Haber Detayı
Ürün kalitesinin yanı sıra markalaşma öne çıkıyor
İhracatta bazı ürünlerde küresel liderliği elinde bulunduran Türkiye’nin kuruyemiş sektörü, küresel rekabet gücünü hammadde kalitesinin ötesine taşımayı amaçlıyor. İleri işleme teknolojilerinin yaygınlaştığı sektörde Ar-Ge, gıda güvenliği sertifikasyonları, markalaşma ve çevre dostu ambalaj çözümleri öncelikli yatırım alanları olarak öne çıkıyor.
Hüseyin VATANSEVERKuruyemiş ve kuru meyve üretiminde küresel ölçekte bir güç merkezi olan Türkiye, özellikle fındık, kuru kayısı, kuru incir ve kuru üzümde küresel üretiminin önemli bir bölümünü tek başına karşılıyor.
Söz konusu ürünlerde küresel ölçekte lider konumda olan Türkiye, ayrıca Antep fıstığı, yerfıstığı, leblebi, ay çekirdeği ve kabak çekirdeğinde de güçlü bir üretim altyapısına sahip.Yurt içi tüketimde geleneksel olarak ay çekirdeği ve kabak çekirdeği en yüksek hacmi oluştururken, son yıllarda sağlıklı beslenme eğilimiyle birlikte badem, ceviz ve fındık ile birlikte kuru kayısı, kuru incir ve kuru üzüm tüketiminde de belirgin bir artış görülüyor.
İthalat tarafında ise kaju tamamen, badem ve ceviz ise artan sanayi ve tüketici talebi nedeniyle kısmen ithalatla karşılanmakta.
Ayrıca dönemsel olarak ay çekirdeği, kabak çekirdeği ve yer fıstığında da arz açığı yaşanabiliyor.
Ülke kuruyemiş sektörünün ulaştığı toplam hacim ise yaklaşık 5 milyar doları buluyor.Türkiye’nin kuruyemiş ihracatında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri öne çıkarken; Almanya, İtalya, Fransa ve Hollanda hem doğrudan tüketim hem de sanayi kullanımı açısından en büyük alıcı ülkeler oluyor.
ABD, Birleşik Krallık ve Körfez ülkeleri de önemli pazarlar arasında görülürken sektör; yeni dönemde özellikle Çin, Japonya ve Güneydoğu Asya ülkeleri olmak üzere Uzakdoğu pazarına ulaşmayı hedefliyor.
Latin Amerika ve Afrika’nın yükselen ekonomileri de sektör için stratejik hedef pazarlar olarak öne çıkıyor.Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜKSİAD) tarafından yapılan değerlendirmede sektörün uzun vadeli başarısı, tarımsal sürdürülebilirlik ve kalite standartlarının yükseltilmesine bağlı olduğu belirtilirken, üreticiye güven verecek uzun vadeli ve öngörülebilir destek politikaları büyük önem taşıdığı vurgulanıyor.
Ayrıca üreticilere ve işletmecilere yönelik yapılacak yatırımların teşvik edilmesi ve desteklenmesi, sözleşmeli üretim modellerinin güçlendirilmesi, dijital tarım uygulamaları ve tarladan sofraya izlenebilirlik altyapısı sektörün öncelikli ihtiyaçları arasında yer aldığına dikkat çekiliyor.
Bununla birlikte coğrafi işaretli ürünler de sektörün geleceğinde ve ürün bazında marka değerinin korunmasında önem taşıyor.
Ayrıca coğrafi işaretli ürünler, doğru tanıtım ve pazarlama hamleleriyle küresel rekabette bir avantaj sağlama potansiyeli barındırıyor.Rekabet gücünün artık sadece hammadde kalitesiyle değil, teknoloji ve markalaşma ile de belirlendiği günümüzde ileri işleme teknolojileri, Ar-Ge, gıda güvenliği sertifikasyonları, markalaşma ve çevre dostu ambalaj çözümleri öncelikli yatırım alanları olarak belirtiliyor.
Ayrıca soğuk hava depolama ve lojistik altyapı yatırımları, ürün kalitesinin korunması ve pazarlara hızlı erişim açısından başlıca gündem maddelerini oluşturuyor.Yüksek verim uygulamalarına geçiş ile dönüşüm süreci başladıTÜKSİAD tarafından paylaşılan değerlendiremeye göre sektörde verimliliği artırmaya yönelik mekanizasyon ve dijitalleşme yatırımlarına yönelim giderek hız kazanıyor.
Özellikle hasat, kurutma ve işleme aşamalarında otomasyonun artması, işçilik maliyetlerinin kontrol altına alınmasına ve ürün kayıplarının azaltılmasına katkı sağlıyor.
Aynı zamanda üretimde iklim koşullarına daha dayanıklı ve verimi yüksek uygulamalara geçiş konusunda sektör genelinde bir dönüşüm süreci yaşanıyor.
Katma değer tarafında ise fonksiyonel ve sağlıklı atıştırmalıklar, sanayiye yönelik yarı mamuller ve pratik porsiyon ambalajları öne çıkıyor.
Bu ürün grupları, hem iç pazarda hem de ihracatta kuruyemiş sektörünün büyümesini destekleyecek, rekabet gücünü artıracak temel alanlar olarak görülüyor.Fındıkta küresel liderlik katma değer ile sınanıyorTürkiye, dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 60-65’ini tek başına gerçekleştirerek bu alanda tartışmasız lider konumda bulunuyor.
Karadeniz Bölgesi merkezli üretim, yüz binlerce çiftçi için temel gelir kaynağı oluştururken, fındık ihracatı tarım ihracatının da lokomotif kalemlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerine göre 2025 yılının ocak-temmuz döneminde Türkiye’den 161 bin 756 ton fındık ihracatı gerçekleştirilerek 1.34 milyar dolar tutarında döviz girdisi elde edildi.
Buna karşın sektörün kronik sorunu, ihracatın önemli bir bölümünün hâlâ ham veya yarı işlenmiş ürün şeklinde yapılması.
Çikolata, ezme, krema ve ileri işlenmiş ürünlerde katma değerin büyük kısmı yurt dışında kalırken, Türkiye fiyat belirleyici olmasına rağmen kâr belirleyici konumda yeterince güçlenemiyor.Paketli ürün ile sektörün katma değeri artıyor Kuruyemiş sektörü artık yalnızca tarla ve bahçe aşamasında değil; kavurma, paketleme, aromalandırma ve perakende zinciriyle birlikte değerlendiriliyor.
Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde gelişen paketli kuruyemiş pazarı, markalaşmanın ve ürün çeşitliliğinin önemini artırıyor.
Ancak bu alanda da maliyet baskıları, enerji fiyatları, ambalaj giderleri ve perakende raf rekabeti kârlılığı sınırlayan unsurlar arasında yer alıyor.
Küçük ve orta ölçekli üreticiler için kooperatifleşme ve ortak markalaşma modelleri giderek daha kritik hale geliyor.