Haber Detayı
89 yaşındaki ünlü beslenme uzmanı her gün ne yiyip içiyor? Lise yıllarındaki kilosuyla neredeyse aynı kiloda
Marion Nestle’in beslenme tavsiyeleri, gıda şirketlerine yönelik sert eleştirileri ve popüler kitapları, onu beslenme alanında en tanınan isimlerden biri haline getirdi. Marion Nestle, New York Üniversitesi’ndeneemekli bir akamdemisyen emeritus ve ülkenin en önde gelen beslenme uzmanlarından biri. Otuz yılı aşkın süredir insanlara ne yemeleri gerektiğini anlatıyor.
1980’lerin sonlarında, Amerikan federal hükümetinin Beslenme Rehberi’ni kaleme aldı ve New York Üniversitesi’nin etkili gıda çalışmaları programının kurucularından biri oldu.2000’li yılların başlarında, gıda endüstrisinin eleştirmeni ve büyük gıda reformlarının savunucusu haline geldi; bu durumu en çok satan kitaplarında savundu.Nestle, endüstrinin katkı maddeleriyle dolu, yüksek oranda işlenmiş gıdaları üreterek sürekli büyüyen kârlar elde ettiğini ve bu gıdaları çocuklara ve yetişkinlere agresif biçimde pazarlarken aynı zamanda düzenlemelere karşı lobi yaptığını ve beslenme uzmanlarını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığını yazdı. 89 yaşında olan Nestle, beslenme ve gıda endüstrisi konusundaki bilgisinin, günlük yemek tercihlerini nasıl etkilediğine dair New York Times ile yaptığı röportajında genel olarak bir günde ne yediğini, hangi yiyecekleri sevdiğini, hangilerinden kaçındığını, karşı koyamadığı “abur cuburları”, takviye alıp almadığını ve market alışverişinde nelere dikkat ettiğini anlattı.
Nestle, öncelikle Michael Pollan’ın ünlü mottosu “Yemek ye.
Çok fazla değil.
Çoğunlukla bitkisel.” mottosunu takip ettiğini söyleyerek sözel başladı. “Ben yiyeceği, işlenmemiş ya da mümkün olduğunca az işlenmiş olarak tanımlıyorum.
Ultra işlenmiş değil.
Bence bu her şeyi kapsıyor.
Bu, mükemmel olduğum anlamına gelmiyor.
Ben her şeyi yerim.
Sadece çok fazla yemem çünkü yaşla birlikte metabolizma düşüyor ve bende pek metabolizma kalmadı.” sözleri ile oldukça sağlıklı beslendiğini ama bununla ilgili takıntılı olmadığını söyledi ve ekledi: “Kötü bir gün geçirirsem, bunu kafama takmam.
Bu noktada erken ölmeyeceğim oldukça açık.
Açıkçası, yediklerim işe yarıyor çünkü 89 yaşındayım ve hâlâ hayattayım.” Nestle, bir günlük kahvaltı rutinini şöyle anlattı:“Sabah 8 ile 9 arasında kahveyle başlıyorum.
Sütlü, şekersiz, hafif birkaç fincan kahve içiyorum.
Sonra işe koyuluyorum.
Yazılarımı o zaman yazıyorum.
Saat 10:30 ya da 11 gibi acıkıyorum.
Genellikle o zaman yulaf ezmesi ya da şekersiz gevrek yiyorum.
Temelde tek bir bileşeni var: buğday.
İçine biraz esmer şeker ekliyorum, ama çok değil.
Şekerli gevreklerdeki kadar şeker kullanmıyorum.
Üzerine yaban mersini ya da mevsim meyvesi ekliyorum.
Bu kombinasyon bana oldukça cazip geliyor.
Kahvaltının günün en önemli öğünü olduğuna dair araştırmalara hiç inanmadım çünkü bu araştırmaların çoğu gevrek şirketleri tarafından finanse edildi.
Nestle, öle yemeklerinin tamamen düzensiz olduğunu söyledi ve genel olarak öğle yemeğinde neler yediğini anlattı: “Bazen öğle yemeğinde salata yerim.
Ya da biriyle öğle yemeği yiyorsam, restoranda ne varsa onu yerim.
Evimdeysem, terasta yetişen ne varsa onu toplarım.
Yetiştirdiğim şeftali, kiraz, ahududu ve yaban mersinleri çoktan bitti.
Ama hâlâ biraz marul ve domatesim var, onları gidip toplayacağım.
Biraz peynir doğrayabilirim ya da yanında yer fıstığı yiyebilirim.
Yanına biraz ekmek de tüketebiliyorum.” Tıpkı öğle yememekleri gibi akşam yemeğinde de belli bir rutini yok. “Zaten çok fazla yemiyorum.
Ama salataları gerçekten çok seviyorum.
Günde iki kez salata yiyebilirim.
Evdeysem bir yumurta yiyebilirim.
Yanına kraker ve peynir ekleyebilirim.
Yemekleri elimde ne varsa ona göre hazırlamayı seviyorum.
Yani ne satın aldığıma, evde ne olduğuna ya da terasta ne bulunduğuna bağlı.
