Haber Detayı

Yerel Gıda Topluluklarıyla Ucuz, Taze ve Adil Sofra Mümkün mü?
Mete yolaş gercekgundem.com
06/11/2025 06:00 (18 saat önce)

Yerel Gıda Topluluklarıyla Ucuz, Taze ve Adil Sofra Mümkün mü?

Bizim için gıda toplulukları; yerel üreticilerimizi desteklemek, toplumsal ve ekonomik olarak ayakta kalabilmemiz ve gıdanın aracısız, doğrudan bize ulaşması için hayati bir öneme sahip.

Ancak ne yazık ki, Türkiye’de bu değerli toplulukların sayısı oldukça az.

Mevcut gıda politikaları da, faaliyette olanların gelişimine pek izin vermiyor.

Görünen o ki, mevcut iktidarın gıda topluluklarının öneminden haberi yok.

Ya da belki de, haberdar olmalarına rağmen bu konuyu görmezden geliyorlarKentlinin Payı: Doğrudan Erişim ve Adil PaylaşımBu yapılar birkaç basit ilkeye dayanıyor: toplumsal fayda, birlikte karar alma, ortaklaşa sahiplenme ve doğaya saygılı üretim.

Bu topluluklarda gıdayı satıp kar kovalamak yerine, üyeler arasında hakkaniyetle paylaşım yapılıyor.

İçinde hem yerel üreticiler hem de yurttaşlar var.

Mahallenin, kentin ihtiyacına cevap verirken, o bölgenin üreticisini de ayakta tutuyor.Herkesin yeterli ve sağlıklı gıdaya eriştiği düzenin temel taşlarından biri.

Sosyal demokrasinin ruhuna, yerelde dayanışmaya hizmet ediyor.

Buradan bakınca bakanlığın niye rahatsız olduğunu da görüyoruz.

Bu ilkelerin birkaçı bile AKP iktidarının yıllardır kurduğu düzene ters.

Durduk yere neden yerel güçlensin, neden herkesin gıdaya erişimi güvence altına alınsın?Gıda Güvencesi mi, Arz Güvenliği mi?

Fark Neden Önemliİktidar, bizim gıda güvencesi dediğimiz kavramı bile kabul etmiyor.

Onlar için önemli olan tek şey gıda arz güvencesi.

Yani raflar dolu olsun da, kimin aldığı, nasıl aldığı önemli değil.

Onlar bu işin içinde mutlaka büyük sermayenin olmasını tercih ediyor.

Gıda hakkı gibi kavramları ise maalesef boş işler olarak görüyorlar.

Oysa dünyada yerel gıda toplulukları yaygın.

Birçok ülkede devlet kurumlarıyla sivil toplum aynı masaya oturup bu yapıları anlatan rehberler hazırlıyor.

Düşünün, bizde de böyle bir masanın kurulduğunu.Bir de işe başlarken destek veriyorlar.

Evet, doğrudan.

Kamu, yani devlet; gıda hakkı, gıda adaleti ve gıda demokrasisi gelişsin diye hem destekliyor hem de para sağlıyor.

Bizde ise bu alana karşı adeta üç maymun oynanıyor.

Yurttaş da üretici de gücü yettiği kadar çabalıyor.

Kendi başımıza ne yapabilirsek o kadar.

Peki gıdanın sağlıklı ve güvenilir olması?

Maalesef o da kendi yapabildiğimiz kadar.Devletin Rolü: Eğitim, Başlangıç Finansmanı, RehberlikBu topluluklardan tek başına gıdanın güvenliğini garanti etmesini beklemek gerçekçi değil.

Bu topluluklar kendi kendilerini zor döndürürken, bir de gıda mühendisi çalıştırmaları çok zor.

Normalde olması gereken nedir?

Tarım ve Orman Bakanlığı, bu topluluklara düzenli olarak gıda güvenliği eğitimleri vermeli ve üretimin bir gıda mühendisi gözetiminde yapılmasını sağlamalı.

Başlangıç finansmanı verilmeli, uygulanabilir rehberler hazırlanmalı, yerelde üreticiyle yurttaşı buluşturan bu yapılar büyütülmeli.

Sosyal devletin asli görevlerinden biri budur.Ne yazık ki hesaplar yine siyasi çıkara takılıyor.

Böyle böyle dünyadan, adaletten ve akılcı gıda politikalarından uzaklaşıyoruz; daha doğrusu uzaklaştırılıyoruz.

İlgili Sitenin Haberleri