Haber Detayı

Külliye'den solculara çağrı var
Siyaset odatv.com
14/12/2025 10:18 (1 hafta önce)

Külliye'den solculara çağrı var

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sol siyasetin günümüzdeki karşılığını ele alarak sınıf temelli solculuğun gerilediğini, Türkiye’de antiemperyalist, yurt ve devlet merkezli bir yaklaşımın öne çıktığını savundu; Terörsüz Türkiye hedefinin sol açısından önemini değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, son dönemde yeniden alevlenen sol ve sosyalizm tartışmalarını mercek altına aldı.

Uçum, 21. yüzyılda sol siyasetin toplumsal, siyasal ve ekonomik dönüşümler karşısında nasıl bir zeminde yeniden tanımlanması gerektiğini ele alırken, Türkiye bağlamında antiemperyalizm, demokrasi ve Terörsüz Türkiye hedefi üzerinden kapsamlı bir değerlendirme yaptı."Son zamanlarda münfesih terör örgütünün kurucusu Öcalan'ın ve bazı mensuplarının da içinde olduğu bir sosyalizm ve sol tartışması ortaya çıktı." ifadeleriyle yazısına başlayan Uçum, şu satırları kaleme aldı:Bu tartışma için aslında genel sorulara ihtiyaç var.

Bunun yerine ileri sürülen bazı jenerik tezler gerçek kabul ediliyor ve onlar üzerinden tartışılıyor.

Bu da asıl sorunun dogmatik bir sol bakış açısı olduğunu gösteriyor.Konuya girmeden bir parantez açmak gerekirse öteden beri var olan sol ve sağ kavramlarının Türkiye'ye yabancı olduğu tartışması önemlidir.

Hatta günümüzde dünyada da sol ve sağ şeklinde siyasi konumlanmanın miadını doldurduğu iddiaları da dikkate değer yaklaşımlardır ancak bu tartışmalar olmakla birlikte en azından siyasetin ana aksları sağ ve sol olarak nitelendiği sürece ya da bu kavramlara ihtiyaç devam ettikçe sol siyaset de varlığını sürdürecektir.Anlamlı bir tartışma için her dönem konuşulan ama bugün için daha da önemli olan şu soruyu sormak gerekir: Politik açıdan solun günümüzdeki karşılığı nedir?Elbette devamında da Türkiye'de "Genel politik tanıma uygun bir sol var mıdır?" sorusu gündeme gelebilir.POLİTİK AÇIDAN SOL 21. yüzyılda sınıf esaslı solculuğun ortadan kalktığı veya gücünü yitirdiği tezi çok güçlü olgularla ileri sürülüyor.Hakikaten kapitalizmin son elli yıllık dönüşümü toplumsal yapıları kökten değiştirdi.

Bu değişimde teknoloji, iletişim ve ulaşımdaki gelişmeler, dünyayı küresel sermayenin nesnesi haline getirdi.Emek sermaye temel çelişkisinin yerini, insanın özgürleşmesiyle, baskıcı otoriteler arasındaki çelişki aldı.Klasik işçi sınıfının yerini emeğe dayalı farklı sınıfsal katmanlardan oluşan toplum, iç sermayenin yerini küresel egemenlikten pay alan, kendi içinde de çatışan ve ulusal sermayeleri de kontrol altına almaya çalışan küresel sermaye güçleri aldı.Belirteyim ki burada söylenen sınıfların bittiği değildir.

Solun işçi sınıfına dayalı siyaset döneminin kapandığı veya marjinalleştiğidir.

Diğer bir deyişle, klasik işçi sınıfı esaslı sol tezinin aslında başarısız olduğu, hiçbir zaman realize olamadığı, hep öncü/kadrocu bir hareketin söyleminde kaldığı ifade ediliyor.Batı'da işçi sınıfları, öncü grupların kitlesi olmaktan ve nihayetinde seçmeni olmaktan öteye gidemedi, iktidar öznesi olamadı.

Sonrasında da sınıfların karakteri çok değişti, temel çelişkinin ve çelişkilerin bağlamı kökten yenilendi yoksa kapitalizmin ekonomik yapısı, elbette nesnel dinamikleri gereği sınıf ilişkileri üretir.

Bu durum adeta bir zorunluluktur.