Bu, yemek yapmanın en sevdiğim hali.” diyen Nestle, mahalledeki restoranlara da sık sık gittiğini, sıklıkla gittiği o restoranlarda ne servis ediyorlarsa onu yediğini, özellikle bayıldığı salatalar ve harika makarnalar olduğunu, sebzeleri yemekten keyif aldığını söyledi.
Nestle, çok basit yiyecekleri seviyor.
Sebze tüketmeyi, yumurtayı, peyniri seviyor.
Bir miktar ultra işlenmiş gıda da tüketiyor ama çok fazla değil.
İçindekiler listesi uzun olan ultra işlenmiş gıdaları sevmiyor çünkü çoğu ona lezzetli gelmiyor.
Sebzeleri gerçekten çok seviyor, çıtırlığını, lezzetini ve renklerini seviyor, bu da sağlıklı beslenmeyi kolaylaştırıyor.Şu anda 89 yaşında ve lise yıllarındaki kilosuyla neredeyse aynı kiloda.
Kilo sorunu yaşamıyor ama kilo sorunu olan insanlara karşı büyük bir empati duyuyor.“ Kendimi son derece şanslı görüyorum.
Genetik mi?
Hiçbir fikrim yok.
Babam 47 yaşında kalp krizinden öldü.
Obezdi ve günde üç paket sigara içiyordu.
Genetiğin bu işteki yeri nedir, anlamak zor.” dedi.
Dondurmaya bayılan, New York City’deyken zencefilli dondurma bulmaya çalışan Nestle, bu dondurmayı zor bulduğunu ama eğer bulursa mutlaka yediğini söyledi.
Bazen partneri ile birlikte sadece üç ya da dört malzemeyle hazırlanan ev yapımı vanilyalı dondurma yapıyor.
Birçok ticari dondurmada emülgatörler olduğunu, gerçek dondurma oda sıcaklığında bırakılırsa hemen dağılıp eriyeceğini söyleyen Nestle, kendi yaptığı dondurmanın tadının daha güzel ve dokusunun emülgatörlü ticari dondurmalardan daha iyi olduğunu söyledi.
Çok tuzlu olmayan mısır cipslerini seven Nestle, ultra işlenmiş olmayan markaların cipslerini arada bir tüketmeyi seviyor.
Bunların içinde sadece mısır, yağ ve tuz olduğunu, ayrıca yer fıstıklı krokan gibi şekerlemeleri de sevdiğini, bu tür şeyleri evde bulundurmadığını ama bazen lolipop bile aldığını sözlerine ekledi.
Bunların içinde sadece mısır, yağ ve tuz olduğunu, ayrıca yer fıstıklı krokan gibi şekerlemeleri de sevdiğini, bu tür şeyleri evde bulundurmadığını ama bazen lolipop bile aldığını sözlerine ekledi. “Takviye almıyorum çünkü sağlıklı bir diyet uyguluyorum.
Onlara ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum.” diyen Nestle, Amerikalıların üçte ikisinin takviye kullandığını, insanların kendilerini daha iyi hissettiklerini,ve buna karşı çıkmanın zor olduğunu söyledi.
Nestle,“Eğer bir takviye sizi daha iyi hissettiriyorsa, buna karşı çıkmayacağım.
Eskiden takviyeler konusunda çok daha rahatsız hissediyordum.
İnsanların kendilerini daha iyi hissettiklerini görüyorum ama bunun gerçekten işe yaradığı için mi yoksa plasebo etkisi mi olduğu belli değil.” diyen Nestle, takviyelerin içlerinde ne olduğuna güvenmediğini ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:“Etiketlerde yazanların içerikte gerçekten bulunmadığına dair çok fazla kanıt var.
Vücuduma içinde ne olduğunu bilmediğim bir şeyi koymak istemem.
Takviyelerde olmaması gereken maddelerin bulunduğu birçok çalışma tarafından ortaya kondu.
Bu tüm takviyeler için geçerli değil.
Ama hangilerinin güvenli, hangilerinin güvensiz olduğunu bilmek çok zor.
Bu yüzden hiçbirini almıyorum. “Bugünün toplumunda sağlıklı beslenmek çok zor çünkü tek başınıza tüm gıda endüstrisine karşı mücadele ediyorsunuz ve bu endüstri size en kârlı ama en sağlıksız gıdaları satmaya çalışıyor, ama yapabileceğiniz bir şey var” diyen Nestle’nin diğer beslenme tevsiyeleri de şöyle:* Gıda etiketlerini okuyun.
Etiketlerde çok fazla bilgi var.
Paketli bir gıdaya bakıyorsanız ve içeriklerini tanımıyorsanız ya da o içerikleri süpermarketten satın alamıyorsanız, o gıda ultra işlenmiştir.* Ultra işlenmiş gıdaların göstergesi olan bazı içerikler vardır.
Bunlar; renk katkı maddeleri, aroma katkı maddeleri, mono ve digliseritler, polisorbatlar ve karragenan gibi emülgatörler ile agar gibi kıvam artırıcılardır.* Her zaman gıda etiketlerini okuyun.
Eğer bir şeyde çok fazla yapay katkı maddesi ve tanımadığınız içerikler varsa, onu yemeyin.