Haber Detayı
Sosyal medya bu olayı konuşuyor: Konuşan buzdolabı hastanelik etti... Uzmanlar ne diyor
Sosyal medyada kısa sürede viral olan bir fotoğraf, hiç de küçük olmayan bir tartışmayı tetikledi. Bir akıllı buzdolabının ekranında beliren sarı fonlu bir reklamda şu ifadeler yer alıyordu: “We’re sorry we upset you, Carol.” (Canını sıktık, üzgünüz Carol)
Reklam, Apple TV+’ta yayınlanan Pluribus adlı bir diziye ait.
Ancak burada mesele dizinin kendisi değil, reklamın dili, yeri ve yarattığı etki.Görüntü, çıkış kaynağı olan Reddit’te binlerce yorum aldı.
Bu yayılım öyle geniş oldu ki kısa sürede dolaşıma giren bir anlatıya göre, şizofreni hastası bir ‘Carol’ bu reklamı kendisiyle iletişim kuran bir mesaj olarak algılamış, psikoz geçirerek hastaneye kaldırılmıştı.RedditHikaye güçlüydü, sarsıcıydı ve tam da çağın korkularına dokunuyordu.
Çok sayıda kaynak hikayeyi haberleştirdi.Ancak birkaç hafta sonra, fotoğrafı ilk paylaşan kişi ortaya çıkıp bu hikayenin sahte olduğunu açıkladı: Kendisi ‘Carol’ değildi, psikoz geçiren bir yakını da yoktu.
Hikaye, yorumlardan birinde üretilmiş ve hızla gerçek gibi yayılmıştı.RedditAma tartışma burada bitmedi.
Çünkü sahte de olsa bir şeyleri tetiklemişti.BUZDOLAPLARI KONUŞMAZBuzdolabı evlerde sessiz, niyetsiz nesnelerden biri olarak bilinir.
Ne televizyon gibi eğlence üretir, ne de telefon gibi iletişim kurar.
Tam da bu yüzden, üzerinde beliren reklama verilen tepki bu kadar büyük oldu.İddialara konu olan buzdolabı modeliYorumların önemli bir kısmı psikozda olmaya gerek olmadığını, reklamın halihazırda ürkütücü olduğunu söylüyordu.Yani sorun, reklamın varlığı değil; kişisel bir hitap hissi yaratmasıydı. “Üzgünüz canını sıktık” gibi duygusal bir dil, sarı ve uyarıcı bir arka planla, üstelik evin en mahrem alanlarından birinde karşıya çıkıyordu.İnsanlar bunu, pazarlama değil, müdahale olarak algıladı.AÇIKLAMASI ‘ALGORİTMA’ OLAMAZ Tartışmaların kaynağını oluşturan aynı başlıkta Amazon ve diğer platformların hedefli reklam pratikleri de uzun uzun anlatılıyor.
Bir ürüne bakıldıktan sonra gelen sayısız e-posta, bildirim ve reklam… Kullanıcıların çoğu bunun algoritma kaynaklı olduğunu bildiği halde rahatsızlık duyduklarını vurguluyor.
Bu çok kritik bir eşik.
Zira bilimsel araştırmalar psikozun temelinde de bu kırılma noktalarını işaret ediyor: Takip edilme hissi, niyet atfetme, rastlantıya anlam yükleme.Normal bilinçte bu deneyim öfke, kaçınma ya da boykotla sonuçlanabilir.
Psikotik kırılganlığı olan bir bireyde ise bu tür uyarıcılar, doğrudan sanrı malzemesine dönüşebilir.NEDEN TEHLİKELİPsikoz; şizofreni başta olmak üzere birçok ruhsal bozuklukta görülen, gerçeklik algısının bozulmasıyla karakterize bir durum.
Psikiyatri literatüründe uzun süredir kabul edilen temel bir gerçek var: Psikoz tek başına biyolojik bir hastalık değil ve çevresel uyarıcılardan güçlü biçimde etkilenir.Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-5-TR ölçeğinde psikotik belirtiler; sanrılar, halüsinasyonlar ve düşünce bozukluklarıyla birlikte ele alınıyor ve bu belirtilerin içeriklerinin yaşanılan çevreye göre şekillendiği açıkça belirtiliyor.Bu durum, son yıllarda yapılan çalışmalarda dijital ortamlar için de geçerli kabul edilmeye başlandı.King’s College London ve McGill University öncülüğünde yapılan çok sayıda çalışma, yoğun dijital uyaranlara maruz kalmanın özellikle gençlerde paranoid düşünce eğilimini artırabildiğini ortaya koyuyor.2018’de Nature Communications’ta yayımlanan bir çalışmada, kişilerin kendilerine özel mesaj verildiği hissinin, paranoid düşünceyi anlamlı biçimde tetiklediği gösterildi.
Araştırmacılar, kişiselleştirilmiş içeriklerin —doğrudan isim veya duygusal hitap içermese bile— ‘seçilmişlik’ ve ‘hedef alınma’ algısını güçlendirebildiğine dikkat çekti.EV İÇİ UYARICILARA DİKKAT Psikoz literatüründe sık geçen kavramlardan biri ‘intentionality attribution’ yani rastlantısal olaylara kasıt yükleme eğilimi.British Journal of Psychiatry’de yayımlanan derleme çalışmalara göre, psikotik bireyler özellikle beklenmedik uyarıcılara, kişisel alan içinde ortaya çıkan işaretlere ve duygusal dil içeren mesajlara olmayan bir ‘niyet’ atfetmeye daha yatkın.Akıllı ev cihazları bu açıdan yeni bir risk alanı oluşturuyor.
Çünkü teknoloji çağı öncesi evin içindeki nesneler ‘konuşmazdı’, iletişim üretmezdi, kişiye hitap etmezdi.Psikiyatristlerin vurguladığı nokta şu: Ev içindeki sıradan nesnelerin mesaj üretmeye başlaması, psikotik kırılganlığı olan bireyler için gerçeklik sınırlarını daha da belirsizleştiriyor.Düşünün, bir anda akıllı televizyonunuz sizi selamlamaya başlıyor, çay makineniz ‘su kaynadı’ diye sesleniyor, buzdolabınız erzak alışverişi öneren bir hale geliyor… Her ne kadar hayatı kolaylaştıran detaylar olsa da adapte olması zaman alan değişimler…Öte yandan ruh sağlığı alanında sıklıkla altı çizilen bir gerçek var: Rasyonel açıklama, psikotik sanrıyı ortadan kaldırmaz.Schizophrenia Bulletin’da yayımlanan klinik gözlem çalışmalarına göre, “Bu bir algoritma”, “Bu otomatik bir reklam” gibi açıklamalar; psikotik epizot sırasında ya etkisiz kalıyor ya da sanrının parçası hâline geliyor.Bu nedenle Avrupa Psikiyatri Birliği ve NICE (UK National Institute for Health and Care Excellence) rehberlerinde psikotik rahatsızlığı olan bireyler için dijital temasın dikkatle sınırlandırılması gerektiği özellikle vurgulanıyor.Carol adlı şizofreni hastası kadın bir mit olabilir, ama buzdolabının reklam göstermesi ibretlik bir örnek… Ve bu reklamın yarattığı tedirginlik, güvensizlik ve istila duygusu tamamen gerçek.Burada iki soru karşımıza çıkıyor:Evimize giren teknoloji akıllı olabilir, peki bizim akıl sağlığımızı hesaba katıyor mu… Ve reklamlar daha ne kadar ileri gidecek…Gözde SulaOdatv.com