Haber Detayı
Tek çare 10 Mart mutabakatı... CENTCOM da PKK/SDG’nin arkasında durmuyor
2003’te PKK elebaşı Öcalan’ın talimatıyla kurulan PYD/YPG, Esad yönetimiyle 12 Temmuz 2012’de yaptığı anlaşmayla Türkiye sınırında işgal ettiği alanlara yerleşti.
Türkiye’nin PYD’nin PKK tarafından kurulduğuna yönelik açıklamaları sonrası ABD’lilerin tavsiyesiyle SDG adını alarak işgal ettiği alanlarda sözde özerklik ilan etti.
Başındaki “Mazlum Abdi” kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in sözleriyle 2001’de 30 kişi olan PKK/SDG terör örgütü mevcudu, yine kendi deyimiyle 100 bin kişiye ulaştı.Gerçekte yarısı Araplardan oluşan ve mevcudu 70 bini geçmeyen PKK/SDG terör örgütü kendi açıklamalarına göre, 100 bin kişiyle ABD’nin silah ve para desteğiyle elektrik, doğalgaz ve petrol kaynaklarını içinde barındıran Suriye topraklarının yüzde 33’ünü kontrol eder hale geldi.Kendi rakamlarına göre 100 bin kişiyle Suriye’de sayıları 2 milyonu bulan Kürt nüfusu içinde yüzde 5’i, 20 milyonu aşan Suriye nüfusunun binde 5’i oluşturan terör örgütü PKK/SDG, çoğunluğu Araplardan oluşan Suriye topraklarının yüzde 33’ünü elinde tutabileceğini zannediyor.PKK/SDG’NİN UMUDU SİYONİSTLERAncak, bir yıl önce yaşanan 8 Aralık 2024 Suriye devrimi ile Şara yönetiminin işbaşına gelmesi sonrası tüm umudunu bağladığı ABD’nin yeni Suriye yönetimini desteklemesi PKK/SDG için yolun sonunun geldiğini gösteriyor.Tek çıkar yol Şara ile 10 Mart 2025’te imzaladıkları entegrasyon mutabakatına uymak.
Artık ne ABD Başkanı ne Dışişleri ne CIA ne ABD Kongresi eskisi gibi PKK/SDG terör örgütünün arkasında değil.
Hatta en çok güvendiği CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) bile yavaş yavaş sırtını dönüyor.
PKK/SDG’li Mazlum Abdi’nin, 9 Aralık 2025 günü ilk kez İsrail medyasında boy göstermesinin sebebi de buydu.
PKK ve Suriye kolu SDG’li Abdi, soykırımcı Siyonist İsrail’in gazetesi Jerusalem Post gazetesi ile yaptığı görüşmede ABD’yi üstü kapalı DEAŞ ile şöyle tehdit etti: “Toplamda 10.000 erkek DEAŞ mahkûmunu tutan 26’dan fazla gözaltı merkezimiz ve üç ana hapishanemiz var.
Bunlar son derece tehlikeli savaşçılar.” PKK/SDG’li Mazlum Abdi, ABD yönetiminin maddi desteği azalttığını ve DEAŞ’lıları tuttukları kampların masraflarını kendi bütçelerinden karşıladıklarını anlatırken böyle giderse DEAŞ’lıları serbest bırakabileceklerinin işaretini de veriyordu.
PKK/SDG sıkıştığında buna benzer uygulamaları yapmıştı.
Abdi, kaçınılmaz sondan kurtulmak için bir yandan Siyonist İsrail gazetesine söyleşi verip İsrail’in ABD kongresi üzerindeki baskısını kullanmasını istiyor, bir yandan da CENTCOM ve komutanı Brad Cooper’ı överek şu sözlerle elinin altında tutmaya çalışıyordu: “ABD ordusu her zaman buna odaklanmaya çalışıyor (DEAŞ ile mücadele).
ABD CENTCOM ve çok destekleyici olan Amiral Brad Cooper’ımız var, ancak ABD ordusunun Kongre’de daha fazla siyasi desteğe ihtiyacı var.
Kongre’den gelen siyasi destek son derece önemli.
Başkan Trump, Suriye’yi yeniden büyük yapmak istiyor.
Bunu yaparken SDG’yi desteklemeli.
SDG, DEAŞ’a karşı küresel koalisyona dahil edilmeli ve SDG Suriye’nin yeni hükümetine dahil edilmelidir.
Suriye’de iktidarın ademi merkeziyetçiliği için ABD’nin yardımına çok ihtiyaç var.
ABD Kongresi’nin ABD ordusunu desteklemesi gerekiyor.
