Haber Detayı
Sezgin Yılmaz : Enflasyon ve kura göre kredi sınırı esneyebilir ama tamamen kalkmaz
Finansmanın eskiden olduğu gibi leb-i derya olmadığını belirten İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, kredi büyüme sınırlarında 2026’da enflasyon ve kurun gidişine göre bir kısım esnemeler olabileceğini söyledi. Yılmaz, ancak beklenen seviyeye inmeden kısıtlamaların kalkacağını düşünmediğini belirterek, “Tamamen kalkmasının 2026’da olacağını düşünmüyorum” dedi.
Hamide HANGÜLEnflasyonla mücadeleyle birlikte, Merkez Bankası da bu yıl ticari kredi tarafından yeni tebliğleri devreye aldı.
Bu yıl ocak ayında yabancı para krediler için büyüme sınırı yüzde 1,5'tan yüzde 1'e düşürülürken, TL ticari krediler için yüzde 2 olan büyüme sınırı ikiye bölündü.
Buna göre, eğer KOBİ ise yüzde 2,5, KOBİ dışı bir işletme ise yüzde 1,5 olarak belirlendi.
Yine şubatta yenilenen krediler için KOBİ’nin KOSGEB veri tabanına kayıt koşulu getirilirken, haziranda bu şart kaldırıldı.
Yine martta yayımlanan tebliğ ile yabancı para kredilerin büyüme sınırı yüzde 1'den yüzde 0,5'e düşürülürken, ağustosta ise hesap kapatma dönemi 4 haftadan 8 haftaya çıkartıldı.
Son tebliğle de KOBİ tanımında yapılan değişiklikle satış hasılatı, yıllık net satış hasılatı veya mali bilanço tutarının toplamı 500 milyon TL'den 1 milyar TL'ye çıkartıldı.
Cari açığın finansmanında önemli rolü bulunan turizm sektörüne, iki yıl önce 1 milyar dolar kredi tahsis ettiklerini anımsatan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, bu kaynağı ayırırken, söz konusu kısıtlamaların hiç birini bilmediklerine işaret ederek, “Biz artık vermiyoruz, çünkü böyle kısıtlar geldi diyebilirdik.
Ancak yağmurlu havada da güneşli havada da birlikteyiz diye yola çıktık” dedi.
AKTOB Kongresi öncesinde Sezgin Yılmaz ve AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, gazetecilerle bir araya gelerek, soruları yanıtladı.“Tahsis hattımızda bekleyen 770 milyon dolar daha var” Banka olarak 100 yılı aşkın sürenin tamamında ülke ekonomisine katkı sunan hemen her alanda var olduklarını, özellikle 2020 sonrası, ülkenin en büyük ihtiyaçlarından birinin döviz girdisi olduğunu gördüklerinin altını çizen Sezgin Yılmaz, turizmin de cari açığın kapanması ve döviz girdisine katkı sağladığına vurgu yaparak, “Turizm sektöründe kullandırılan toplam kredilerin yüzde 73'ü İstanbul ve Antalya'nındır.
Turizme 1 milyar dolarlık taahhüdü yerine getirdik.
O ikinci yılın sonuna geldik, 1 milyar dolarlık kaynak bu yılın ağustos ayında bitti.
Yani ağustosta tamamını kullandırdık.
Gerçekten o dönem için iyi bir rakamdı.
Son rakamlara göre 865 milyon dolar kredimiz vadesi geldiği için kapanmış.
Bunun için de o rakam bakiyemizden düşüyor.
Kapananları da dahil edersek rakam şu anda 2 milyar doları geçti zaten.
Buna rağmen taahhüdümüzün üzerine çıkarak veriyoruz.
Şu anda tahsis hattımızda bekleyen 770 milyon dolar daha elimizde teklif var.”“KOBİ’lerin nakit akışı bozuldu Haziran 2026’ya kadar sürebilir” Takip oranlarındaki artıştan bahsederken en riskli, ayrışan sektörlere yönelik bir soru üzerine Yılmaz, şöyle yanıt verdi: “Ayrışan sektörlerde başta tekstil geliyor 2 senedir.
Emtia fiyatlarının son 1,5-2 senedir durgun olmasından dolayı bir miktar demir çelik sektöründe olan firmalarda gerileme görüyoruz.
Aslında şöyle söyleyeyim.
KOBİ’lerin yoğun bir şekilde likiditeleri bozuldu.
Nakit akışlarını dengeleyemiyorlar şu anda.
O nakit akışlarını yani 120-320 borç-alacak; 121-321 senetli çekli alacakları-borçları kısmında nakit akışı dengesi bozuldu.
Finansmana erişim eskiden olduğu gibi lebi derya değil.
Kredi kısıtından dolayı kaynaklar kıt.
