Haber Detayı
Süreci sabote etmeye çalışıyorlar
PKK’nın silah bırakması ve tasfiye süreci yüzyılın projesi. Madem yüzyılın projesi o zaman yüzyılın özenini ve hassasiyetini göstermek gerekiyor.
Bazen büyük yangınlar küçük kıvılcımlardan çıkıyor.
Geçmiş dönemlerde bunları çok yaşadık.
Çoğu zaman da planlı sabotajlar yapıldı.2013-2014’teki çözüm sürecinde bir sahne yaşanıyor.GAZETECİ-CIA İŞBİRLİĞİ PKK’nın başındaki Murat Karayılan, Kandil’e giden HDP Heyeti’ne, “Size iki faks göstereceğim” diyor. “Bunlardan biri Türkiye’deki bir gazeteciden geldi.
Diğeri ise CIA’nın bizimle ilgili birimin başındaki şahıstan.
Ama ikisi de aynı merkezden çıkmış, her ikisi de kelime kelime aynı şeyi söylüyor.
Türkiye’deki gazeteciden gelen faksta, ‘Siz Türkiye ile bir süreç yürütüyorsunuz.
ABD de devrede olsun.
ABD sizin haklarınızı korur.
ABD devrede olmazsa Türkiye sizi aldatır’ diyor.
CIA’da bizden sorumlu olan şahsın faksı da kelime kelime aynı” diyor.
Faks metni aynı, sadece imzalar farklı.Çözüm süreçlerini büyük güçler sabote etti.
Ama kimi zaman süreç yönetiminde yaşanan küçük krizler süreci sabote etmek isteyenlerin eline fırsat verdi.
Habur rezaletinde yaşandığı gibi.BAHÇELİ’YE HAKARETBarzani’nin korumalarının Cizre’de uzun namlulu silahlarla bulunmaları, Bahçeli’nin tepkisi üzerine Barzani’nin ofisinden yapılan densiz açıklama sürece zarar verdi.Daha sonra yapılan açıklama ile durum toparlanmaya çalışıldı.
Bahçeli’nin olgun tavrı ile kıvılcım bir yangına dönüşmeden söndürüldü.
Ama hasar verdi.Aman ha dikkat.
Bu tür ufak yol kazaları sürece olan güveni sarsıyor, süreci enfekte ediyor, süreci sabote etmek isteyenlerin eline fırsat veriyor.BESE HOZAT VE GÜLİSTAN KOÇYİĞİTTerörsüz Türkiye sürecine yönelik iki sabotaj girişimine tanıklık ettik.
Biri Kandil’den Bese Hozat’tan geldi.
Diğeri ise DEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten.
Bese Hozat, Öcalan’ın çağrısına uyarak silahlarını ateşe atan ilk grubun başında yer almıştı.
Belli ki silahlarını ateşe vermiş ama kafasındaki silah duruyor.
Bese Hozat, sürece yönelik ciddi soru işaretlerinin oluşmasına yol açan açıklamalar yaptı.
Bese Hozat, henüz yasal düzenlemeler belli olmadan “Af değil, özgürlük yasaları istiyoruz” dedi. “Eğer, Türk devleti adım atmaz, Kürt sorununu demokratik temelde çözmez, Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa Türkiye’nin geleceği çok karanlıktır” diye konuştu.Öcalan’ın çağrı yaptığı, Erdoğan ve Bahçeli’nin bedenini taşın altına koyduğu bir süreçte bu çıkış neye hizmet eder?
Bir, süreci sabote etmek isteyenlere hizmet eder.
Terörsüz Türkiye sürecini sabote etmek için Kandil’i su yoluna çeviren İsrail’e yarar.
İlk süreci İngiliz istihbaratı, ikinci süreci CIA-FETÖ işbirliği sonucunda sabote ettiniz, üçüncü süreci de İsrail’in etkisiyle bozmaya mı çalışıyorsunuz?
