Haber Detayı

Albümler de tarih oluyor...
Burçak evren aydinlik.com.tr
10/12/2025 00:00 (2 hafta önce)

Albümler de tarih oluyor...

Albümler de tarih oluyor...

“Eski aile fotoğrafları hem görsel anlamda hem de dokunma duygusu aracılığıyla bizi fiziksel olarak geçmişe bağlar.

İtinayla elimize alırız bu fotoğrafları, ya da bazen deste deste karıştırırız, ayakkabı kutuları gibi kutulardan darmadağınık vaziyete çıkarır, onlarla oynar, evirir çevirir, okşarız.

Onlara sadece dokunmak bile önemli bir iştir, zira fotoğraf canlıdır ve kişi gibi o da içinde bir hikaye barındırır, bir iletinin ipuçlarını taşır…  Zira fotoğraf, geçmişteki fotoğrafçıların bakışlarıyla var olmaz yalnızca; bugün bizim ona yönelttiğimiz bakışla da var olmaya devam etmektedir…” der Christina Ulivuccu, aile belleğini yeniden okumayı amaçladığı “ Fotoğrafların Anlattığı” adlı eserinde…   Aile belleğinin en temel ögelerinden biri  hiç kuşku yoktur ki albümlerdir… Geçmiş ile gelecek arasında bir çeşit taşıyıcılık görevini üstlenen albümler yalnızca ait olduklarının hikayesini değil, giderek o öznel hikayelerden yola çıkarak bir dönemin tanıklığını da yaparlar.

Her bir ailenin farklı düzenlemeler ve de kişisel seçkileriyle oluşturduğu albümler aynı zamanda bizleri “geçmişe dair çoğunlukla yakalayamadığımız ipuçlarını da yeniden değerlendirmeye” davet eder.

Kısacası albümler bir ailenin farklı kuşaklarının bir arada olduğu, geçmiş ile gelecek arasında taşıyıcılık görevini üstlendiği için de her dönemde farklı okumalara açık bir bellektir.

Albümlerin de içerdiği yaşanmışlıklarla kuşatılmış fotoğraflar gibi, zamana ve de dönemlere göre değişkenlik gösteren bir öyküsü vardır.

Seçilerek alınmaları, belirli bir düzenle -çoğunlukla kronolojik bir sıralama ile- doldurulmaları, kolay ulaşılır ancak ayrıcalıklı ve de korunaklı bir yerde özenle muhafaza edilmeleri ve de gerekliliğinin kaçınılmaz olduğu zamanlarda her bir sayfada yer alan fotoğrafların sanki ilk kez izleniyormuş duygusunu veren bir heyecanla anlatılması, kimi farklılıklar taşısa  çoğu  albümün ortak paydalarıdır.

Değişen zamanların değişen koşulları insanlar gibi albümlerin de bir açıdan yazgısını belirler.

Çok değil bir kuşak sonra saklandıkları ayrıcalıklı yelerden alınıp bavulların içine yerleştirilerek dolap üstleri ya da yatak atlarındaki yere geçerler.

Ancak buradaki ömürleri de pek uzun sürmez, derken oradan da alınıp kullanımına gerek duyulmayan ancak atılmasına da pek kıyılmayan diğer eşyalar gibi yaşam alanından biraz uzaklaştırılarak tavan arası ya da ardiyelerden birine geçiş yaparlar.

Ömürlerinin büyük bir çoğunluğunu burada geçirirler.

Çünkü bir zamanlar onların durduğu itinalı yerlerde artık çocukların evlilik resimlerinden oluşan konsol üstü ya da duvardaki çerçeveler ile daha sonra onların da yerini alan torunlarınki bulunur.

Ancak albümlerin öyküsü burada da bitmez.

Aksine başlar.

Ya terkedildikleri yerlerde su baskını, yangın, rutubet, çalınma ya da bunlar gibi nedenlerle yok olup giderler, ya da onlara gereksinim duyanların hayattan ayrılmalarıyla elden çıkarılarak eskicilere, bit pazarlarına, biraz şanslı  olanlar ise sahafların eline düşerler… Albümlerin ya da onların içinden sökülerek ayrıştırılan fotoğrafların öyküsü burada da bitmez.

Sondan bir önceki evrelerinde atılıp satıldıkları yerlerden – bazen hiç tahmin edilmeyecek fiyatlarla- bu tür fotoğraflara ilgi duyan meraklıların, koleksiyoncuların ellerine düşerler.

Albümlerin yaşaması için son şanstır bu… Sahiplenmesi gerekenlerin sahiplenmeyip elden çıkarıp meraklıların yüksek bedeller ödeyerek sahiplendiği albümler günümüzün ephemera (kağıt arkeologları) dünyasında en çok ilgi gören eserler arasında yer alıyor.

Her koleksiyoncu kendi bilgi-birimi, beğeni ve de  araştırmasına gereksinim duyduğu nedenlerle albüm ve fotoğrafları satın alarak onlara ikinci bir şans sunup, sergiler açar, kitaplar yapar, dahası hem fotoğrafta yer alanların öykülerini ya da o fotoğrafları çekenlerin hayatlarını/sanatlarını akademik çalışmalarının bir parçası haline getirirler.

Hiçbir şey yapamayanlar da onların olası bozulmalarını engellemek için özel yalıtılmış yeni korunaklı albümler içine koyarak geleceğe taşırlar.

Çoğunlukla da kim olduklarını bilmeden….

Artık atılan satılan o albümler bir başka serüvenin içinde ikinci yaşamlarının yolculuğuna çıkarlar.

Kısacası aile albümleri de tarih oluyor…Ya yok edilerek ya da sahip çıkılarak… Biraz geçmişe duyulan özlemi gidermek, biraz da o geçmişte yarım kalan öyküleri tamamlamak için bu türden aile belleğini oluşturan albümleri hala ellerinde tutup kıymetini bilenlerin.

Zehranur Yılmaz Kahyaoğulları’nın akıcı çevirisiyle dilimize aktarılan Christine Ulivucci’nin “Fotoğrafların Anlattığını” kitabının sayfaları arasında gezinmelerini dilerim.

Şimdi dolap üstlerindeki kutularda saklanan albümlerin üzerlerindeki zamanın tozunu alma zamanı.

Kısacası aile albümleri atılırsa da tarih oluyor, saklanırsa da…

İlgili Sitenin Haberleri