Haber Detayı

İzmir'de tekstil ve hazır giyimin 5 avantajı
Tekstil ekonomim.com
09/12/2025 16:48 (2 hafta önce)

İzmir'de tekstil ve hazır giyimin 5 avantajı

Kriz ve kriz sonrası net bilgiyle değerlendirilerek, “geçiş sürecinin ihtiyaçları” tanımlanarak, ortak bir anlatım ve işbirlikleri ile güçleri yönlendirme gerek şart olarak karşımıza çıkıyor.

Rüştü Bozkurt Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nun İzmir’deki çalıştayında yapılan değerlendirmeleri dinlerken zihnimi yönlendiren saptama şöyleydi: Ekonominin doğası, hazır reçetelerle tedaviye açık olmaktan çok, bileşen ve bağlama bakmak, özellikle saha-odaklı değerlendirmeler yapmak bizi yaşamın öz gerçeklerine daha yakın konumlandır.

İzmir ilinin özellikleri Tarihsel bağlamını göz önüne alınca, hazır giyimde olup bitenleri kavramak için bir dizi değişkeni karar süreçlerimize dahil etmeliydik: 1 İzmir iş insanları birkaç kuşak boyunca dışa ve dünyaya açılmanın deneyim ve birikimine sahipti.

Küresel pazarlarda olup bitenlerle doğrudan iletişimetkileşim kuran bir girişimci ve iş insanı topluluğu vardı. 2 İş yerlerini yöneten sahip- yöneticiler ve profesyonel yöneticiler dil bilen, değişik kültürlere kolay etkileşim kurabilen donanımdaydı. 3 İzmir’ de hazır giyim işi yapanların büyük bir bölümü, ülkemizin diğer yörelerine göre daha çok Ar-Ge’ye dayanan, tasarım ve inovasyon katkısı sağlayan, göreceli olarak daha yüksek katma değerli ürünlere yönelik çalışıyordu. 4 İzmir hazır giyim iş dünyası yörede kurulu ve yabancı sermayenin sahip olduğu büyük tesisin küresel ölçekte rekabet deneyimini iş yerine yansıtmasını yakından izleyebiliyor; bu kuruluşun deneyim ve birikiminden yararlanabiliyordu. 5 Ülkemizde özellikle standart ve ucuzemek odaklı hazır giyim alanlarına göre İzmir’deki yapının “fiyat alma imkanları” vardı.

Ülke ölçeğinde yansımalar Varsayımlarımızı belli bir model içinde sorguladığımızda, İzmir’deki hazır giyim alanına yaşanmakta olan krizin daha geç yansıması, bu yörede iş insanlarının yakınmalarının daha farklı alanlara kayması gerekirdi.

Çalıştayda iş içinde sürekli deneyim ve birikim sağlayan insanların değerlendirmeleri krizin İzmir ve çevresini de etkilediğini kanıtlıyordu.

Bu bağlamda, ülke ölçeğinde kolektif akılla çözülmesi gereken sorunlar öne çıkıyordu: • İşgücü arzında ve niteliğinde ciddi darboğazlar oluşmuştu; işgücü devir hızı artmıştı. • Girdi maliyetleri rakiplerle şans eşitliği yaratmıyor; haksız rekabet yaratıyordu. • Döviz kurunun baskı altında tutulması, üretilen ürünlerin maliyetini yükseltiyor; fiyat-rekabetini engelliyordu. • Esnek üretim koşullarının yetersizliği verimlilikleri etkiliyor; sürdürülebilir rekabet gücü yaratılmasına engeller koyuyordu. • Ülke imajı hem müşteri markası hem de küresel marka yaratmanın temel değişkenlerinden biriydi; bu konuda aşılması gereken ciddi sorunlar vardı. • Kültürümüzdeki “işbirliği ve ittifak yapma” eksikleri, rekabet edebilir ölçekte, rekabet edebilir teknik donanımlı ve rekabet edebilen yönetişim kalitesinin oluşmasını engelliyordu.

Tedarik zincirinde işbirliği ile ihtisaslaşma ve derinleşmeyle daha dayanıklı “tedarik zincirleri” oluşturmanın önünü açmalıydı. • Tekstilde standart ve ucuz-emek odaklı ürünlerde başka ülkelere göç olsa bile teknik tekstil ve moda, marka ve imaj odaklı ürünlerde tekstil ve hazır giyimin ülkemizde daha uzun süre etkin olmasını sağlayacak kolektif önlemlere ihtiyaç vardı. • Yaşanmakta olan krizin ne zaman biteceğine ilişkin yaygın bir algı ve güven oluşturmak gerekiyordu; bu açıdan bakıldığında karmaşanın ve belirsizliklerin artması, girişimci ve iş insanlarının “işe yatırım yapmasını” önlüyor; belirsizlik çaresizliğe dönüşüyordu. • Finansmana erişebilme kadar finansman maliyetlerinin rakiplerle eş düzey olması gerekiyordu.

