Haber Detayı
2025’te yitenler!
2025’in son gününde, geçen 365 güne bakınca hayıflanmadan edemiyoruz...
2025’in son gününde, geçen 365 güne bakınca hayıflanmadan edemiyoruz: Ne çok şey yitirmişiz!
Önceki yıllardan başlayan yitikler 2025’te adeta tavan yaptı.
Her şeyden önce güven yitirildi.
Eskiden klasik bir söylem vardı: Can ve mal güvenliği!
Şimdi bunları geçtik; hukuk güvenliği kalmadı, özgürlük güvenliği kalmadı, sınav güvenliği kalmadı, resmi belge güvenliği kalmadı!
Bunların hepsi bir gizli tanığa bakar!
Memlekette infaz peşin, adalet veresiye.
Operasyonla birlikte hükmü alıyorsun, gerisi arkadan geliyor!
Güven bir kullanımlıktır, yitti mi yiter!
O yüzden hiçbir şeye güvenmemek en sağlam yol oldu!
İktidar için bundan ötesi güvenilmez olmayı büyük bir başarı olarak sürdürebilmek!
Zira mevcut kötünün daha kötüsünden korkmak, böyle bir korku üretebilmek, son derece istikrarlı bir yönetim oluşturmak demek! *** Tünelin ucundaki ışık yitti!
Türkiye yakın-uzak geçmişte zaman zaman ekonomik krizlere girdi.
Her krizde “acı ilaç” hazırlanır, millete içirilir, iktidar da bundan payını alır, devamında en çok bir yıl içinde düzlük umudu oluşurdu.
Şimdi her şey dümdüz! 2018’den beri krizdeyiz.
Her yıl bir sonraki yılın daha iyi geçeceği söyleniyor ama öyle olmuyor.
Bunun yerine şu söylem moda oldu: En kötü geride kaldı!
Eee?
Eeesi var mı, en kötü bitti!
Ne geliyor?
Daha az kötü geliyor! 2026 için soru şu: 2025’ten iyi mi olur kötü mü?
Devletin kurumları yitti!
Son somut örnek; Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu gibi 100’ü aşkın denetim mekanizması ortadan kaldırılınca...
Zekeriya Temizel ’in milattan önce çıkardığı “Nereden Buldun” yasasının yerini bu iktidarla birlikte “Nereden buldunsa buldun”, “Bulsaydın”, “Bulduğun senindir” ilkeleri alınca...
Dünya ekonomi sistemi Türkiye’yi yeniden gri listeye almaya hazırlanınca...
Operasyonlar patladı!
Hem de tekmili birden; uyuşturucu, fuhuş, karapara, şike bir arada!
Yiten devlet kurumlarının üzerinde yükselen çetelere bakanlar şaşkın şaşkın söyleniyor: Bütün bunlar olurken devlet neredeydi?
Fren sistemi kaldırılmış araç duvara toslayınca, “Niye böyle oldu” diye sormak gibi!
Kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz derken nesiller yitti!
Arka bahçe olarak gördükleri eğitim kurumları, yeni nesillere damga vurmak bir yana kendi ruhunu yitirdi!
Sözün özü iktidarın hikâyesi yitti! 23 yıldan ne kaldı?
Muhafazakârlık dediler, kârı muhafaza etmekten başka ne yaptılar?
Türkiye’yi AB’ye sokacağız dediler, birbirine sokmaktan başka ne yaptılar?
Bütün bunların toplamında huzur yitti!
En zengininden en yoksuluna bütün kesimlerde huzursuzluk hâkim!
Bir kez daha seçim alabilmek için ellerinde tek seçenek kaldı: Seçeneklerini bitirmek!
O da yitsin istiyorlar! “Bizden başkası yok” deyip iktidarlarını sürdürme ortamı arıyorlar.
Bütün çürümüşlüklerin üstüne yeni bir çivi çakıp oraya tutunacaklarını düşünüyorlar.
Ancak boşuna...
Çürük tahta çivi tutmaz! *** Bütün bu yitimlerin sonunda soralım: Umut yitti mi?
Hayır...
Umut her iklimin çiçeğidir.
Hapiste de açar; betonu toprak demiri dal edinir!
Her yaşta açar!
Umut heyecanın çocuğudur!
Yaşlanmaz!
Yitirmediklerimizi de seneye kaleme alacağız, yani yarın! 2025’i bu yitimlerle uğurluyoruz! 2026’yı umut güneşiyle selamlıyoruz!