Haber Detayı
Rol kapmak değil yeni dünyada yer almak
Rol kapmak değil yeni dünyada yer almak
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun “Radikal İslam, ABD ve İsrail’i hedef alıyor!” açıklamalarından hemen sonra Suriye ve Avustralya’da DEAŞ saldırıları yaşandı.
ABD buna karşı önceki gün, “Şahin Gözü” operasyonunu başlattı.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), 70’ten fazla DEAŞ hedefinin 100’den fazla hassas mühimmatla vurulduğunu duyurdu.
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, bunun bir savaş ilanı değil intikam planı olduğunu söyledi, “Saldırılar sürecek!” dedi.
DEAŞ, ABD’nin bölgede PKK/SDG’yi meşrulaştırmak için en önemli bahanesiydi.
Hatta ABD Başkanı Donald Trump, DEAŞ’ı Obama’nın kurduğunu iddia etmişti.
Eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de DEAŞ’ın büyüdüğünü gördüklerini ama Esad’a baskı oluşturabileceklerini düşündükleri için izlemeyi tercih ettiklerini itiraf etmişti.
ABD’DE İÇ SAVAŞ ŞİDDETLENİYOR “DEAŞ’la mücadele” parlatmasının ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi ile aynı zamana denk gelmesi dikkat çekici.
Strateji belgesi, ABD’nin çöken hegemonyasının itirafı ve çok kutuplu dünyanın kabulü niteliğinde.
Çin ile Rusya’ya karşı mücadelede söylem değişikliği, Avrupa’nın hedef gösterilmesi, Orta Doğu’nun öncelik olmaktan çıkarılması, Batı Yarımküre’ye odaklanma siyasetleri dikkat çekiyor.
Bir yandan bölgeden çekilme deniyor, bir yandan Doğu Akdeniz’e yığınak artıyor.
Bir yandan Orta Doğu’dan çekilme deniyor, bir yandan DEAŞ bahanesi aranıyor.
Bir yandan Pentagon’da yeniden yapılanma deniyor, CENTCOM’un tasfiyesi konuşuluyor.
Bir yandan ise CENTCOM operasyonlara başlıyor.
Trump’ın strateji belgesine karşı direniş olduğu görülüyor.
ABD içindeki çelişmeler derinleşiyor ve çarpışma şiddetleniyor.
ABD GİDERKEN GERİDE NE KALACAK?
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, önceki gün yılsonu değerlendirmesi yaptı.
Değerlendirmede bir konu da ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’ydi.
Belgeyi olumlu bulduklarını şu sözlerle ifade ettiler: “Bizim 6-8 yıldır dile getirdiğimiz bir konu var.
ABD için artık tehdit Ortadoğu’da değil.
Nerede olduğu belli.
ABD Ortadoğu’dan çekildiğinde, bölgede barış ve istikrarı sağlayabilecek tek bölgesel gücün Türkiye olduğunu Amerikalı dostlarımızın anladıklarını düşünüyorum.
Bu durumun ülkemizin bölgesel ve stratejik etkinliğini artıracağına inanıyorum.” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, Doha Forumu’nda “Trump’ın yapmak istedikleri, Türkiye’nin hedef ve çıkarlarıyla büyük ölçüde örtüşüyor.” dedi.
Trump’ın siyasi çizgisinden bölge ülkeleri faydalanma çabasında.
Trump’tan umutlu olanlar var.
Bu açık.
Fakat ABD giderken arkada ne kalacak?
Bölge ülkeleri nasıl bir tavır takınacak?
İşin bam teli burada.
Daha önce de belirtmiştik, bugün esas olarak belirleyici olan ABD’ye karşı tavırdır.
Fakat bölgede Trump’la ve ABD ile ilerleme heveslileri var. “ABD’nin düşmanı Uzakdoğu’da, Pasifik’te… Bölgemizde güçlü devlete ihtiyacı var.
Ama bunu da İsrail’le yapamaz.” benzeri tavırlara girenler; ABD’den rol kapma peşinde olanlar.
Yani Atlantik Sistemi içinde, ABD ve AB ile uyumlu bir Türkiye hayali kuranlar bulunuyor.
TÜRKİYE ATLANTİK ZİNCİRİNDEN BOŞANDI BİR KERE… Bu tavırlar, dünyanın yöneldiği istikamete aykırı tavırlardır.
Asya’dan yeni bir dünya kurulmaktadır.
Üretim de ekonomi de güvenlik de Asya’da.
Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Batı medeniyetinin bittiği ilan edilmektedir.
Aynı şekilde Avrupa’dan da, “ABD kendisine baksın, o da geriliyor!” açıklamaları arka arkaya gelmektedir.
İkisi de doğrudur, isabetlidir.
ABD’den rol beklemek hevesinde olanlar, bu yeni dünyanın yarattığı olanakları kaçırmaktadır.
Trump Türkiye için bir şanstır ama bunu değerlendirmeyi bilirsen şanstır.
ABD’den rol kapma siyaseti, gitmek isteyen ABD’yi Orta Doğu’da tutar.
Gideceği varsa da kalır.
Türkiye, Rusya, Çin, İran İttifakı, Trump’ı Türkiye için şans yapacak bir güçtür.
ABD’yi bölgeden gönderecek tek yol, onu dengeleyecek bir kuvvet inşa etmektir.
Türkiye’nin geleceği Yükselen Avrasya Uygarlığı’ndadır.
Türkiye’nin yöneticileri, bu gerçeği görmek, hesaplamak ve ona göre adımlar atmak zorundadır.
Türkiye yeniden Atlantik zincirine vurulamaz.
Vurmaya kalkanlar Türkiye’yi yönetemez.
Yeni bir dünya kurulurken, Türkiye’de bu yeni dünyanın ihtiyacına yanıt verecek bir hükûmet kaçınılmazdır.
O yüzden iktidardakiler, küçük hesaplarla rol kapma hevesinden vazgeçmeli, yeni dünyada kararlı bir şekilde yer almalıdır.