Posco Assan anti-damping tartışmalarına yanıt verdi

Doğu Asya ülkelerinden yapılan paslanmaz çelik ithalatına anti-damping soruşturması üzerine tartışmalar sürerken, ek vergi talebinde bulunan Posco Assan, eleştirilere yanıt verdi.

Basın mensuplarına fabrika gezisi düzenleyen şirket tarafından, Posco Assan’ın yerli üretici olmadığı ve sadece sınırlı bir soğuk haddeleme işlemiyle yüzde 12 katma değer yaratmasının “üretim sayılmayacağı” yönündeki iddialar şirket tarafından reddedildi. ‘ANTİ-DAMPİNG REKABETİ BİTİRMEZ’ Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, sektördeki haksız rekabete işaret ederek şu açıklamayı yaptı: “Anti-dampingin, sektörde rekabeti bitireceği algısı gerçeklikten oldukça uzak.

Bu ülkede üretim yapan tüm şirketlerin eşit koşullarda rekabet edebilmesini sağlayacak bir piyasa yapısının oluşturması için talebimizi sürdüreceğiz. “Paslanmaz çelik, modern sanayinin hem stratejik hem de vazgeçilmez girdileri arasında önemli bir yere sahip.

Otomotivden sağlığa, gıdadan enerjiye, sağlıktan mutfağa ve savunma sanayisine kadar çok geniş bir üretim yelpazesine sahip olması sebebiyle yüksek katma değerli sektörlerin çoğunda kilit rol oynuyor.

Ancak maalesef mevcut üretim, sanayinin artan ihtiyacının yalnızca üçte birini karşılayabiliyor.

Ülkemizin paslanmaz çelikte sürdürülebilir bir büyüme yakalaması için dampingli fiyatların yarattığı baskının ortadan kaldırılması gerekiyor.

Sektörde adil rekabet, yerli üreticiye stratejik savunma sağlanmasıyla mümkün. “Bilhassa Çin ve Endonezya’dan gelen düşük fiyatlı ürünlerin iç piyasada oluşturduğu haksız rekabet için Ticaret Bakanlığına başvuruda bulunduk.

Bu yaptırım, yeniden yeşerecek sektörümüze can suyu olacak.

Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik tüketimi 400–450 bin ton civarında.

Ancak bu tüketimde ithalat yüzde 80 gibi bir paya sahip.

Biz iç pazar ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayabilecek kapasitedeyiz.

Anti-damping önlemi uygulanırsa, üretimimiz büyür, kapasite kullanım oranlarımız artar, fabrikalarımız daha düşük maliyetle üretim yapar.

Böylece istihdam artar, yatırım iştahı canlanır ve Türkiye’nin rekabet gücü güçlenir.” Türkiye’de paslanmaz çelikte halihazırda yüzde 12 ek vergi uygulanıyor.

Çift haneli bir anti-damping kararı alınması durumunda Çin ve Endonezya menşeli ürünlerde toplam yük yüzde 22’ye çıkacak.

Buna karşılık beyaz eşya ve mutfak eşyası sektörleri, ek verginin maliyetleri artıracağı görüşünde. ‘EŞİT KOŞULLAR OLMALI’ Posco Assan CEO’su Ji Seob Choi ise dampingli ithalatın tüm yerli üreticileri etkilediğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin tek yerli üreticisi olarak Çin ve Endonezya’dan maliyetinin altında satılan ürünlerle mücadele ediyoruz.

Bu ülkelerde fabrikalar devlet desteğiyle ayakta.

Avrupa Birliği bu ülkelere karşı yüzde 30’a, ABD yüzde 50’ye varan önlemler uyguluyor.

Türkiye de benzer önlem alırsa üretimimizi büyütür, kapasitemizi artırırız.

Rekabetten kaçmıyoruz; ancak rekabet eşit koşullarda olmalı.

Türkiye pazarında olmak isteyen yatırım yapmalı, istihdam yaratmalı.” ÇEVRE DOSTU ÜRETİM PASSAD İletişim Komisyonu Başkanı Ufuk Özdemir, şirketin çevre dostu üretim yatırımlarına dikkat çekti.

Posco Assan’ın Türkiye’de azot katkısı olmadan çevre dostu asitleme prosesi kullanan ilk tesis olduğunu belirtti ve modern filtrasyon teknolojileri, 130 MWh/yıl güneş enerjisi sistemi, 5 bin tonluk atık geri dönüşümü, 350 milyon dolarlık yatırım ve yıllık 300 bin tonluk kapasite gibi verileri paylaştı.

Faz 2 ve Faz 3 yatırımlarıyla kapasitenin 1 milyon tona çıkarılmasının hedeflendiğini söyledi.

Yerli üretim iddialarına ilişkin ise şu açıklamayı yaptı: “Haberler, TSE, İTÜ ve Konya Teknik Üniversitesinden alınan raporlara dayandırıldı fakat söz konusu iddialarla ilgili Posco Assan’ın ismi ve bilgisi raporda yer almamaktadır.

Anti-damping vergisi gelirse beyaz eşyaya veya enflasyona olumsuz etkisi olmaz.

Çok düşük oranda girdi maliyeti, yüzde 2 enflasyon yaratır.

Yerli üretim yapılınca en az 1 ayda ürün tedarik ediliyor.

Eğer yerli üretim yapmazsak ithal ürünlerin gelmesi 3 ile 6 ayı bulur.

Savaş ve pandemi gibi durumlarda tedarik sıkıntıya girer, süreçler uzar.” ‘Şirketimiz 14 yıldır zarar ediyor’ “Üretim maliyetlerinin artırılması sizin üretim iştahınızı nasıl etkiliyor?

Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?” sorusuna yanıt veren Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, şunları söyledi: “Üretim maliyetleri yüksek.

Orta Vadeli Plan doğrultusunda tüm işletmeler kendi planlarını yapıp verimli bir üretim gerçekleştirmeli.

Birçok harcamayı kıstık, kaliteyi artırdık.

Gereksiz giderleri azalttık; bu nedenle diğer şirketlerimiz şu anda burası hariç zarar etmiyor.

OVP’nin sonuçları yavaş yavaş ülkemize gelmeye başladı.

Önümüzdeki yılın ikinci yarısından itibaren bütün sanayi olarak rahatlayacağız.

Bizim sıkıntımız, yurt dışından gelen nihai, bitmiş ürünün çok ucuza Türkiye’ye satılması.

Çin ve Endonezya ile ilgili hiçbir üründe rekabet etme şansımız yok.

Avrupa ve Amerika ile daha rahat rekabet edebiliyoruz.

Sadece dışarıdan alınsa bazı şeyler ucuza gelebilir; ama ülke sanayisi ve istihdamı çok önemli.

Yerli üretimimizi geliştirmeliyiz.

Şirketimiz 14 yıldır zarar ediyor.”