Haber Detayı
Beyrut yönetimi İsrail'e işgal davetiyesi sunuyor: 'Hizbullah yasa dışı'
Lübnan hükümeti artık direnişi silahsızlandırmayı değil, meşruiyetini ortadan kaldırmayı konuşuyor. Dışişleri Bakanı'nın sözleri Washington ve Tel Aviv'in propaganda setini tekrar ediyor. Düşmanca tutumun İran'a da yönelmesi iplerin kopma noktasında olduğuna işaret ediyor.
İsrail saldırıları yoğunlaştıkça Lübnan'ın içinde Hizbullah'ın silahsızlandırılması için baskı artıyor.
Ülkenin Dışişleri Bakanı Youssef Rajji, el-Cezire'ye verdiği demeçte, "Arap ve uluslararası taraflardan, İsrail'in Lübnan'a karşı büyük çaplı bir askeri operasyon hazırladığına dair uyarılar aldık" dedi.
İsrail yakın zamanda Hizbullah'ın silahlarını 2025 yılı sonuna kadar teslim etmemesi halinde ülkeye büyük bir saldırı başlatma tehdidinde bulundu.
Washington, Tel Aviv'in bu tehditlerini kamuoyu önünde destekledi. 42 SENE SONRA GELEN GÖRÜŞME Bakan Rajji, röportajında Tel Aviv ile sürdürülen müzakerelere şu sözlerle değindi: "Mekanizma Komitesi bünyesinde devam eden toplantılar, İsrail ile geleneksel müzakereler değildir.
İsrail ile 1948 Arap-İsrail Savaşı'nı sonlandıran 1949 Ateşkes Anlaşması'na geri dönmeyi hedefliyoruz, ancak bir barış anlaşması şu anda çok uzakta.” Lübnanlı bir temsilci yakın zamanda, ABD'nin Beyrut üzerinde Tel Aviv ile görüşme yönündeki yoğun baskısının ardından, 1983'ten bu yana bir ilk kez İsraillilerle doğrudan bir toplantıya katılmıştı.
TEL AVİV TEZLERİ KONUŞUYOR Beyrut görüşmelerde yer almasına rağmen İsrail takip eden günlerde Lübnan'a karşı tırmanışını sürdürdü.
Kasım 2024'te ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana, aralarında siviller ve çocukların da bulunduğu 300'den fazla kişi İsrail saldırılarında hayatını yitirdi.
Dışişleri Bakanı Rajji, ülkedeki İsrail saldırıları ve işgali için Hizbullah'ı suçlayarak şu iddialarda bulundu: "Hizbullah'ın silahları, Lübnan'ı savunmada ve Gazze'yi desteklemede etkisiz kalmış ve İsrail işgalini beraberinde getirmiştir.
Lübnan devleti, silahlarını teslim etmesi için Hizbullah ile müzakere ediyor, ancak Hizbullah bunu reddediyor." İRAN'A SUÇLAMALAR Oklarını Tahran'a da yönelten Rajji sözlerini şöyle sürdürdü: "İran'ın Lübnan'daki ve bölgedeki rolü çok olumsuz ve Tahran'ın politikaları istikrarsızlığın kaynağı.
İran ile bir sorunumuz var ve iç işlerimize karışmayı bırakması şartıyla diyaloğa açığız.
İran, Lübnan'da yasa dışı bir örgütü finanse etmeyi durdurmalıdır." Hizbullah, Lübnan parlamentosunda temsil edilen, bakanlar kurulunda yer alan ve düzenli olarak seçimlere katılan bir siyasi aktör.
Ülkenin siyasal, ekonomik ve kültürel sistemine fiilen entegre edilmiş bir yapının “yasa dışı” ilan edilmesi, hukuki bir tespit değil, siyasi bir operasyon niteliği taşıyor.
Dışişleri Bakanı yakın zamanda ayrıca İranlı mevkidaşı Abbas Erakçi'den gelen Tahran davetini, böyle bir gezi için "uygun koşulların mevcut olmadığını" iddia ederek reddetmişti.