Küresel koşullar ve rakiplerin durumunu değerlendirerek ihracat desteklerini yeniden düzenlemek, haksız rekabet yaratanlara da fırsat vermemek önem taşıyordu. • Kurumsallaşma ve işbirliklerini geliştirici düzenlemeler yapılarak, sektörün ülke bağlamı kadar küresel bağlamını da dikkate alan politika tedbirlerinin tam zamanında alınması, izlenmesi ve gerektiği anda uyumu hızlandıracak şekilde değişiklik yapılması hayati önem taşıyordu.

Ne yapmalıyız?

Biz sorunları alt alta sıralama konusunda maharet kazandık.

Herkes sorunların ne olduğunu biliyor; kapalı kapılar ardında daha net, açık ortamlarda da sözcükleri seçerek anlatabiliyor.

Geldiğimiz aşamada “iş yapma tarzımızı” gözden geçirerek, yeni bir örgütlenme ile yapıları değiştirmek, örgütlerin işlevlerini sorgulamak, birikim yeteneği koruyacak ve sürdürecek “yüzleşme özgüvenine” sahip olmak önemli.

Bize göre; 1 İvedilikle bir seferberlik anlayışı ile harekete geçerek, kapsayıcı bir anlayışla sahada tekstil ve hazır giyim alanında yaşananların envanterini yapmak, ayıklanmış, ehlileştirilmiş ve işlenebilir sağlıklı veri, net bilgi oluşturmak gerekiyor. 2 Kriz ve kriz sonrasını net bilgiyle değerlendirerek, “geçiş sürecinin ihtiyaçlarını” tanımlayarak, ortak bir anlatım ve işbirlikleri ile güçleri yönlendirme gerek şart olarak karşımıza çıkıyor. 3 “Geçiş sürecini” yönetirken, hemen alınması gereken önlemler, orta ve uzun dönemde ülkenin fayda ve maliyetini iyi analiz eden bir yol haritasını herkesin önüne koymanın şart olduğu anlaşılıyor. 4 Tekstil sektörünün kendi içinde standart ürünlerden daha niş ürünlere geçişinde ülke birikim ve deneyimini en iyi kullanabilecek bir planın yürürlüğe konmasının mehmetin de memleketin de yararına olacağı ortak bir beklenti olarak ortaya çıkıyor. 5 Sektörde yaşanan sıkıntıların ne kadarının “küresel oluşumlardan” ne kadarının ülke yönetiminden kaynaklandığıyla ilgili “yüzleşme özgüveni” ile sorgulamalar yapacak iklim ve ortam yaratmanın zamanı geçiyor. 6 “Tekstil ve hazır giyimde Türkiye’nin mukayeseli avantajı yitirildi” gibi toptancı anlayışların tuzaklarına düşülmemelidir.

Veri- odaklı, katılımcı ve kapsayıcı ortak aklın ürettikleri çözümlere odaklamak hepimizin ortak yararını oluşturuyor. 7 Farklı özelliklerine rağmen İzmir ve yakın çevresinde yaptığımız gözlemler; yaşanan krizin küresel-kaynaklı değil, ülke için siyasi irade, bürokrasi, sektör ilgilileri, sektör STK yönetimlerinin önce kendi eksiklerini ve yanlışlarını net anlaması, sonra küresel ölçekte fırsat ve tehlikeler ile kendi olanak ve kısıtlarımızı dengelemesi ivedilik arz ediyor.

Saptamalarımız eksik de olabilir, yanlış da… Ama kestirme çözümler arama yerine, harekete geçen örgütlenmelerle eksikleri tamamlama ve yanlışları düzeltme sorumluluğu hepimizin omuzlarında.

Gelin yanlış yapmaktan korkmadan, korkunun yerine merak ve öğrenmeyi ikame ederek ilerleyelim.

Kestirme çözümler arama yerine, harekete geçen örgütlenmelerle eksikleri tamamlama ve yanlışları düzeltme sorumluluğu hepimizin omuzlarında.

Gelin yanlış yapmaktan korkmadan, korkunun yerine merak ve öğrenmeyi ikame ederek ilerleyelim.

Ekonominin doğası, hazır reçetelerle tedaviye açık olmaktan çok, bileşen ve bağlama bakmak, özellikle saha-odaklı değerlendirmeler yapmak bizi yaşamın öz gerçeklerine daha yakın konumlandırır.

İlgili Sitenin Haberleri