Sezar yaptırımları hakkında daha geniş bir tartışmaya ihtiyacımız var...
Desteğin şartlı olması gerekiyor.
ABD desteği koşulsuz olmamalıdır.
Şu anda Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Şara için herhangi bir koşul yok.”SON ÇIRPINIŞLARIBunlar çaresiz son çırpınışları gibi; çünkü ABD yönetimi, Şara yönetimi ile “DEAŞ’a Karşı Mücadele Koalisyonu” anlaşmasına dahil ederek PKK/SDG’nin elindeki bu kozu da aldı.
Hatta CENTCOM Komutanı Brad Cooper, 5 Aralık Cuma günü yaptığı yazılı açıklamada Suriye güvenlik güçlerinin Lübnan Hizbullahı’na gönderilmek istenen çok sayıda silaha el koyduğunu duyurarak teşekkür etti: “Çok sayıda silaha el koyan Suriye güvenlik güçlerini tebrik ediyoruz.
Bu silahların hedefi Lübnan Hizbullahı’ydı.”İran’ın bölgede etkisine karşı önemli bir işbirliği olan bu operasyonun ardından CENTCOM komutanı Brad Cooper, Esad iktidarının devrilmesinin yıldönümü nedeniyle Ortadoğu Enstitüsü’nde (MEI) düzenlenen konferansta ilginç mesajlar verdi.ABD’NİN ÜÇ HEDEFİPKK/SDG’nin Suriye yönetimine entegre olmasını içeren 10 Mart mutabakatına dikkat çeken CENTCOM Komutanı Orgeneral Brad Cooper, Suriye’deki çalışmalarının “DEAŞ ile mücadele, DSG ile Suriye hükümetinin entegrasyonu ve Şam ile işbirliğinin güçlendirilmesi” olarak üç stratejik yönü olduğunu söyledi.
Cooper, özellikle DEAŞ ile Şara yönetiminin mücadelesini şu sözlerle övdü: “Suriyeli ortaklarımızla işbirliği ortak başarımız için temel bir gerekliliktir.
Geçen ay, çoğunuzun bildiği gibi Suriye hükümeti DEAŞ’a karşı Uluslararası Koalisyon’un 90’ıncı üyesi olarak katıldı.
Uluslararası Koalisyon, daha önce DEAŞ kontrolünde olan bölgelerin istikrara kavuşturulmasına ve yeniden inşasına önem veriyor.
Onların 2019’daki toprak kaybından bu yana, sadece geçen hafta, Suriye İçişleri Bakanlığı ile birlikte çalışarak Suriye’nin güneyindeki 15 DEAŞ silah deposunu tespit edip imha ettik.
Bu operasyonda 130’dan fazla havan ve roket, çok sayıda uyarı sistemi, tanksavar sistemleri, mayınlar, EYP malzemeleri ve uyuşturucu madde imha edildi.
Bugüne kadar çok özel DEAŞ tehditleriyle yüzleşmek için Suriye hükümetiyle birçok kez işbirliği yaptık.
Ve belki de geçen hafta gördüğünüz gibi, Hizbullah’a gönderilen silahların imha edilmesindeki rolünden dolayı Suriye güvenlik güçlerini kamuoyu önünde övdüm.”TEK ÇARE ENTEGRASYONBu mücadelenin bir parçası olarak DEAŞ’lıların tutulduğu hapishane ve kampların da Suriye yönetimine devri konusunda da adımlar atılıyor.
Özellikle Trump başta ABD yönetiminin isteği üzerine yaptırımların da kaldırılması sonrası DEAŞ’a karşı mücadele ve Suriye yönetimiyle işbirliği stratejisi hızlı ilerliyor.Geriye bir tek PKK/SDG’nin ayak direttiği 10 Mart mutabakatının uygulanması sorunu kaldı.
Artık “Adem-i merkeziyetçilik” diyerek ne federasyon ne özerklikten söz eden var; ne ayrı bir ordu veya ayrı bir emniyet yapılanmasından...
Tek çıkar yol entegrasyon.
Cooper bunu şöyle anlatıyor: “SDG’nin Suriye hükümeti güçleriyle başarılı bir şekilde entegrasyonu daha istikrarlı ve öngörülebilir bir güvenlik ortamına yol açacaktır. 10 Mart’ta her iki taraf da entegrasyon konsepti üzerinde anlaştı.
Her iki taraf da kararlı ve biz bu sürecin içinde kalacağız.”Ama çok güvendiği CETCOM da PKK/SDG’nin arkasında durmayacak.
Ya entegre olacak ya da kaçınılmaz sonu yaşayacaklar...