Fark, artık ütopik kabul edilen sınıf esaslı solculuğun yerini daha gerçekçi olan toplumsal sol siyasetin almasıdır yani sınıf esaslı solun bittiği tespiti ya da iddiası, sol siyasete olan ihtiyacın bittiği anlamına gelmez.Birincisi, devlet ve halk/vatandaş ilişkileri mecrası.İkincisi, devletle sermayenin ilişkisinde devletin rolü mecrası.Üçüncüsü ise sosyal politikalar mecrası.Temel kimlik açısından ise enternasyonel değil yurtsever sol.

HALK/VATANDAŞ-DEVLET İLİŞKİSİGünümüzün sol siyaseti, devletin siyasal sistem olarak işleyişinde halkın iradesini merkeze alan yaklaşımlara sahip olmak anlamına gelir.

Halkın iradesini siyasal sistemin merkezine almak demek, güçlü ve derin bir demokrasi anlayışıyla hareket etmeyi gerektirir.

Günümüzde vatandaş inisiyatifine dayanan gelişmiş bir demokrasi, ana perspektiftir.

Bunun asli savunuculuk görevi, sol siyasete ait olmalıdır.Yalınkat ve halka mesafeli demokrasi anlayışlarına karşı çok katmanlı ve her katmanda halkın iradesine göre işleyen, vatandaşı sadece seçmen olarak değil iki seçim arası dönemde aktif siyasi özne haline getiren bir demokrasi anlayışı, sol siyaset tarafından geliştirilip hayata geçirilebilir.Hak ve özgürlük alanı da bu mecrada yer alır.

Halkın iradesine ve vatandaş inisiyatifine dayalı demokrasiyi geliştirmek, aynı zamanda hem yeni hak ve özgürlükler alanlarının açılmasını hem de mevcut hak ve özgürlüklerin gelişmesini sağlar.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye'de 16 Nisan 2017'de referandumla kabul edilen anayasa değişikliği, toplum esaslı sol bir değişimdir.DEVLET-SERMAYE İLİŞKİSİKapitalizm koşullarında işleyen bir devletin egemen ekonomik güç olan sermaye ile ilişkisi, sol siyaset açısından temel ayırt edici alanlardan bir diğeridir.

Ekonomik egemenliğin her halükarda siyasi egemenliği belirlediği şeklindeki vülger determinizmden bakılmadığı sürece, kapitalizm koşullarında ekonomi ve siyaset alanlarının özerklik imkanına sahip olabileceği kabul edilir.Elbette küresel yeni sömürgeciliğin siyasi aktörleri olan ve ekonomik egemenlik savaşında taşıyıcılık yapan bazı ulusal devletlerin sermayenin kontrolünde olduğu gerçektir.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Almanya ve Fransa, sermaye kontrolündeki güçlü devletlere örnektir.

Bu ülkeler açısından sol siyaset ancak sermaye kontrolündeki devletleri sermayeden özerkleştirme çabası üzerine şekillenebilir.Çin ve Rusya, sermaye kontrolünde olmayan, sermayeyle ilişkiyi işbirliği şeklinde yürüten ama siyasal sistemlerinin işleyişi açısından demokrasiye mesafeli devletlerdir.

Bu ülkelerde sol siyasetin etkili olacağı mecra, devletin siyasal sisteminin işleyişinde halkın iradesini güçlendirme mecrasıdır.Özetle, günümüzde sol siyasetin sermayeye bakışı, düşmanlık ve husumet olmak zorunda değildir.

Bununla birlikte sol siyaset, sermaye kontrolündeki devlet olmaya da karşı durmalıdır.

Bu nedenle, devletin sermayeyle ilişkisini kontrol değil işbirliği ilişkisi olarak düzenlemesi ve özerk alanını koruması, sol siyasetin temel yaklaşımlarından biri olarak kabul edilebilir.

Nihayetinde devlet gerek duyması halinde regülasyonlarla sermayenin hareket alanını ülkesel açıdan zarar verici sonuçlar doğurmayacak şekilde ama toplum lehine düzenleme yetkisine de sahip olmalıdır.

Kapitalizmin toplum açısından zarar verici sonuçlarına karşı tedbir alabilmelidir.Bu yönüyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sermaye devleti değil sermayeyle işbirliği yapan, demokraside karar kılmış bir devlettir.

