Haber Detayı
Birleştiren ve iyileştiren güç: sanat
Çiğdem M. Sabuncuoğlu, çocukluk yıllarından beri sanatla iç içe. Müzik eğitmeni olan Sabuncuoğlu, engelli öğrencilerle yaptığı müzik terapi uygulamalarının bireyi iyileştirdiğini gördü ve ‘Müzik iyileştirici güç. Hangi mesleği yapıyor olursanız olun, hayatınızda müziğe mutlaka yer verin.’ diyor.
Toplumların zenginliği kültürle, sanatla, müzikle ve şiirle anlam kazanır.
İşte tam da bu noktada kültüre gönül vermiş, müzik ve sanatla yoğrulmuş, toplumsal değerlerimizi yüceltmek için büyük özveriyle çalışan bir isim karşımıza çıkıyor.
Çiğdem M.
Sabuncuoğlu… O’nu yakından tanımak ve çalışmaları hakkında bilgi almak için kendisiyle konuştuk. - Çiğdem Hanım sizi biraz tanıyabilir miyiz, müzik serüveniniz nasıl başladı ve devam etti? 1967 yılında İstanbul Kalamış doğumluyum.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okurken Ömer Gidel eğitmenliğinde caz müziği teori ve şan dersleri aldım.
En büyük şansım, yengem büyük sanatçı Hamiyet Yüceses ile iki yaz döneminde yaptığım çalışmalar oldu. 1992-1994 yılları arası Hamburg Türk Musiki Derneği’nde kanun sanatçısı, solist ve yardımcı şeflik görevlerinde bulundum.
Türkiye’ye döndükten sonra birçok koroda ve belediyede profesyonel sunuculuk ve solistlik yaptım. 2004 yılından beri Tuna Kültür ve Sanat Derneği yönetiminde çalışmalarımı sürdürürken 2010 yılında koro şefliği görevine getirildim.
Aynı sene tamamlayamadığım konservatuar eğitimime çıkan aftan yararlanarak devam ettim ve dört sene sonra lisans programından mezun oldum.
Bestekar Turhan Taşan tarafından bestelenen üç eserim TRT repertuarına kabul edildi.
Bestekar Türker Atik tarafından bestelenen yedi şiirim de çeşitli konserlerde seslendirildi.
MÜZİKLE İYİLEŞMEK - Tuna Kültür ve Sanat Derneği’nde ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?
Derneğimiz 1996 senesinde Karşıyaka’nın İl Kültür Derneği olarak kuruldu.
Dernekte sanat yönetmenliği ile “Bir Nota Bir Gülüş” ve ZİÇEV (Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı) Marş Korosu’nun hem müzik eğitmenliğini hem de müzik terapi uygulayıcılığını devam ettirmekteyim.
Bunun yanında şan, ses, nefes, diksiyon, nota ve kanun üzerine özel derslerim de sürmektedir.
Başlattığım “Yaşarken Anılmalı” projesi kapsamında yaşayan bestekarlarımızın eserleri üzerine konserler düzenledik.
Bugüne kadar yirmiden fazla konserimiz oldu.
Konserlerimizde sahnede çok eğleniyoruz.
Amacımız müzik sayesinde iyileşmek ve mutlu olmak.
Gerçekleştirdiğim müzik atölye çalışmalarında müziğin insanlar üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkilerini meditasyon yoluyla aktarmaya çalışıyorum.
En son “Bir Zamanlar Işık Alışık” temalı konserimizi sergiledik.
Amacımız bir devrin büyük sanatçılarıyla tekrar buluşmak ve siyah beyaz filmlerin bıraktığı o nostaljik izleri yeniden hatırlamaktı.
MÜZİK TERAPİ UYGULAMALARI - Bedensel ve zihinsel bireyleri müzik ile buluşturmanız nasıl başladı?
Engelli bireylerde müziğin etkisini fark ederek Haliç Üniversitesi üzerinden Müzik Terapi Uygulaması Sertifika Programına dahil olarak kendimi bu yönde geliştirdim.
Türk Müziği makamlarının da etkili olduğu belirtilen çalışmaları Alzheimer hastası olan babamda denedim.
Olumlu sonuçları gördükten sonra çalışmalarımı derinleştirdim.
