Haber Detayı
Vedat Aydınoğlu : Biyoetanol oranının düşürülmesi enerji ve tarımda faturayı artıracak
Türkiye’de biyoetanol harmanlama oranının 2026 itibariyle yüzde 1.5’a çekilmesi başta enerji olmak üzere tarımda ithalat faturasını kabartacak. Harmanlanma oranının düşürülmesinin enerji ve tarımda ithalatın artması anlamına geldiğini söyleyen Biyoetanol Üreticileri Derneği Başkan Yardımcısı Vedat Aydınoğlu, “Oysa bugün harmanlama oranı yüzde 5’lere ulaşmış olsaydı, 2025’te ikame edilebilecek benzin miktarı 375 bin m³ olacaktı” dedi.
Mehmet H.
GÜLELmehmet.gulel@dunya.comMısırdan yaklaşık 4 bine yakın ürün elde ediliyor.
En dikkat çeken ürün ise yakıt olarak da kullanılabilen biyoetanol.
Biyoetanol, enerji ithalatına bağımlılığı azaltma potansiyeli taşıyor.
Biyoetanolün, yan ürünü olarak da yem sanayii için kritik bir yerli ham madde kaynağı olan DDGS ortaya çıkıyor.
Biyoetanolün özellikle benzin kullanımında önemli bir yakıt olarak değerlendirildiğinde, stratejik bir yakıt ikamesi oluşturabildiğine dikkat çeken Biyoetanol Üreticileri Derneği Başkan Yardımcısı Vedat Aydınoğlu, “Ancak bu potansiyel, dışa bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmak için yeterli değil tabii.
Ülkemiz, net ‘ham petrol’ ithalatçısı.
Öncelikle biyoetanol harmanlamasının ne oranda benzin yerine kullanıldığını, akabinde ikame edilen benzinin ne ölçüde ham petrolün ithal edilmesini engellediğini değerlendirmek gerekiyor.
Türkiye’deki biyoetanol gücünün değerlendirilmesi için birtakım teşvikler, dolayısıyla yatırım ve tarımsal altyapı desteği gerekiyor.
Oransal olarak ele almak gerekirse; bugün harmanlama oranı yüzde 5’lere ulaşmış olsaydı, 2025 yılında ikame edilebilecek benzin miktarı da 375 bin m3 olacaktı.
Benzini elde edebilmek için de gereken ham petrol miktarı, tasarruf edilen miktar olacaktı” diye konuştu.“Katma değeri yüksek bir madde” Biyoetanol harmanlama oranının artırılmasının enerji arz yapısında mutlaka değişkenlik göstereceğini belirten Aydınoğlu, söz konu ürünü yalnızca cari açık üzerinde etki sahibi olarak konumlandırmamak gerektiğini vurguladı.
Biyoetanolün, ‘nakdi’ olarak karşılanmayacak önemde fayda sağladığını işaret eden Aydınoğlu, “Öte yandan sürdürülebilirlik açısından da önemli bir konuma sahip.
Örneğin fosil yakıtların yanması sonucunda ortaya çıkan ve insan sağılığına zararlı olan gazların emisyonlarını engelliyor.
Hava kirliğini önlemede büyük bir role sahip.
Sadece ekonomimiz için değil, toplum için katma değeri yüksek bir madde” ifadelerini kullandı.Düşük harmanlama AB standartlarından uzaklaştıracak “Enerji ithalatının artması, cari açığın genişlemesi demek” diyen Aydınoğlu, bunun da enerji arz güvenliğini yerli biyoyakıtlarla çeşitlendirme hedefinden uzaklaşılacağı anlamına geldiğini iletti.
Ayrıca Türkiye’nin düşük harmanlama uygulamasının AB standartlarından uzaklaştıracağını ve pazar standartlarının da altına düşüreceğini ifade eden Aydınoğlu, “Bu durumda ortaya çıkabilecek, ülkemizin ‘yeşil uyumluluk’ derecesinin düşmesi gibi bir risk faktörü de yadsınamaz.
Yeşil yakıtlar konusunda ısrarcı üretim modelini benimseyen bir ülke olarak, pazardaki rekabet gücümüzü aynı ısrar ve istikrarla sürdürmemiz gerektiğini düşünüyorum” açıklamasında bulundu.Biyoetanol üretiminin tarım sektörüne de değer yarattığını dile getiren Aydınoğlu, hem çevreyi hem çiftçiyi hem de ekonomiyi destekleyen bu üretim olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Tarım sektörünü doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen, yüksek katma değerli ve çok aktörlü bir değer zinciri oluşturuyor.
Tarımda ürün talebini artıran, fiyat istikrarı sağlayan ve kırsal bölgelerde yeni gelir alanları oluşturan bir faaliyet alanından söz ediyoruz.