Dolayısıyla özellikle KOBİ’lerde bozulmaları artık çok ciddi bir şekilde görüyoruz.
Bu durum 2025 yılının tamamında devam etti. 2026 yılının Haziran ayına kadar da devam edeceğini düşünüyoruz.
O yüzden iki sektör söylemiş olayım.
Diğerleri de sektör ayrımsız nakit akışını ayarlayamayan firmalar diyeyim.”“Takip oranları neredeyse iki katına çıktı” Kredi büyüme sınırlarının ne kazan kalkabileceğine yönelik bir başka soruya Sezgin Yılmaz, şöyle yanıtladı: “Şu an 2025 yıl sonuna kadar görünmüyor. 2026 yılında biter mi derseniz? 2026 yılındaki enflasyonun, kurun gidişi, Merkez Bankası döviz rezervlerinin yeterli miktara ulaşmasıyla beraber bir kısım esnemeler olabilir.
Esnemeler de tahminimce önce ticari taraftan yani KOBİ tarafından olur.
Bireysel tarafta da aynı kısıtlamalar var.
Hane halkı tarafında 2024 Haziran ayında yakın izleme ve NPL’ler ciddi oranda artmaya başlamıştı. 2024'ün yıl sonunda KOBİ’lere sirayet etmişti. 2025 yılında sektörde bunu bolca yaşıyoruz.
Takip oranları neredeyse iki katına çıktı.
Ticari segmentteki NPL oranları bir küsurlu seviyelerden 3-3,5 bandına çıktı.
Dolayısıyla enflasyonda, kurda ve faizde beklenen seviyeye inilmedikçe bu kısıtlamaların kalkacağını düşünmüyorum.
Ama ekonomi iyi giderse tüketim harcamaları enflasyonu tetikleyen taraf olduğu için önce o taraftaki kısıtlardan başlayacaklarını düşünmüyorum.
Önce ticari taraftan başlayıp üretim yapanları, KOBİ’leri rahatlatmayı amaçlayabilirler.
Ama tamamen kalkma işinin 2026 olacağını düşünmüyorum.”Öncelikli sektörler, savunma sanayii, üretim, ihracat, turizmYTB’li işlerde (yatırım teşvik belgesi) turizm sektöründe 2,38 milyar dolarlık bir yatırım olduğuna işaret eden Sezin Yılmaz, 2026 yılına yönelik, “Bunun da yüzde 33'ü (yaklaşık 800 milyon doları) Antalya'da yapılacak.
Büyük ihtimal belirttiğim pazar paylarına eş bir oran da bize gelir.
Ayrıca fiyattan dolayı kaçırdığımız yaklaşık bir 700-800 milyon dolarımız daha var.
Yani biz tahsis etmişiz.
Kredi hazır.
Fakat fiyatlamasını tutturamadığımız için gitmiş.
Kime gitmiş diye baktığımızda da kamu bankalarına gittiğini görüyoruz.
Bizim banka olarak kültürümüzde bize kim talepte bulunursa hepsine verelim olmaz.
Ekonomiye, istihdama, sürdürülebilirliğe katkısı olan neresi var diye bakıp, biraz da seçici olmamız lazım.
Çünkü kaynağımız kıt.
Biz de özellikle savunma sanayiine, üretim yapanlara, özellikle ihracat yapan OSB'deki firmalarımıza ve tabii ki turizme öncelik veriyoruz.
Eldeki kaynağı ülke ekonomisine katkı olacak yerlere ayırıyoruz.”“Sadece güneşli havalarda değil yağmurlu havalarda da oradayız”Turizm kredi büyümeleri ve pazar payı artışlarına da değinen Yılmaz, 2023 yılı 12nci ayı ile 2025 yılı 9’uncu ay döneminde toplam nakdi kredilerde sektör yüzde 79,5 büyürken, İş Bankasının yüzde 127,82 büyüdüğünü, aynı dönemde gayri nakdi kredilerde İş Bankası yüzde 182,1 büyürken, sektörün yüzde 71,6 büyüme kaydettiğini söyledi.
Pazar paylarında ise nakli kredilerde özel bankalar arasında 2023’te yüzde 18,37 olan pazar paylarının yüzde 23,13’e çıktığına işaret eden Yılmaz, “Yani 100 liralık kredinin 18,37 lirası bizimmiş.
Şimdi bu oran yüzde 23,13'e çıkmış. 60’ı aşkın bankanın olduğu bir ortamda bu pazar payı kazanımını sağlamak müthiş zordur.
Kamu dahil baktığımızda ise yüzde 9,38 olan payımız yüzde 11,88'e çıkmış.
Bu işe başladığımızdaki NPL (temerrüde düşme) oranı yüzde 1,40 imiş. 31 Aralık 2024'te yüzde 0,89 olmuş. 30 Eylül 2025 bilançomuzda ise yüzde 1,30 NPL var.
