Haber Detayı

Anne Frank’ın defteri Hind Rajab’ın sesi
Tunca arslan aydinlik.com.tr
26/12/2025 00:00 (11 saat önce)

Anne Frank’ın defteri Hind Rajab’ın sesi

Anne Frank’ın defteri Hind Rajab’ın sesi

İkinci Dünya Savaşı sırasında Hollanda’da bir tavan arasında saklanarak Nazilerin soykırımından kurtulmaya çalışan 12 yaşındaki Yahudi bir kızın tuttuğu günlükler, yani “Anne Frank’ın Hatıra Defteri”, faşizme dair en önemli tanıklık metinlerinden biri kabul edilir.

Savaş sonrasında İsrail’in inşa ettiği “soykırım endüstrisinin” en zengin malzemelerinden biri olan, dünyada en çok okunan kitaplardan biri haline getirilen bu metin öylesine himaye gördü ki, “gerçek” olmadığını iddia edenler hapis cezasıyla bile karşılaştı. 15 yaşındayken bir toplama kampında hayatını kaybeden Anne Frank, Yahudilerin gördüğü zulmün ve çekilen acıların sembolü olmuştu.

Siyonizm bugüne dek tepe tepe kullandı “Anne Frank’ın Hatıra Defteri”ni.

Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan, çoğunluğu çocuk ve kadın 70 binden fazla sivili katleden İsrail siyonizminin karşısına ise altı yaşında Filistinli bir kız çocuğunun hatıra defteri değil ama “sesi” çıkıyor şimdilerde.

Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania’nın Venedik’te Jüri Büyük Ödülü alan, yabancı film kategorisinde Oscar aday adayı olan belgesel-draması “Hind Rajab’ın Sesi” filmi, İsrail’in katliamlarına ve Batı’nın sessizliğine karşı acı ve çaresizlik dolu ama çok güçlü bir haykırış niteliğinde.

Uluslararası yapımcıları arasında Brad Pitt, Joaquin Phoneix, Rooney Mara, Alfonso Cuaron, Jonathan Glazer gibi ünlü isimleri gördüğümüz film, sinema sanatının vicdanının dile geldiği örneklerden biri.

SEKİZ DAKİKADA KURTARILABİLİRDİ 29 Ocak 2024’te Batı Şeria’daki Filistin Kızılay teşkilatına Almanya’dan bir telefon gelir.

Gazze’ye mesafe, 137 kilometredir.

Arayan adam, akrabalarının içinde bulunduğu otomobilin Gazze’de İsrail ordusunun saldırısına uğradığını, Hind Rajab adlı yeğeninin halen hayatta olduğunu, bir an önce kurtarılması gerektiğini söyler.

Görevliler hemen harekete geçer ama olay yerine bir ambulans göndermek hiç kolay olmayacaktır.

Kızılay’ın önce Kızılhaç’la temasa geçmesi, onların İsrail ordusundan izin alması, ambulans için güvenli bir güzergah çizilmesi gerekmektedir.

Sekiz dakikada halledilebilecek bir iş, saatler geçmesine rağmen bir türlü gerçekleşmemekte, akrabalarının cesetleriyle dolu bir otomobilde bekleyen ve “Korkuyorum… Tanklar ateş ediyor… Hemen gelip beni kurtarın” diyen Hind Rajab’a ulaşılamamaktadır.

Biz bütün olan biteni, küçük kızın gerçek ses kayıtlarından takip ederiz.

Filistinli görevlilerin çaresizlik içinde çırpınışları, Kızılhaç’ın ilgisizliği, hiç görmediğimiz İsrail askerlerinin insanlık dışılığı, sadece titrek sesini duyduğumuz, içinde bulunduğu otomobilin 355 İsrail mermisiyle vurulduğunu öğrendiğimiz Hind Rajab’ın korkusu, bu sarsıcı, allak bullak edici filmin başlıca unsurlarıdır.

BU SESİ YANKILANDIRMAK Yönetmen Ben Hania, klasik anlamda hiçbir aksiyon sahnesi kullanmadan, birkaç sahnede Filistinli görevlilerin bilgisayar ekranından küçük kızın fotoğraflarını göstererek ve son derece etkileyici, insanın ağlamamak için kendini zor tuttuğu final bölümüyle, insanlığımızdan utandırıyor bizi.

Yalnızca gerçek ses kayıtları aracılığıyla bu denli çarpıcı bir belgesel-drama ortaya çıkarabilmek, en kısa tanımla büyük bir başarı.

Uluslararası festivallerde hangi ödülü alırsa alsın, Oscar’da ne yaparsa yapsın “Hind Rajab’ın Sesi”, Nazilere rahmet okutan İsrail’e ve Batı dünyasının ikiyüzlülüğüne karşı atılan bir tokat olarak şimdiden sinema tarihine geçmiş durumda.

Sinemalarımızda geçen hafta gösterime giren filmin ilk hafta sonunda yalnızca 1373 seyirci çekebilmesi ise kendi adımıza büyük utanç duymamız gereken bir konu hiç kuşku yok ki.

İki eliniz kanda olsa, “Hind Rajab’ın Sesi”ni seyretmenizi öneriyorum.

Her seyirci, Filistin’in, Gazze’nin ve küçük kızın sesini yankılandırmak anlamına geliyor çünkü.

İlgili Sitenin Haberleri