Biyoetanol üretimi sadece tarımsal üretim ve kırsal gelirleri desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda hayvancılık ve yem sanayii için kritik bir yerli ham madde kaynağı sağlayarak hem ekonomik değer yaratıyor hem de istihdam olanaklarını artırıyor.”Brezilya ve ABD farkı açıyor 10 yıl önce ABD’nin biyoetanol üretimi için yıllık 50 milyon ton mısır kullandığını aktaran Aydınoğlu, Brezilya’da ise lokal olarak harmanlama oranlarının yüzde 30’lara çıktığını söyledi. 2050 karbon nötr hedeflerini öne çektiklerini hatırlatan Aydınoğlu, “En geç 2040’ta harmanlama oranlarını yüzde 50’ye ulaştıracak programı harfiyen yerine getiriyorlar.
Brezilya ve ABD’nin yüksek biyoetanol harmanlama oranları (blending rates) sayesinde elde ettiği ekonomik kazanımlar, yalnızca enerji alanıyla sınırlı değil; tarım, sanayi, istihdam, döviz dengesi ve rekabet gücü üzerinde çok güçlü çarpan etkileri sağlıyor” dedi.Oranlardaki değişiklik yatırımları etkiliyorBiyoetanol tesislerinin belirli bir üretim kapasitesine göre yatırım yaptığı için sürekli olarak ham maddeye ihtiyaç duyacağı ve çiftçilerle ‘garantili alım’ ile ekonomik istikrara katkı sunacağına işaret eden Aydınoğlu, şunları kaydetti: “Biyoetanol; mısır, şeker pancarı ve buğday gibi tarımsal ham maddelere dayandığı için garantili alım mekanizması başta çiftçi, sonrasında sanayi ve hayvancılık sektörü açısından önemli bir güvence oluşturuyor.
Biyoetanol tesisleri mısır alım garantisi verdiğinde, çiftçi ekimini tereddütsüz yapar ve üretimi fiyat dalgalanmalarından etkilenmez.
Ham maddenin ekim alanları istikrarlı şekilde artarken, sözleşmeli tarım yaygınlaşır, bölgesel istihdam kalıcı hale gelir.
Ancak harmanlama oranlarındaki düşüş tarım sektöründe de çok yönlü ekonomik kayıplara sebep olacak.
EPDK’nın biyoetanol harmanlama oranlarını sık ve öngörülemez biçimde değiştirmesi, sektörde hem kısa vadeli hem de uzun vadeli önemli ekonomik sonuçlar doğurur.
Diğer yandan bir tesisin geri ödeme süresi: 7–12 yıldır ve 100 milyon doları aşan yatırımlarla faaliyete başlar.
Bu tür yatırımların temel gerekçesi ise piyasanın devamlılığı.
Ancak sık yaşanan bu oransal değişimler, sektöre yeni yatırım girişi önünde engel teşkil eden bu uygulamalar, mevcut tesislerin kapasite artırımlarını engelleyerek, yerli üreticiyi pazarda rekabet edemez ve istihdam sağlayamaz hale getirir.”Yem sanayine büyük katkısı varVerilerden yola çıkıldığında EPDK’nın yeni tebliğine göre harmanlama oranının yüzde 1,5 ile sınırlandığını bildiren Aydınoğlu, 2025 yılı toplam benzin tüketiminin 7,5 milyon m3 olacağı varsayıldığında biyoetanol üretiminin de bu durumda yıllık 112 bin 500 m3 olabileceğini iletti.
Böylelikle yıllık mısır kullanımının da 290 bin ton civarında olacağını aktaran Aydınoğlu, “Mısır kullanımı ve biyoetanol üretiminin yanında yan ürün olarak çıkan DDGS (Damıtma Sanayi Posası) diye adlandırılan değerli bir yem katkısı çıkıyor.
Bu ürün, hayvancılıkta çok yaygın bir kullanım alanına sahip.
Bugün yem sanayi bu ürünü ithal ediyor.
Yıllık ithal miktarının 1 milyon tonun üzerinde olduğu biliniyor.
Dolayısıyla, 2025’te öngörülen 112 bin 500 m3’lük biyoetanol üretimi sayesinde yaklaşık 290 bin ton mısır tarım sektöründen alınarak değerlendirilecek ve yan ürün olarak üretilen yaklaşık 73 bin ton DDGS ise yem sanayisine aktarılacak.
Doğal olarak hem ithalat ihtiyacını azaltarak döviz tasarrufu sağlanacak hem de tarım ve hayvancılık sektörlerinde istihdam ve gelir olanakları artırılarak ekonomiye çok katmanlı bir katkı sunulacak” diye konuştu.