi taşıdı.
Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında bir deniz yetki alanları anlaşması imzalandı.
Kıbrıs Adası üzerinde egemen, eşit haklara sahip olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı bütünüyle yok sayıldı.
Aslında, Lübnan ile Güney Kıbrıs arasında 2007’den beri bekleyen bu anlaşmayı Lübnan Bakanlar Kurulu geçen ay onayladı.
Peki ne oldu da bu anlaşmayı 18 yıldır engelleyen Türkiye, şimdi engelleyemez hale düştü?
FİDAN'A KALLAS OLAN GÖRÜŞMEYİ SORDU "Değerli arkadaşlar, Normal şartlarda Güney Kıbrıs ile Lübnan arasında imzalanan bu anlaşmadan sonra Türkiye’nin Suriye ile deniz yetki alanları anlaşması yapması gerekmez mi?
Sayın Fidan’a bakarsak, gerekmez.
Kendisi, sene başında Avrupa Birliği’nin Dışişleri Bakanı diyebileceğimiz Kaja Kalas ile görüştü.
Yunan basını, hanımefendiye görüşmeden sonra sordu: 'Türkiye-Suriye arasında münhasır ekonomik bölge anlaşması olacak mı' dedi.
Hanımefendi de, 'Deniz yetki alanı meselesini Fidan’a sordum.
Böyle bir niyetlerinin olmadığını, bunun bir söylentiden ibaret olduğunu söyledi' diye yanıt verdi.
Böyle bir söz verdiniz mi vermediniz mi Sayın Fidan?
Eğer verdiyseniz, gelin bu Meclis’te bunun hesabını verin.
Bunun açıklamasını yapın.
Diyelim ki, Kaja Kallas konuşulanları çarpıtıyor.
Suriye’yle karşılıklı deniz yetki alanları anlaşması yapmama yönünde bir taahhüdünüz var mı?
Varsa, çıkın bunu anlatın. "Yoksa, buyurun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de haklarını gözeterek, anlaşmayı yapın.
Tüm dünyaya 'Suriye’de bizden habersiz kuş uçmaz' mesajı veren siz değil misiniz?
Baas rejimi devrildikten 4 gün sonra Suriye’ye Sayın İbrahim Kalın gitmedi mi?
Arabasını Ahmed eş Şara kullanmadı mı?
On gün sonra Sayın Fidan gitmedi mi?
Şara’yla kucaklaşıp Kasiyun Dağı’nda kahve içmediler mi?
Bizim Suriye’yle karşılıklı kıyılarımız var.
Suriye’nin kıyı sınırı Hatay’da bitiyor.
Lazkiye’den başlayıp, Tartus’a kadar uzanıyor.
Deniz yetki alanları anlaşması yapmak için neyi bekliyorsunuz?
Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi abluka altına alma oyunlarını neden bozmuyorsunuz? "Sakın unutmayın… Türkiye, Doğu Akdeniz’de ya masanın kurucusu olur ya da başkalarının kurduğu masaya uzaktan bakmakla yetinir."