Haber Detayı

İran şiiri ve sineması, İpekyolu Film Festivali'nde ele alındı
Dünya aydinlik.com.tr
13/12/2025 15:19 (1 hafta önce)

İran şiiri ve sineması, İpekyolu Film Festivali'nde ele alındı

Uluslararası İpekyolu Film Festivali kapsamında, İranlı şair ve çevirmen Sanam Nafe ile oyuncu ve yönetmen Rıza Sönmez’in katılımıyla 'Sinemada Şiirsel Gerçekçilik ve İran Şiiri' başlıklı panel düzenlendi. Etkinlik, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Beyoğlu Sineması’nda gerçekleştirildi.

Moderatörlüğünü şair ve oyun yazarı Nurduran Duman’ın üstlendiği panelde konuşan Rıza Sönmez, şiirsel gerçekçiliğin sinemanın tarihsel damarlarından biri olduğunu söyledi.

Fransa’da ortaya çıkan bu geleneğin, hayatı olduğu gibi sunmak yerine ona yeni bir bakış kazandırdığını ifade eden Sönmez, şiirsel gerçekçiliğin gerçek ile hayal arasında bir alan kurduğunu vurguladı.

Bu yaklaşımda kameranın seçtiği her anın şiirsel bir imgeye dönüştüğünü belirten Sönmez, önemli olanın hissetmek olduğunu dile getirdi. 'İRAN SİNEMASINDA ANLAM SESSİZLİKLE ÇOĞALIR' Şiirsel gerçekçiliğin en güçlü karşılığını İran sinemasında bulduğunu söyleyen Sönmez, İran’da sinemanın konuşmak yerine susmayı tercih ettiğini ifade etti.

Bu sessizliğin, anlamı çoğaltan bir alan yarattığını belirten Sönmez, İran sinemasında imgenin “açık” olduğunu ve anlamın sessizliğin içinde şekillendiğini söyledi.

İran sinemasının klasik anlatı kalıplarına uymadığını kaydeden Sönmez, bu sinemanın hayatı doğrusal değil, sezgiyle aktardığını belirtti.

İran sineması ve şiirinin, gerçeği saklamadan ama doğrudan da söylemeden ele aldığını vurgulayan Sönmez, bu geleneğin seyirciyi gözden çok sezgiye çağırdığını ifade etti.

İRAN ŞİİRİNDE TARİH VE TASAVVUF ETKİSİ Panelin diğer konuşmacısı Sanam Nafe ise İran şiirinin tarihsel gelişimine değindi.

Fars edebiyatının temel taşları arasında Rudeki ve Firdevsi’nin yer aldığını belirten Nafe, İran’ın İslam’la tanışmasının ardından Horasani üslubunun ortaya çıktığını söyledi.

Moğolların İran’ı işgalinden sonra şiirde tasavvufi bir damar geliştiğini aktaran Nafe, Mevlana, Sadi ve Hafız’ın bu dönemin öne çıkan isimleri olduğunu ifade etti.

Moğol istilasının toplumda yarattığı yoksulluk ve kaybın, şairleri tasavvufa yönelttiğini dile getirdi.

HAFIZ’IN ŞİİRİ UMUTLA ANILIYOR Hafız Şirazi’nin İran’da “gaybın dili” olarak anıldığını belirten Nafe, onun şiirlerinin yalnızca edebi metinler değil, aynı zamanda birer teselli ve maneviyat kaynağı olduğunu söyledi.

Hafız’ın şiirlerinde umudun temel bir yer tuttuğunu vurgulayan Nafe, bu yönüyle şairin halkla güçlü bir bağ kurduğunu ifade etti.

MODERN İRAN ŞİİRİNDE KALIPLAR KIRILDI Modern İran şiirinin büyük toplumsal ve siyasal değişimlerle şekillendiğini belirten Nafe, klasik şiir kalıplarının modern şairlere dar geldiğini söyledi.

Bu kalıpların kırılmasıyla şiirin özgürleştiğini ifade eden Nafe, duygunun biçimin önüne geçtiğini dile getirdi.

Bu dönemin en önemli isimlerinden birinin Füruğ Ferruhzad olduğunu belirten Nafe, Ferruhzad’ı İran şiirinin asi ve özgür sesi olarak tanımladı.

Füruğ’un, hem toplumsal hem de kişisel acılarını şiirine taşıdığını söyleyen Nafe, şairin “Yeniden Doğuş” ve “İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına” adlı eserlerinde hayatındaki dönüşümleri açıkça yansıttığını ifade etti.

Füruğ Ferruhzad’ın yarım kalmış bir hayatın ve yorgun bir kadın sesinin temsilcisi olduğunu sözlerine ekledi.

İlgili Sitenin Haberleri