Haber Detayı
Eş Genel Başkanlar bütçe görüşmelerinde konuştu: Barış bütçede karşılık bulmadı
Tuncer Bakırhan, Meclis’teki bütçe görüşmelerinde savunma harcamalarındaki artışı eleştirerek, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk alanında yüzleşme ihtiyacı olduğunu söyledi. Hatimoğulları, eşit yurttaşlık ile barışın bütçede karşılık bulmadığını söyledi.
Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’ne dair Meclis Genel Kurulu’nda konuştu.
Hatimoğulları, yaptığı konuşmada, dünya düzeninin çöktüğünü, yenisinin kurulamadığını ve büyük bir belirsizlik içinde küresel eşitsizliklerin derinleştiğini söyledi.
Hatimoğulları, iklim krizi, yoksulluk, yolsuzluk ve toplumsal kutuplaşmanın giderek ağırlaştığını vurguladı.
Hatimoğulları, Lahey’deki NATO Zirvesi’nde üye ülkelerin milli gelirlerinin yüzde 5’ini savunma harcamalarına ayırma kararını hatırlatarak, “2014’te oran yüzde 2’ye çıkarılmıştı.
Ne güvenlik sağlandı ne sulh; savaşlar arttı.
Barış adil ve demokratik bir düzenle sağlanır” dedi.
Rusya-Ukrayna ve İran-İsrail savaşlarına, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs gerilimlerine dikkat çeken Hatimoğulları, bölgedeki çatışmaların “küresel güçlerin yazdığı bir senaryonun Ortadoğu ve Afrika’da sahnelenmesi” olduğunu belirtti. “SURİYE’DE ÇÖZÜMÜN TEK YOLU ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİKTİR” Suriye’de rejim değişikliğinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen şiddetin sürdüğünü ifade eden Hatimoğulları, Dürzi, Alevi, Hristiyan ve Sünni topluluklara yönelik baskıların devam ettiğini söyledi.
Suriye’nin çoğulcu yapısının ancak yerinden yönetimle korunabileceğini belirterek, “Tek çare adem-i merkeziyetçiliktir” dedi. 10 Mart Mutabakatını hatırlatarak farklı halkların eşit yurttaşlık temelinde yer aldığı demokratik bir anayasanın çözümün anahtarı olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin bu süreçte sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, “Kürtlerle barışçıl ilişki sınır güvenliğinin teminatıdır” diye konuştu. 'ENTEGRASYON YASALARI BARIŞIN DOĞAL GEREĞİ' Kürt meselesinin cumhuriyetin kurucu sözleşmesindeki en temel eksiklik olduğunu söyleyen Hatimoğulları, “Cumhuriyet ikinci yüzyılında bütün bu zenginlikleri sahiplenmeli” diye konuştu.
Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın çağrısını hatırlatarak barış yasaları ve demokratik entegrasyon yasalarının hazırlanması gerektiğini ifade etti.
Bu sürecin “pazarlık konusu değil”, barışın doğal gereği olduğunu belirtti. “DEVLET YURTTAŞIN TALEPLERİNE ‘YOK’, VERGİ ALMAYA GELİNCE ‘VAR’ DİYOR” Hatimoğulları, asgari ücretliden çiftçiye, memurdan öğrenciye toplumun temel taleplerinin karşılanmadığını; buna karşın vergi yükünün artırıldığını söyledi.
Deprem bölgesinde mücbir sebep uygulamasının yenilenmesini talep eden Hatimoğulları, “Sakızdan ekmeğe kadar vergi alınıyor ama yurttaşın ihtiyacına ‘yok’ deniyor” dedi. “KADINLARIN ADI BÜTÇEDE YOK” Kadın cinayetleri, şüpheli kadın ölümleri ve artan güvencesiz çalışmaya dikkat çeken Hatimoğulları, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir bütçenin zorunlu olduğunu vurguladı.
Kayyım politikalarının kadın odaklı hizmetleri hedef aldığını belirterek, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışın ve 6284 sayılı Kanun’un etkisizleştirilmesinin kadınların yaşam hakkını tehdit ettiğini söyledi.
DEM Parti olarak Kadın Bakanlığı kurulması, eşit işe eşit ücret, güvenceli çalışma ve bakım hizmetlerinin kamusal sorumluluk haline getirilmesi çağrısında bulunan Hatimoğulları, “Kadını görmeyen bütçe bizim bütçemiz olamaz” dedi.
