Haber Detayı
Öcalan ile görüşme ve SDG’nin durumu
Öcalan ile görüşme ve SDG’nin durumu
TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan üç kişilik heyetin İmralı Cezaevinde Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşme, öncesinde ve sonrasında tartışmalara yol açtı. “Yapılsın mı, yapılmasın mı?” tartışması, PKK’nın feshiyle başlayan milli bütünleşme sürecinin esas odağından bir miktar kaymasına yol açsa da görüşmenin yararlı olup olmadığı, özellikle Suriye düzlemindeki sonuçlarına göre anlaşılacak.
Öcalan ile görüşmeye katılan Komisyon üyesi DEM Partili Gülistan Koçyiğit’in Mezopotamya Ajansı’na yaptığı açıklamaya göre zaten ağırlıklı gündemi Suriye’deki durum oluşturmuş.
Öcalan, “Suriye’dekiler beni dinlerler.” demiş.
Ama bunun için “koşulların oluşturulmasını” istemiş.
Koçyiğit “Sonuçta koşullar oluşursa, diyalog zeminleri gelişirse, görüşebilirse birçok sorunu aşabileceğini, birçok sorunun çözülmesine katkı sunabileceğini özel olarak ifade etti.” diye aktarıyor.
İSRAİL’İN NİYETLERİ Koçyiğit’e göre Öcalan, “Ahlat ve Malazgirt’te Cumhurbaşkanı’nın konuşmasıyla başlayan ve 1 Ekim’de Sayın Bahçeli’nin el uzatmasıyla devam eden süreci ‘devlet aklı’ olarak okuduğu”nu söylemiş.
Yine Öcalan, 27 Şubat’ta yaptığı PKK’nın feshedilmesi çağrısının en önemli yanının “devlet katında da varılmış bir mutabakat olduğunu” belirtmiş ve “her bir cümlesinin, her bir satırının programatik nitelikte olduğunun altını çizmiş”.
Öcalan’ın konuşmasında İsrail’in niyetleri ve Abraham anlaşmalarıyla bölgede oluşturulmak istenen düzen de gündeme gelmiş.
Öcalan, “İsrail’in bir Kürt gücüne yaslanarak var olmak istediğini” ifade etmiş. 10 MART MUTABAKATI Koçyiğit, Öcalan’ın Suriye düzleminde en temel vurgusunun SDG ile Şara yönetimi arasındaki “10 Mart mutabakatını önemsediği ve uygulanması gerektiği” yönündeki görüşleri olduğunu belirtiyor.
Tabii bu konu, Türkiye’de PKK’nın feshi süreciyle doğrudan bağlantılı.
Herkes şunun farkında: Suriye’de ilerleme olmazsa, Türkiye’deki süreç de akamete uğrayacak.
O yüzden süreci engellemeye çalışanların, esas yığınağı Suriye’ye yaptıkları görülüyor.
PKK’nın Suriye kolu olan SDG’nin kendini lağvetmesi ve kontrolü altındaki devlet kurumlarını ve kaynakları Şam yönetimine devretmesini içeren 10 Mart mutabakatı konusunda imzalandığından bu yana çok az ilerleme oldu.
Mutabakatta üzerinde anlaşılan çerçeveye göre yapılacak çalışmaların sonuçlandırılması için belirlenen tarih bu yılın sonuydu.
Şam yönetimi ile SDG arasında bazı ortak komisyonlar oluşturulacak ve devir çalışmalarını yürütecekti.
Bu konularda fazla ilerleme sağlanamadı.
Atlantik’in küreselci savaş kliği ile İsrail, Suriye’nin güneyinde Dürziler üzerinden yürüttüğü kışkırtmalar ve PKK/SDG içindeki bağlantıları vasıtasıyla bu süreci baltalamaya çalıştı.
Buna karşın, Eylül ayı sonunda Erdoğan ile Trump arasındaki görüşmede Türkiye’nin İsrail, SDG ve Suriye konusunda tutumunda bir değişiklik olmadığının ortaya çıkması, bunun sonrasında Ahmed el Şara’nın Suriye Devlet Başkanı olarak Beyaz Saray’da ağırlanmasıyla SDG’nin mutabakata direnme şartları büyük ölçüde ortadan kalktı.
Gelinen aşamada, önümüzdeki dönemde PKK’sız Türkiye ve SDG’siz Suriye doğrultusundaki gelişmelerin hızlanacağını öngörebiliriz.