Haber Detayı
Antalya'nın lobi gücü iş dünyası ile artacak
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, oda ve borsaların ulusal ve uluslararası alanda güçlü bir itibara sahip olduğunu belirterek, kentin ekonomik geleceği için ortak hareket çağrısı yaptı. Toplantıda rekabetin sertleştiği küresel ticaret, Çin karşısında strateji ihtiyacı ve 2050 Antalya vizyonu öne çıkan başlıklar oldu.
Antalya Oda ve Borsa Müşterek Toplantısı, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ev sahipliğinde yapıldı.
Toplantıya Antalya TSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, Kumluca Ticaret Borsası Başkanı Fatih Durdaş, Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, oda ve borsa Meclis Başkanları ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı.Toplantının açılışında ekonomiyle ilgili değerlendirme yapan Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, 2003-2017 döneminde gittikçe yükselen bir küreselleşme ve serbest ticaret iklimi yaşandığını kaydetti.
Çandır, sonraki dönemde ise gümrük tarifeleri savaşı, içe kapanma ve nispi olarak yurtiçi ekonomik faaliyetlerle büyümeye doğru bir eğilim gösterdiğini, yakın gelecekte de bu eğilimin devam etmesinin beklendiğini ifade etti.“Çin’e karşı güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor”Dünya ekonomisinde Hindistan’ın parlayan yıldız olduğunu belirten ATB başkanı Ali Çandır, “Çin tehlikesine” dikkat çekti.
Türkiye’nin Çin ile ticaretiyle ilgili bilgi veren Çandır, Türkiye’nin 1 dolarlık ihracatına karşılık Çin’den 13,2 dolarlık alışveriş yapıldığını belirtti.Türkiye’nin toplam cari açığının yüzde 59’unun Çin’den kaynaklandığını vurgulayan Çandır, “Avrupa ve Ortadoğu’ya yaptığımız ihracata baktığımızda Çin’in maliyet avantajı ile bizim ihraç ettiğimiz yüzde 21’lik mallar risk altında.
Yani onların buraya girmesi durumunda yaklaşık 42 milyar doları kaybetme riskiyle karşı karşıyayız” dedi.
Devletin politikası olarak Çin’de şirketlerin kar etme gibi bir derdinin olmadığını söyleyen Çandır, “Git, yayıl, kapsa, yok et politikasıyla çalışıyorlar.
Çin’deki firmaların yüzde 23’ü 2024 yılında zarar beyan etmiş.Bizde yılardır ilk 500’deki firmamızın zararda olan payı yüzde 10’u geçmemiştir.
Çin’de bankaların yüzde 80’i uzun vadeli ucuz kredi veriyor, bizde bu oran yüzde 45” diye konuştu.
Çin’e karşı bir strateji geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Çandır, “Bizde birazcık Çin kolaycılığı var.
Bu konuda ülkemizin acilen bir strateji geliştirmesi lazım.
Ülke olarak Çin’e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor” dedi.2024’te en yüksek büyümenin yüzde 5,3 ile ilk çeyrekte görüldüğünü, yılın geri kalanında büyümenin yüzde 3’ün altına gerilediği, son çeyrekte ise 3,7’lik bir büyüme yaşandığını belirten Çandır, “Ancak ithalatın büyümeyi artırdığı bir yapı sürdürülebilir değildir.
Üretim gücü artmadan, ihracat gücünün kalıcı olarak yükselmesi de mümkün görünmüyor.
Bu noktada Antalya yalnızca bölgesel değil, ulusal bir role sahiptir.
Çünkü Antalya, tarımı, turizmi, ticareti ve ihracatı birlikte taşıyan ender kentlerden biridir” diye konuştu.Antalya’nın, tarımda güçlü bir üretim altyapısına sahip olduğunu, 1995–2023 döneminde tarım alanları yüzde 22 daralmış olsa da örtüaltı üretimin yüzde 479 arttığını kaydeden Çandır, “Türkiye’nin örtüaltı sebzesinin yarısı, Antalya’da üretiliyor.
