Haber Detayı
Anayasayı ihlal suçu - Prof. Dr. Doğan Soyaslan
Toplumu özgür insanın ileri götüreceğini kabul eden siyasi rejim ve anayasalar, özgürlükleri korumak için devleti birbirini denetleyen üç temel güce bölmüşlerdir.
Toplumu özgür insan ın ileri g ötürece ğini kabul eden siyasi rejim ve anayasalar, özgürlükleri korumak için devleti birbirini denetleyen üç temel güce bölmü şlerdir.
Başta devletin temel organları olmak üzere herkesin hukuk ile ba ğlı olduğunu, kanunların ve diğer işlemlerin anayasaya aykırı olamayacağını kabul etmişlerdir. 1961 Anayasası, devletin temel g üçlerini üçe bölen ve bunlar aras ında birbirini denetleme konusunda denge kuran parlamenter sistemi kabul etti. 1962 yılında İsmet İn önü ba şbakanlığında koalisyon h ükümeti kuruldu.
Şubat 1962’de Albay Talat Aydemir darbe teşebb üsünde bulundu; affedilerek emekliye sevk edildi. 1963 y ılı mayıs ayında tekrar darbe teşebb üsünde bulundu.
Emrindeki Fethi Gürcan, toplant ı halinde olan Bakanlar Kurulu’nu askerleriyle kuşattı.
Talat Aydemir’den emir istedi.
Ancak ordunun diğer g üçleri bu giri şime karşı ç ıktılar.
Harek ât ba şarısız oldu; Aydemir ve arkadaşları anayasayı ihlale teşebb üsten yarg ılandılar.
Aydemir ve h ükümeti ku şatan arkadaşı Fethi G ürcan idam edildiler.
Aydemir ve Fethi Gürcan’ ın hareketleri darbeyi başarmaya elverişliydi. 70’Lİ YILLARIN DEMOKRASİ ORTAMI Parlamenter sistemin getirdiği özgürlükçü demokrasi ortam ında T ürkçü, İslamcı ve Marksist siyasi partiler kuruldu.
Bazı üniversite ö ğrencileri sosyalist devlet kurma idealinde, bazıları ise T ürk İslam devleti kurma amacında örgütlendiler.
Deniz Gezmi ş ve arkadaşları toplantı ve g österilere kat ıldılar, çe şitli şekillerde devletin politikalarını eleştirdiler, polis ve jandarmaya karşı silahlı saldırıda bulundular. 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, anayasayı cebir ve şiddet kullanarak ihlal teşebb üsünden yarg ılanarak idam edildiler.
Takdiri hafifletici sebep uygulanarak idam cezası hapis cezasına çevrilebilir veya TBMM idam cezas ını onaylamayabilirdi.
B öylece kamu vicdan ı da yaralanmayabilirdi.
Aslında Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının fiilleri anayasayı ihlale teşebb üs suçunu olu şturmuyordu.
Çünkü te şebb üsten söz edebilmek için ki şilerin kullandıkları vasıtalar ve g üçleri itibar ıyla ama çlar ını ger çekle ştirebilecek konumda olmaları gerekirdi.
Somut olayda Deniz ve arkadaşlarının, devletin ordusunu, polisini, yani temel g üçlerini bertaraf edecek bir güçleri yoktu.
Hareketleri amaçlar ını ger çekle ştirmeye yeterli olmadı; elverişsizlik s öz konusuydu.
Nitekim kolayca yakaland ılar ve yargılandılar.
Bu nedenle anayasayı ihlale teşebb üs suçu gerçekle şmemiştir.
Elbette polis ve jandarmaların vurulmasından sorumluydular.
ANAYASAL DÜZEN Anayasal düzenin ve hükümetin cebir şiddetle yıkılmasına teşebb üsün son örne ği 15 Temmuz 2016 tarihinde ger çekle ştirilmiştir.
Rejimi yıkmaya kalkışan silahlı g üç, devleti y ıkmaya elverişli d üzeyde olarak ülkenin muhtelif yerlerinde hükümeti, parlamentoyu ve silahl ı g üçleri zorla kontrol alt ına almaya çal ışmıştır.
