Haber Detayı
Batan gemiyi terketme zamanı geldi geçiyor
Batan gemiyi terketme zamanı geldi geçiyor
İstanbul, Arnavutköy’de bulunan Bolluca Mavi Göl, İBB tarafından dolgu alanı haline de çevrilince su seviyesi iyice düşmüş.
Göl, balçığa dönmüş.
Balık ölümleri başlamış.
Gölette çalışan işçilerin cep telefonlarından görüntüler sosyal medyada yayınlandı.
Hemen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e eylül ayında Sinop’ta söyledikleri hatırlatılmış.
Özel, partisinin Sinop mitinginde yaptığı konuşmada Roketsan’ı eleştirmişti.
Özel, Sinop Test Merkezi’ndeki “füze atışlarının seslerinden balıklar ürküyor, yuvalarını terk ediyorlar, yuva yapmıyorlar.
Bu yüzden balıkçılığın randımanı düşüyor.” demişti.
Arnavutköylüler haklı olarak soruyor.
Sinop’un balıkları balık da bizimki değil mi… diye!
FÜZELERDEN KORKANLAR Füze demişken… Türkiye bu alanda çok hızlı adımlar atıyor.
Yerli üretim balistik füzelerimizin en uzun menzile sahip olanı da son testte hedefini nokta atışı bir isabetle vurdu.
Füze, seri üretime ve teslimata geçti.
Roketsan’ın balistik füzeleri şöyle: Kısa menzilli taktik balistik füze Bora, kısa menzilli J-600 T Yıldırım, kısa-orta menzilli hipersonik füze Tayfun ve 1000+ km menzilli hipersonik füze Cenk… Bu gelişmeyi en yakından büyük endişeyle izleyen kim?
İsrail.
Uzun bir süredir Türkiye’yi kendisi için en büyük tehlike diye görüyor.
Gerçekçi.
İSRAİL’İN TÜRKİYE VETOSU ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Doha'da Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması planlanan “uluslararası istikrar gücünü” görüşmek üzere düzenlenen konferansa Türkiye davet edilmedi.
İsrail veto etmiş.
Batı basını bunu “Türkiye, Netanyahu'yu susturacak kadar güçlü!” diye yorumluyor.
Eğer Türkiye işin içine girerse “İsrail’in her zamanki düzenbazlık oyununu oynaması daha zor olacaktır.” diyorlar.
Listede olmayan ülkeler İspanya, İrlanda, Güney Afrika… Filistin meselesinde özellikle son dönemde kararlı davranan ülkeler.
İSPANYA: FİLİSTİN’İ TANIMAK ACİL ZORUNLUK Geçen hafta (5 Aralık) Ankara’da katıldığımız Türk-Japon Vakfı'nda düzenlenen Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü’nde İspanya’nın Ankara Büyükelçisi Cristina Latorre Sancho çok açık ve net bir tavır alan konuşma yapmıştı.
İspanya’nın, Filistin'i devlet olarak tanıdığını hatırlatan Sancho, “Filistin Devleti'nin tanınması yalnızca Filistin halkının meşru özlemleriyle ilgili tarihsel bir adalet meselesi değil, aynı zamanda hepimizin barışa ulaşması için acil bir zorunluluktur.” diye özellikle vurguladı.
Dünyada dengeler artık giderek daha hızlı değişmeye başladı.
Bu, Türkiye’nin yeni düzenin haklıdan, üretenden, gelişenden yana kurulmasında artık kararlı ve “dengeli” biçimde etkin rol almasını gerektiriyor.
Her alanda… Ekonomiden… toplumsal yaşama… kültüre… her alanda!
DENGE DERKEN ENKAZ ALTINDA KALMAYALIM Yoksa “denge” siyaseti derken, şiddetlenen deprem sarsıntılarının yarattığı yıkıntıların altına Atlantik ülkeleriyle birlikte sürükleniriz.
Son dönemde iki de bir herkesin yorumlarında “İkinci Dünya Savaşı sonrası” kavramı geçip duruyor.
Söyleyene değil söyletene bakmalı.
Gerçekten hemen bütün ülkelerde içte ve dışta büyük altüst oluşlar yaşanıyor.
Dünya değişikliklere gebe.
Ya savaşlar devrimlere yol açacak.
Ya devrimler savaşı önleyecek.
Bu kez devrimlerin ayak sesleri çok daha güçlü.
Geliyor.
Gerçek amaç nedir?
Uyuşturucuyla mücadele mi?
ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kartellerine ve kaçakçılara karşı yürüttüğü operasyonları haklı çıkarmak için giderek daha “militarize” bir dil kullanıyor.
En son 15 Aralık’ta fentanil ve benzerlerini “kitle imha silahı” (KİS) olarak nitelendiren bir Başkanlık Kararnamesi imzalayacağını söyledi.
Trump Yönetimi daha önce uyuşturucu kaçakçılarını da “narkotik teröristler” olarak nitelendirmiş ve özellikle Latin Amerika kartellerini “yabancı terör örgütleri” olarak tanımlamıştı… KANUNSUZ MÜDAHELEYE KILIF Yaptığı kanunsuz müdahaleleri, kitabına uydurmak gayreti böyle oluyor demek ki… O da bir zorunluk artık.
Öyle kafasına estiği gibi olmuyor.
Ama bu girişimin altında başka bir gerçek daha yatıyor.
O da uyuşturucunun ABD toplumunda yarattığı büyük tehlike.
İçten içe çökertiyor.
Hemen her ABD ailesinin derdi.
Aslında Trump’ın aldığı oyların anlamlı bir bölümü de böyle gelmişti.
Çare olurum, demişti.
Bu önlemler önlem değil.
Fentanile yapıştırılacak bu etiketin uygulamada herhangi bir etkisi olup olmayacağı veya tıbbi kullanım için yasal olarak satın alınan fentanil üzerinde ne gibi bir etkisi olacağı da belli değil.
Genç üretici nüfus bir yandan uyuşturucu… bir yandan LGBT… bir yandan haksız savaşlar… yoksulluk… eriyip ellerinden kayıp gidiyor… Asıl soru… Çöküş nasıl önlenecek?
Neresinden tutacaksın?
Strateji belgesinde bir anlamda üreterek en büyük olacağım diyor… ama nasıl… Yine başka milletlerin boğazına çökerek mi… en iyi bildiği ve yaptığı iş… ABD’li olmak ve yönetmek… düşününce… Yatıp kalkıp kırk kez şükür ediyorum.
İyi ki ABD’nin siyasetçisi ve yazarı değilim.
Ne zor iş.
Benim bile moralimi bozuyor.