Bu özellikleri sebebiyle sermaye kontrolündeki Batı devletlerinin karşısında tüm toplumlara alternatif sunabilir.

Özellikle 21. yüzyıldaki pratikleriyle toplumsal karaktere sahip demokratik bir devlet örneği ortaya koyma imkanları çok fazladır.

Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin antiemperyalist niteliğini, demokratik özelliklerini, toplumsal karakterini ve kamucu yönünü güçlendirmek, tam da sol siyasetin yapabileceği bir şeydir.SOSYAL POLİTİKA YAKLAŞIMLARIHerkesin gelir güvencesine sahip olması, genel olarak fırsat eşitliği, çalışanlar bakımından adil bir asgari ücret, ücretsiz sağlık hakkı, ücretsiz eğitim hakkı, eksiksiz sosyal güvenlik hakkı, dezavantajlı kesimlere ve özel sosyal gruplara ilave destekler, farklı sosyal yardım imkanlarının geliştirilmesi, çalışma hakkının eksiksiz gerçekleştirilmesi, toplumda gelir grupları arasındaki farkları yukarıya doğru azaltacak adil bir gelir dağılımı sistemine geçiş gibi birçok sosyal adalet yaklaşımları, bu mecrada sol siyasetin yüklenmesi gereken görevlerdir.

Bu noktada, özellikle 21. yüzyılda Batı'nın refah toplumları çöküşe geçip sosyal devletleri hızla aşınırken Türkiye'nin sosyal devlet niteliğini güçlendiren kapsamlı sosyal politikaları hayata geçirmesi, dikkate değer bir durumdur.YURTSEVER SOL VE DEMOKRAT OLMAKÜlkeye bağlılık (yurtseverlik), sosyal adalet (sol sosyal politikalar) ve halkın iradesi (demokrasi) üzerinden bakıldığında günümüzdeki solculuk açısından öne çıkan temel ihtiyacın yurtsever sol demokrasiyi savunmak olduğu anlaşılıyor.Yine yapıcı geleneğe, inanç değerlerine, ülke tarihine, ülkenin siyasi, sosyal, kültürel ve hukuksal birikimine sahip çıkmak gibi yerli sol yaklaşımlar, bugünün sol dünya görüşünün en çok işleyen unsurlarına dönüştü.Kamuculuğu, kamu malının amaca uygun kullanılmasını ve sosyal politikaları desteklemek, tam bağımsızlıktan yana ve antiemperyalist olmak ise her zaman solun en önemli ayırt edici özellikleri arasındadır.Kapitalizmin uluslar ve insanlık için ortaya çıkardığı her türlü zarar verici sonuca karşı mücadele etmeye gelince bu mücadele, her dönem olduğu gibi bu dönem de solun en önemli görevidir.Tüm bunlar dikkate alındığında bugün ana akım solculuk, yurtsever sol demokrat olmak şeklinde tanımlanabilir.TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE DEMOKRASİ FORUMUŞiddetin gerek terör olarak gerekse sosyal ve bireysel şiddet şeklindeki varlığını ülkelerin hayatından, toplumun ve bireyin yaşamından tasfiye etmek, günümüzde önemli bir sol perspektiftir.

Bunun için Türkiye'nin yaşadığı tarihsel dönem bakımından yurtsever solculuk, kayıtsız şartsız Terörsüz Türkiye hedefine destek vermeyi gerektirir.

Bu konuda en ufak bir şüphe duymak, yurtsever sol perspektifle çelişir.Halkın iradesini güçlendirecek, ulusal birliği tam güvenceye kavuşturacak demokrasi ve hukuk reformlarını talep etmek ve reform süreçlerine katılmak, bugün yurtsever sol demokrat olmanın temel ölçütlerinden biridir.

Bu nedenle, Terörsüz Türkiye hedefine ulaştıktan sonra en geniş sosyal ve siyasi uzlaşmayla hazırlanması istenen ve beklenen yeni anayasa sürecinde yer almak, katkı sunmak, Türkiye'nin tüm yurtsever sol demokrat çevrelerinin tarihsel görevidir.Odatv.com

İlgili Sitenin Haberleri