BAKIRHAN: BÜTÇE BARIŞI GERİ PALAN İTTİ Tuncer Bakırhan ise yaptığı konuşmada, hükümetin bütçe tercihlerinin ülkenin demokrasi, hukuk ve toplumsal barış gündemlerini “geri plana ittiğini” belirtti.
Konuşmasına Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer siyasi tutukluların isimlerini anarak başlayan Bakırhan, bütçenin “bir ülkenin aynası olduğunu” söyledi. “SAVUNMAYA 10 VERİLİP HALKA 1 BIRAKILIYORSA BU BİR TERCİH MESELESİ” Savunma ve güvenlik kalemlerine ayrılan payın geçen yıla göre yüzde 34 arttığını belirten Bakırhan, sosyal devletin ve adaletin bütçesinin ise kısıldığını ifade etti. “Türkiye savunmaya elbette bütçe ayırır” diyen Bakırhan, “Ama denge bu kadar bozulmuşsa mesele teknik değil, tercihtir” diye konuştu.
Takrir-i Sükun’dan 12 Eylül’e, 1990’lara ve 2016 sonrası OHAL sürecine uzanan bir tarih okuması yapan Bakırhan, Türkiye’nin demokratikleşme yönünde her kritik dönemeçte “fırsat kaçırdığını” söyledi. 4 Kasım 2016’da HDP’lilere yönelik operasyonları hatırlatan Bakırhan, “Demokratik siyaset darbelenmeseydi bugün başka bir Türkiye konuşurduk” dedi. 'ARTIK ÇÖZÜM AKLIYLA KONUŞMALYIZ' Kürt sorununa ilişkin temel hata olarak “yanlış teşhis” yapıldığını belirten Bakırhan, meselenin terör, geri kalmışlık ya da ‘aldatılmış bir avuç insan’ çerçevesinden okunamayacağını söyledi.
Bakırhan, “Kürt meselesi bir varlık meselesidir, demokratik haklar meselesidir, en önemlisi hukuktur” dedi.
Devletin Kürtlerle kurduğu ilişkinin yüz yıl boyunca “düğüm modeliyle” yönetildiğini ifade eden Bakırhan, “Artık çözüm aklıyla konuşmalıyız” çağrısında bulundu. 1921 ANAYASASI VE YEREL DEMOKRASİ VURGUSU Bakırhan, yerinden yönetimin tarihsel örneklerine atıf yaparak, 1921 Anayasası’nın yerel demokrasiyi esas alan yapısını “unutulmuş bir imkân” olarak nitelendirdi. 86 milyonluk bir ülkenin tüm sorunlarının merkezden yönetilemeyeceğini belirterek, kayyım uygulamalarını eleştirdi: “Yerel demokrasi ülkeyi bir arada tutan harçtır.” “ÖCALAN SÜRECİN YOK SAYILMAYACAK BİR AKTÖRÜDÜR” Kürt sorununda etkisi olan tüm aktörlerin demokratik bir müzakere zemini içinde yer alması gerektiğini söyleyen Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın da bu süreçte yok sayılamayacağını ifade etti.
Öcalan’ın “Kürtleri Cumhuriyete hukuk kapısından dâhil etme” tespitinin kritik olduğunu belirten Bakırhan, cumhuriyetin “ilan edildiğini ama eksik bırakıldığını” ileri sürdü.
Bakırhan, anadilinde eğitim, kimlikler üstü bir hukuk dili, barış yasası ve AİHM–AYM kararlarının eksiksiz uygulanması gibi başlıklarda reform çağrısı yaptı ve "Yüz yıllık ikili hukuk anlayışına son verip bütüncül bir hukukla barış inşa edebiliriz” dedi.
ORTADOĞU VE SURİYE Ortadoğu halklarının “savaşmaktan yorulduğunu” söyleyen Bakırhan, bölge barışının ekonomik entegrasyon ve siyasi diyalogla mümkün olduğunu belirtti.
Suriye için en uygun çözümün “güçlü yerel yönetimlere dayanan adem-i merkeziyetçi model” olduğunu söyledi.
Konuşmasını tüm siyasî aktörlere çağrı ile bitiren Bakırhan şu ifadeleri kullandı: “Her çatışma konuşarak biter.
Barıştan daha büyük bir ulusal güvenlik yoktur.
Cesaret gösterin; yüz yıllık eşiğin ağzındayız.” (HABER MERKEZİ)