Birebir derslerle birçok engelli öğrencinin algılamasında müzik terapi uygulamalarının olumlu değişikliklere sebep olduğunu gördüm.
Bedensel engellilerde ise klavye ya da ritm sazlarla yapılan çalışmalar sonucunda motor hareketlerin kuvvetlendiğini gözlemledim.
Ata dedem Dr.
Şerafeddin Sabuncuoğlu (1385-1468) Osmanlı dönemi hekimlerindenmiş.
Ben hekim olamadım, ama kan çekmiş herhalde ki müzik terapi uygulayıcısı olarak tıp alanının ucundan yakaladım.
KENDİLERİNE GÜVENLERİ ARTIYOR - Bir Nota Bir Gülüş Korosu nasıl ortaya çıktı?
Özel gereksinimleri ve özel ihtiyaçları bulunan bireyleri yalnızca bir gün değil yılın 365 günü özel olduklarını hatırlayarak ihtiyaç ve beklentilerine hassasiyet ve farkındalıkla yaklaşılması gerektiğini tekrar hatırlatmak ve özel gereksinimi bulunan tüm bireylerin ötekileştirilmediği bir dünya oluşturmak amacı ışığında yola çıktık. 12 yıl önce çalışmalara başladık.
Büyük ilgi gören konserlerimizde özel gereksinimi bulunan bireylerin engel tanımadığını bir kez daha gördük.
Başlarda annelerini yanlarında isteyen özel çocuklarımız artık onları sahnede istemiyorlar.
Kendilerine olan güvenleri her geçen gün artıyor.
KADIN İYİLEŞİRSE DÜNYA İYİLEŞİR - Yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiğiniz Kanal TV9’un “9 Renk” programından da biraz bahseder misiniz?
Sizi etkileyen bir programdan örnek verebilir misiniz?
Her pazartesi ekranlara taşınan programda müzik, şiir, sosyal hayat ve daha birçok konuyu ele alıyorum.
Konuklarımla birlikte bir kültür kervanına katılıyoruz.
Müziğin, şiirin ve sanatın birleştirici gücüne tanıklık ediyoruz.
Bende iz bırakan bir topluluktan bahsetmek isterim.
İzmir Büyükşehir Belediyesi “Köy Tiyatroları ve Ürkmez Kadın Tiyatrosu” üyeleri beni çok etkiledi. 11 yıl önce kurulan, kırsalda tiyatro yapan ilk ve tek amatör grup. 150 köyde oyunlar sergilemişler.
Hedefleri Türkiye’de kadınların yaşadığı sıkıntılar ve olumsuz durumlar hakkında, toplumu oluşturan bireyler üzerinde farkındalık yaratırken kadınlara sanat kıvılcımı olup onları harekete geçirmek ve sahnede kadının sesi olmak.
Sloganları, “Kadın İyileşirse, Dünya İyileşir”.
Bu yıl “Çocuklar hep gülsün” diyerek onlar için Ürkmez Çocukça Tiyatro Ekibi’ni oluşturmuşlar. - Müziğin yanı sıra 2016 yılında Karşıyaka’daki Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin kurulması aşamasında da görev aldınız.
Bu birliktelik hakkında bilgi verebilir misiniz?
Karşıyaka’da yapılan etkinliklerde ve toplumun ihtiyaç duyduğu konularda her zaman beraber hareket eden bir birliktelik.
Şu an bünyesinde 43 dernek var.
Ama her geçen gün bu sayı artıyor.
Aramızda Cumhuriyet Kadınları Derneği Karşıyaka Şubesi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Türk Kadınlar Birliği, Kızılay, Eğitim-İş, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Karşıyaka İş İnsanları Derneği gibi pek çok dernek var.
Ayda bir kez toplanıyoruz.
Dernekler planladıkları etkinlikler hakkında bilgi veriyor.
Gündemdeki konuları görüşüyoruz.
Bu dönem birlikteliğin sözcülüğünü ben yürütüyorum.
Milli bayramlarımızdaki törenlerde birlikte oluyoruz.
Dayanışma içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. - Son olarak ne söylemek istersiniz?
Hangi mesleği yapıyor olursanız olun, hayatınızda müziğe mutlaka yer verin.
Özellikle gençlerimizin müzikle birlikte değişimlerine şahit olmak muazzam bir deneyim.