İş Bankası’nın bilirsiniz.
Sadece güneşli havalarda yanında durmaz, yağmurlu havalarda da oradadır.
Şu anda da refinansman anlamında büyük derdimiz yok” dedi.
Yılmaz, Antalya’da bir şubelerini yenileyerek, Akdeniz Turizm İhtisas Şubesini açtıklarını belirterek, “Burası, Türkiye ve dünyada tek Turizm İhtisas Şubesi oldu” dedi.Euro kuru 60 TL’nin altında olursa, zor dönem geçiririzAkdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Jeopolitik ortam, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu’daki gelişmelerin sektörü, dünyadaki streslerden uzak tutamadığını söyledi.
Sadece Antalya’dan 17 milyar dolar gelir ve 2 milyon istihdam sağlayan turizm sektöründe, enflasyonun olmadığı bir ortamda sabit kur politikasının kendilerini hiç rahatsız etmeyeceğine işaret eden Kavaloğlu, “Ancak Türk lirası bazında giderlerimizin artması ve kur politikasının sabit olması sistemin sürdürülebilir olmasının önünde bir engel.
Biz, 2026 yılı üçüncü çeyreğinde 60 liranın altında bir kurla olursa turizm sektörü olarak çok zor bir dönem geçiririz.
Yani euro kuru 60 liranın altında olursa… Çünkü gelirlerin yüzde 94’ü euro olduğu için.
Sabit maliyetlerimiz gerçekten artıyor” diye konuştu.“İndirimli destinasyon özelliğini kaybetmek üzereyiz” İhracatçı durumunda olduklarını belirten Kavaloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz devletin en büyük gelir kalemlerinden bir tanesiyiz.
Dolayısıyla döviz kurundaki bu sabit gidiş, yani en yüksek sezonumuz Temmuz-Ağustos, biz karlılıklarımızın çok büyük bir kısmını o 3’ncü çeyrek döneminde yapıyoruz.
Orada baktığınızda kur 47 lira, sonra 48 lira, hala 48 lira...
Maliyetlerimizin Türk lirası bazında arttığı bir dönemde biz enflasyona yenilirsek, iki şeyden taviz vermemiz gerekir ki bunu asla taviz veremeyiz.
Karlılıklarımızdan taviz vermemiz gerekiyor.
En önemli konu, hizmet kalitemizin devamlılığı.
Fiyatlarımızı arttırma yoluna gidebiliriz.
Nereye kadar?
Türkiye, destinasyon olarak fayda maliyet analizi yapıldığında tüketicinin lehine bir destinasyon.
Ancak o indirimli destinasyon olma özelliğimizi hemen hemen kaybetmek üzereyiz. 2026 her anlamında turizmde bir geçiş yılı olacak.”“Kira maaşların yüzde 50’sini geçti” Kira konusuna da değinen Kavaloğlu, kiraların önceden maaşların yüzde 30’u olduğuna belirterek, “Şimdi yüzde 50'sini geçti.
O nedenle şu anda ailelere lojman, konaklama imkanı sağlayan tek sektörüz.
Sektörümüz 2 milyon kişiye istihdam sağlıyor” dedi.
Yurt dışından eleman konusunda ise en fazla yüzde 5-10 arası olduğunu belirten Kavaloğlu, “Sektör kendi insan kaynağıyla dönüyor” dedi.
Finansal borcu bulunmayan oteller için vergi öncesi yüzde 20 ile 25 arası karlılıkların olduğunu, ancak vergi sonrasında bu rakamların yüzde 10-15’lere düştüğünü belirten Kavaloğlu, son dönemde ise verginin de vergisini ödeyen bir sektör haline geldiklerini belirterek, “Konaklama vergisi ödüyoruz” dedi.“El değiştirme çok minimum seviyede” Antalya’ya bu yıl, geçen yılki 17 milyon turist sayısını tekrar geçeceklerini söyleyen Kavaloğlu, “İlk 10 ayda Türkiye'de yapılan konaklamanın yüzde 60'ı Antalya'da gerçekleşiyor” dedi.
Otellerde el değiştirmeye yönelik bir soru üzerine Kavaloğlu, Avrupa’daki en büyük ikinci ve üçüncü tur operatörlerinin iflasını hatırlatarak, şöyle yanıt verdi: “Almanya’daki üçüncü büyük tur operatörünün şöyle bir farkı vardı, işlettiği oteller de vardı.
Dolayısıyla o otellerin bir kısmı el değişti.
O operatörün Türkiye'deki temsilcisi, otelcilik olarak ellerinde kalan otelleri işletmeye devam etme kararı aldıklarını açıkladı.
Satma ve satın alma pozisyonunda çok fazla değiştirme olmadı, çok minimum seviyede oldu.”