Ancak anayasal d üzenler her zaman fiziki cebir şiddetle yıkılmazlar.
Devletin temel organlarının anayasanın genel ilkelerine uymamaları durumunda da yıkılırlar.
Çünkü ad ı ge çen organlar kamu gücünü (cebir) hukuka ayk ırı olarak kullanmakta ve meşruiyetlerini kaybetmektedirler.
TOPLANTI-GÖSTERİ YAPMA HAKKI 2013 yılı yaz aylarında, Gezi Parkı’nda yapılacak değişiklikleri protesto amacıyla önce İstanbul’da, daha sonra t üm Türkiye’de toplant ı ve g österiler yap ıldı.
G österiler yakla şık üç ay kadar sürdü ve kendili ğinden sona erdi.
Toplantı ve g österilere kat ılan kimi şahıslar, cebir ve şiddet kullanmak suretiyle anayasayı ihlal (TCK md. 309) ve h ükümeti ortadan kald ırmaya teşebb üs (TCK md. 312) suçlar ını işledikleri gerek çesiyle mahkûm edildiler.
Söz konusu ki şiler, toplantı ve g österi yürüyü ş ü haklar ının ihlal edildiği gerek çesiyle Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdular.
Adı ge çen mahkemeler hak ihlali oldu ğuna karar verdiler.
Ancak mahk ûmiyet hükmü veren mahkemeler, hak ihlali kararlar ını uygulamamakta ısrar etmektedirler.
Anayasanın “hukuk devleti” ilkesini uygulamamak, TCK’nin 309. maddesini ihlal eder.
Aslında y üksek mahkemelerin de kararlar ında belirttikleri gibi, kişilerin toplantı ve g österi yürüyü ş ü yapma haklar ı ihlal edilmiştir.
Anayasanın 34. maddesine g öre toplant ı ve g österi yapmak bir hakt ır.
İnsanlar h ükümetin izledi ği politikaları protesto edebilir, politikalarla ilgili aşağılayıcı sloganlar atabilir.
Ancak kamu g üçlerini darp edemezler, silah kullanamazlar, çevreyi yak ıp yıkamazlar.
Yakma ve yıkma durumunda g üç kullan ılarak toplantı dağıtılır.
Polisi veya başka kişileri darp ederlerse, yıkma-yakma eylemleri yapanlar cezalandırılır.
S öz konusu eylemlerin anayasay ı ihlal su çu ile ilgisi yoktur. ‘HUKUKA UYGUNLUK SEBEBİ’ Cebir ve şiddete başvurmaksızın, h ükümetin politikalar ını toplantı ve g österi yoluyla ele ştirmek bir haktır.
Hakkın kullanılması, hukuka uygunluk sebebidir (TCK md. 26).
Gezi g österileri, yürüyü ş ve protestolar hakkın sınırları i çinde kullan ılmıştır.
Bu nedenle hukuka uygundur.
Eğer taşkınlık olmuş, polis darp edilmişse, darp edenler zaten cezalandırılmıştır.
Ancak her durumda cebir ve şiddet veya manevi cebirle anayasayı ihlale teşebb üs yoktur.
Çünkü anayasay ı ihlale y önelik herhangi bir eylem bulunmamaktad ır.
İktidarı yıkmak veya yeni bir anayasal d üzen kurmak amac ıyla parlamentoya h ücum edilmemi ş, Cumhurbaşkanlığı kuşatılmamış, askeri g üçlerin silahlar ının alınmasına y önelik bir hareket yap ılmamıştır.
Toplantı ve g österiler, 2911 say ılı Toplantı ve G österi Yürüyü şleri Kanunu’nun belirlediği sınırlar i çinde gerçekle ştirilmiştir.
Bu nedenle hukuka uygunluk sebebinde sınır aşılmamıştır; anayasal d üzeni y ıkmaya teşebb üs suçu gerçekle şmemiştir.
Prof.
Dr.
Doğan Soyaslan