Geçmişte iki süreci sabote ettiniz ne kazandınız ki üçüncü süreci sabote etmeye çalışıyorsunuz?Türkiye’nin size İsrail’in ikinci uydu devletini kurduracağını mı zannediyorsunuz?
Bu ülke, size dağlarda teröristlik yapacağınıza demokratik siyaset yapın diye imkânlar sunuyor.
Öcalan bu yönde çağrılar yapıyor.
Hani siz Öcalan’cıydınız?
Artık uluslararası konjonktür değişti.
Türkiye, yükselen güç.
ABD ile Türkiye’nin bölgesel vizyonu büyük ölçüde örtüşüyor.SÜRECİ SABOTE EDİYORDEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise İmralı ziyaretinin ardından süreci sabote eden açıklamalar yapmaya devam ediyor.
Sanki bu sürecin dibine dinamit koymak için İmralı’ya gitmiş.
Özellikle de YPG’nin silah bırakmaması için olağanüstü bir çaba gösteriyor.
Darbe mekaniğini gündeme getiriyor.
Cumhurbaşkanı’nın Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümü konusundaki tarihi duruşunu bilmesine rağmen Erdoğan’a büyük haksızlık ediyor.YAKIŞIKSIZ İFADECumhurbaşkanı Erdoğan’dan söz ederken, “O’nun iradesine” gibi yakışıksız bir ifade kullanıyor.
Eğer bugün televizyonlarda 24 saat Kürtçe yayın varsa, istediğin yerde rahatça Kürtçe olarak konuşabiliyorsan, çözüm süreci yeniden gündeme gelebildiyse “O’nun” dediğin şahsın, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sayesinde bunları yapabiliyorsun.ANLAMAMIŞGülistan Koçyiğit, “Ben iktidarın, iktidarda kalıp kalmamaktan bağımsız olarak bu süreci yürüttüğünü hiç düşünmedim.
Hâlâ da düşünmüyorum” diyor.
Belli ki Erdoğan’ı hiç anlamamış.
Erdoğan oy kaygısıyla bunu yapsa tam tersini yapardı. 2023 seçimlerini ve 1 Kasım 2015 seçimlerini böyle kazandı.
Bu süreç AK Parti’ye oy kazandırmaz.
Tam tersine siyasi olarak riskli.
Çözüm sürecinin arkasından girilen 7 Haziran 2015 seçimlerinde bu yaşandı.CELLADINA ÂŞIK OLMAKBu aşamada tarihi gerçekleri hatırlatmak istiyorum.
CHP’nin tek parti yönetimi zamanında 17 Kürt isyanı oldu.
Nasıl bastırıldığını biliyorsunuz. ‘Beyaz Toros’ların gezdiği, faili meçhul cinayetlerin yaşandığı 90’lı yıllarda ise CHP, iktidar ortağıydı.
Ama HDP-DEM çizgisi hep CHP ile işbirliği yapmayı tercih etti.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediler.
Yerel seçimlerde ‘Kent Uzlaşısı’ yapıp CHP’nin İstanbul, Adana, Mersin ve Antalya’yı kazanmasını sağladılar.
Peki, CHP size ne yaptı?
Celladına âşık olmakla suçladı.ERDOĞAN YAPTIErdoğan, 2005 yılında Diyarbakır meydanında “Kürt sorunu benim sorunumdur” derken, PKK kepenkleri kapattırdı. 2013-2015 sürecinde “Baldıran zehiri içmeye hazırım” derken, hendek savaşlarını başlattı.
Buna rağmen Erdoğan, üçüncü kez çözüm sürecini başlattı.AK Parti iktidar olduğunda Kürt sorunu adına 32 başlık vardı.
Anadilde eğitim başlığı dışındaki sorunların tümü çözüldü.
Siyasi olarak bedel ödedi.
Erdoğan, oy kaygısıyla değil, din kardeşliği ve eşit yurttaşlık inancı nedeniyle bunları yaptı.
Kafalarından silahı atamayanlara rağmen Erdoğan, bir kez daha elini değil bedenini taşın altına koydu.