Tarım sektörümüzdeki çeşitlilik, yoğunluk ve üretim gücü yalnızca Antalya için değil, Türkiye’nin gıda güvenliği ve dış ticareti için de stratejik bir değer taşımaktadır.
Ancak bu gücü taşıyan alanlar kontrolsüz ve plansız büyümenin baskısı altındadır” dedi.“Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız”Antalya’nın yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdüğünü, ancak artık akışına bırakarak büyüme döneminin bittiğini söyleyen Başkan Çandır, şunları kaydetti:”Antalya’yı korumak aynı zamanda Antalya’nın ekonomik geleceğini korumaktır.
Bu nedenle, suyumuzu ve topraklarımızı korumak için bir politikaya ihtiyacımız var.
Dış ticarette avantajlı olduğumuz alanlara odaklanmalıyız.
Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız.Antalya’mız yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdü.
Ancak artık akışına bırakarak büyüme dönemi bitti.
Tarımda ve turizmde birer başarı hikayesi yazdık.
Şimdi bir taraftan bu iki sektörümüzü geliştirmeye diğer taraftan da kentimizin karakterine uygun yeni bir de başarı hikayesi oluşturmaya odaklanmalıyız.
Antalya’yı korumak, yönetmek ve geleceğine yön vermek için ortak akla dayalı güçlü bir yönetişimi hep birlikte hayata geçirmeliyiz.”Başkanlardan ortak akıl çağrısıToplantıda konuşan Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, dünya, ülke ve bölge ekonomisine değinerek Antalya olarak ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağladıklarını bununla birlikte “ortak akıl” ve “birlikte hareket” duygusu ile Antalya lobisinin daha güçlü inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Antalya’nın turizmde büyük bir katma değer oluşturmasına rağmen bunun karşılığını alamadığını belirterek, “Lobi gücümüz zayıf.
Hak ettiğimizi almak için daha güçlü bir duruş sergilemeliyiz” dedi.Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, plansız tarım üretiminin büyük kayıplara neden olduğunu belirterek, “Yayla seracılığı kontrolsüz büyüyor.
Üretimde devlet destekli bir model oluşturulmalı” ifadelerini kullandı.Kumluca TB Başkanı Fatih Durdaş, Antalya’nın 1 milyar doları aşan tarımsal ihracata rağmen küresel ısınma ve su krizinin üretimi tehdit ettiğini söyledi.
Durdaş, tarımın sorunlarının çözülmesi halinde ihracatta ciddi artış kaydedileceğini kaydetti.DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, deniz turizminin Antalya’ya büyük katkı sağladığını, ancak sektörün yeterli destek alamadığını, kredilerden yeterince faydalanamadıklarını ifade etti.“2050 Antalya Vizyonu üzerine birlikte düşünmeye davet ediyorum”ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, dünyadaki her gelişmenin turizm ve tarım üzerinde belirleyici olduğunu ve Antalya’yı doğrudan etkilediğini ifade etti.
Küresel ekonominin içe kapanmaya yöneldiğini ve korumacı politikaların arttığını kaydeden Hacısüleyman, “Dünyada korumacı politikalar artıyor, gümrük vergileri yükseliyor.
Malların ve hizmetlerin serbest dolaşımının kısıtlanması bizlere şu soruyu daha fazla sorduruyor: Antalya olarak ne üretmeli ve ürettiğimizi nereye satmalıyız?
Bu kapsamda sizleri 2050 Antalya Vizyonu üzerine birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum.
Hafta sonunda düzenleyeceğimiz beyin fırtınası ve arama konferansında ‘2050’de Antalya’yı nerede görmek istiyoruz?’ sorusunun yanıtını birlikte oluşturmayı hedefliyoruz.
Sonuçları tekrar değerlendirmek üzere aynı şekilde ortak bir zeminde buluşabiliriz” dedi.