Rajji, geçmişte de sıkça İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarından Hizbullah'ı sorumlu tutmuştu.
KLASİK İŞBİRLİKÇİLER ABD ve Suudi destekli Lübnan Güçleri (LF) partisi lideri Samir Geagea, Cumhurbaşkanı Jozef Avn ve Başbakan Nevaf Selam'a açık bir mektup yayımladı.
Geagea, "Hizbullah'ın askeri kanadının feshedilmesini geciktirmek için bir neden görmüyoruz.
İç savaş uyarıları yersizdir." iddiasını dile getirdi.
Partisi 1980'lerdeki iç savaş ve işgal sırasında İsrail ile işbirliği yapmış olan Geagea, uzun süredir Hizbullah'ın silahsızlandırılması çağrısında bulunuyor.
MÜTTEFİK KANAT Beyrut'ta Hizbullah'ın güçlü müttefikleri de var.
Meclis Başkanı ve Emel Hareketi lideri Nebih Berri geçen hafta şunları söyledi: "İsrail ateşi altında müzakere etmek kabul edilemez.
Güneydeki istikrar, İsrail'in günlük ihlallerini durdurarak ve uluslararası sınırın gerisine çekilerek BM'nin 1701 sayılı Kararı'na ve ateşkes anlaşmasına uymasını gerektiriyor." Arap basın kaynaklarına göre Lübnan Genelkurmay Başkanı Rudolphe Haikal, İsrail saldırılarını sonlandırıp güçlerini güneyden çekmeden silahsızlandırma sürecini uygulamaya istekli değil.
General'in, Hizbullah'ı zorla silahsızlandırmaya çalışarak iç savaş riskini almak zorunda kalırsa istifa etme tehdidinde bulunduğu da bildiriliyor.
MEDYA SENARYOLARI Son iki ayda, İsrail direniş hareketinin yeniden silahlandığı iddiasıyla Lübnan ateşkesi ihlallerini önemli ölçüde tırmandırdı.
Meclis Başkanı Berri bu iddiaları reddediyor.
Ancak İsrail ve Batı basını ısrarla Hizbullah'ın cephaneliğini tazelediğini ve eski gücüne dönmek üzere olduğunu iddia ediyor.
Geçen hafta Jerusalem Post'ta yer alan bir haber, sınırda görevli yedek askerlerin Hizbullah savaşçılarının yerel halk gibi giyinerek güneye doğru yaklaştığı yönündeki iddialarına yer vermişti.
Gazete, bu haberlerin İsrail istihbarat raporlarıyla uyumlu olduğunu, güvenlik teşkilatının Hizbullah'ın seçkin birimi Rıdvan Gücü'nün güneydeki işgal noktalarına baskın düzenleyebileceği ya da 7 Ekim benzeri bir operasyonla İsrail'in kuzey yerleşimlerine sızabileceğini değerlendirdiğini yazmıştı. 'TÜM DÜNYA HİZBULLAH'A KARŞI BİRLEŞSE BİLE...' Şimdilik son sözü ise Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım söyledi.
Cumartesi günü bir etkinlikte konuşan Kasım, direnişin Lübnan ordusu ile tam işbirliğine hazır olduğunu, ancak "İsrail varlığına ve Amerikan zorbasına teslimiyete yol açacak herhangi bir çerçeveye" hazır olmadığını vurguladı.
Direniş lideri sözlerini önümüzdeki dönemin akıbetini belirleyecek şu sert ifadelerle tamamladı: "Tartışılan şey bir İsrail-Amerikan talebidir.
Teslimiyetle Lübnan hayatta kalamaz ve Suriye önümüzde bir modeldir.
Gökyüzü yere kapansa bile kendimizi savunacağız.
Tüm dünya Lübnan'a karşı birleşse bile, İsrail'in taleplerini uygulamak için silahları teslim etmeyeceğiz."