Haber Detayı
Anayasa Mahkemesi'nden ikinci kez iptal kararı: 'İşkence ve kötü muamelede hükmün açıklanması geri bırakılamaz'
AYM, yargılama sonunda hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması hâlinde mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilebileceğini öngören kanun hükmünü iptal etti. İptal hükmü, 9 ay sonra yürürlüğe girecek.
CHP ve Muğla 4.
Asliye Ceza Mahkemesi, 2 Mart 2024 tarihli ve 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un bazı hükümlerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Dava dilekçesinde ve başvuru dilekçesinde, HAGB kurumunun temel hak ve özgürlüklerin kullanımına yönelik kamu otoritelerinin sınırlayıcı ve keyfî uygulamalarının önlenmesine yönelik yeterli güvenceler içermediği, devlete kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının kullanımı bakımından yüklenen pozitif yükümlülüğün aksine kurallarla kişiler hakkında fiilî cezasızlık imkânının getirildiği öne sürüldü.
Yüksek Mahkeme, iki başvuruyu birleştirerek esastan görüştü.
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yargılama sonunda hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması hâlinde mahkemece HAGB karar verilebileceğini öngören kanun hükmünün iptaline, iptal hükmünün, 9 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildi.
ANAYASA MAHKEMESİ DAHA ÖNCE DE İPTAL ETMİŞTİ Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun HAGB kurumunun düzenlendiği 231. maddesinin (5) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin, Anayasa Mahkemesinin 1 Haziran 2023 tarihli kararıyla iptal edildiği hatırlatıldı. 1 Haziran tarihli kararda, HAGB kurumunun cezasızlıkla bağlantılı olarak yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağıyla ilgili sorunlara neden olduğu, bunların yanı sıra başta ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere birçok temel hak ve özgürlüğe müdahale teşkil ettiği, kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlemler içermediğinin ifade edildiği belirtildi.
Gerekçede, Yüksek Mahkeme'nin 1 Ağustos 2023'te Resmi Gazete'de yayımlanan bu kararında, HAGB kurumunun kamu görevlisinin görevi sebebiyle işlediği ve Anayasa’nın anılan maddesi bağlamında işkence, eziyet ve kötü muamele kabul edilen suçlar bakımından uygulanmayacağına dair yasal düzenlemenin bulunmamasının ve ceza mahkemelerinin uygulamalarıyla da bu sorunun çözülememesinin Anayasa’nın 17. maddesinin devlete yüklemiş olduğu usul yükümlülüğüyle bağdaşmadığı tespitine yer verildiği hatırlatıldı.
İŞKENCE, EZİYET VE KÖTÜ MUAMELE KABUL EDİLEN SUÇLAR BAKIMINDAN UYGULANMAYACAĞINA DAİR YASAL BİR DÜZENLEME YOK Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararının akabinde ihdas edilen dava ve itiraz konusu kuralın da HAGB kurumuna ilişkin düzenleme içerdiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: Kanun koyucu 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinde, 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yapılan değişiklikle birlikte müsadere bakımından farklı bir usul öngörmüştür.
Yine anılan değişiklik sonrasında HAGB’nin uygulanması sanığın kabulüne bağlı değilse de kuralın da yer aldığı maddenin (12) numaralı fıkrasında HAGB kararına karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmek suretiyle esasa ilişkin hukuka aykırılık iddiaları yönünden de kanun yolunda denetim imkânının getirildiği, bu bağlamda sanığın kanun yolundan ve adil yargılanma hakkının diğer güvencelerinden feragat etmesini zorunlu kılan bir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte iptal kararında belirtildiği şekilde HAGB kurumunun kamu görevlisinin görevi sebebiyle işlediği ve Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında işkence, eziyet ve kötü muamele kabul edilen suçlar bakımından uygulanmayacağına dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bu hususta Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararındaki tespitleri gözetilerek bir düzenlenmenin yapılmadığı, kuralın iptal edilen hükümle kamu görevlisinin görevi sebebiyle işlediği ve Anayasa’nın 17. maddesi anlamında işkence, eziyet ve kötü muamele kabul edilen suçlar yönünden aynı sonuçları doğuracağı açıktır.
Bu itibarla kural Anayasa’nın 17. maddesinin devlete yüklemiş olduğu faillere fiilleriyle orantılı cezalar verilmesi ve mağdurlar açısından uygun giderimin sağlanması şeklindeki usul yükümlülüğüyle bağdaşmamaktadır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.