Haber Detayı
Ekranlarda Kemal Sunal farkı... Dizileri de, Müge Anlıyı da solladı
Sina Koloğlu yazdı...
En çok izlenen zaman dilimi olan prime - time, bugün bize çok net bir gerçeği gösteriyor: Türkiye’de televizyon izlenmiyor… Türkiye’de dizi izleniyor.
Avrupa ülkelerinde bu zamana dilimi, tam bir çeşitlilik vitriniyken, bizde akşam kuşağının kapısını açtığınız anda tek bir evrenle karşılaşıyorsunuz: diziler.
Şöyle bir gezinelim dedim… Çok izlenen program çeşitliliği ile ilgili bazı dip notlar;İngiltere’nin ekranında en çok izlenen 10 program; yarı yarıya reality ve eğlence (%50), ardından drama (%30) ve haber–belgesel (%20).
Fransa’da diziler %40, reality %30, haber %20; İtalya ve İspanya’da reality %40’a çıkıyor, dizilerin payı en fazla üçte bir.
Almanya’da ise polisiyeler %50’lik bir blok oluşturuyor; geri kalanı haber ve siyasi talk-show’lar.Türkiye ise 2000’lerin ortasından itibaren prime time’ı tek türün etrafında çimentoladı; dizi.
Oysa 90’larda durum bugünkü kadar tek renk değildi.
Prime time, üç ayaklı bir masa gibiydi: drama–haber–eğlence birlikte taşırdı.
Ve buna geri dönüş artık zor.
Bu işleri YouTube yapıyor.
Hele “dizi ihracatçısı ülke“ olduktan sonra!DİZİLER Mİ ÇOK İZLENİYOR, MÜGE İLE ESRA MISalı günü geçtiğimiz hafta… Maç vardı tamam.
İspanya - Türkiye; 10 milyona yakın izlenme olmuş.
O gün dizilerin yoğun olduğu günlerden.
Baktım gündüz kuşağı iki programı 5 diziyi alıp götürmüş. 4 milyon üzeri ortalama ile Esra Erol ve Müge Anlı maç yayınından hemen sonra geliyor total izleyicide.
AB’de diziler arka arkaya sıralanıyor.
Nedir ortalama?
Yüzde 4,5 bile değil.
Bu izlenme oranı ile ilgili konuştuğum sektörden isimler “Kurtarmaz“ diyor.
Hemen bir dip not daha.
O gün total izleyicide Kemal Sunal filmi bir çok diziden daha fazla izlenmiş!
Taşacak Bu Deniz, Teşkilat, Halef, Eşref Rüya, Güller ve Günahlar, Uzak Şehir bu yıl izlenen dizi diyebileceğimiz oranlarda.
Yeni sezondan üç iş.
Diğerleri?
Bir ayak çukurda.TV İZLENMİYORBakın bazı günler sıralamanın ilk üçü hariç yüzde 3 izlenme oranı.
Örnek Cuma günü; Taşacak Bu Deniz yüzde 15’lerde.
Özeti de öyle.
Sonra Kızılcık Şerbeti yüzde 5’lere iniyor birden izlenme oranı.
Ve sıralama bundan sonra yüzde 3,5 lardan başlıyor yüzde 0 küsurlara kadar gidiyor.
Böyle ilk 10 programında çift hanelerden başlayıp en az yüzde 7’leri gördüğü gün yok.
İki şov programı var mesela.
Her ikisi de var ile yok arasında.
Master Chef eski keyfinde değil artık.
Eli KulağındaBu arada final bölümler arka arkaya geliyor… Benden söylemesi, Ben Leman'ın eli kulağında gibi…K-POP DALGASI MI, TÜRK DİZİLERİ Mİ?
KÜLTÜR EMERYALİZMİNDE YENİ DÖNEMFransız strateji dergisi Conflits'de yayımlanan analiz, kültür emperyalizminin yıllardır süren “Batı’dan dünyaya yayılır” modelinin artık çözüldüğünü gösteriyor.
Yeni dönemde tek yönlü bir akış yok; Kore’den Türkiye’ye, Nijerya’dan Japonya’ya uzanan çok merkezli bir kültürel harita oluşuyor.
Dergiye göre bu değişimin tam ortasında iki büyük güç öne çıkıyor: Hallyu (Kore dalgası) ve Türk dizileri.Güney Kore’nin yükselişi tesadüf değil.
Squid Game'in küresel patlaması ya da K-pop ve animasyonlarının rekor kırması, Kore’nin sunduğu farklı modernliğin bir sonucu.
Kore kültürü ne tamamen bize benziyor ne de tamamen uzak; gençlerin tüketmeyi sevdiği o “mesafeli yakınlık” tam da burada doğuyor.
Kore dizileri ve müziği hem eleştirel, hem umutlu bir ton taşıyor; kadın karakterlerin gücü, sınıf hikâyeleri ve modern estetik küresel izleyicide güçlü bir karşılık buluyor.Ama Conflits’in asıl altını çizdiği nokta şu: Bu yükseliş artık Kore’nin bile kontrol edemeyeceği kadar büyük bir küresel estetik dalgasına dönüştü.
K-etiketi ulusal kimlikten çok, küresel bir tarz haline geldi.Peki Türkiye nerede?
Conflits, Türk dizilerini bu yeni kültürel düzenin başat aktörlerinden biri olarak gösteriyor.
Yani artık kültür akışı Batı’dan dünyaya yayılmıyor; İstanbul’dan Seul’e, Lagos’tan Tokyo’ya uzanan çoklu bir hareket var.
Türk dizileri ile Kore yapımları bugün aynı masada, aynı pazarda, aynı küresel merakın konusu.
Belki artık şöyle söylenebilir: Kültür emperyalizmi hâlâ var, ama artık tek yönlü değil.
Yeni dünyanın etkisi Batı’dan değil, Doğu’nun yeni merkezlerinden yükseliyor.BİZ DİZİLERİ DOĞRU KALİTEDE İZLİYOR MUYUZ?
Benim de pek aklıma gelmeyen bir soru… Bir dizinin hem de en popüler bir dizinin yaratıcılarından gelen bir not ile ilgili okuduğum haber, bu soruyu gündeme getirdi.
Dünyanın en popüler dizilerinden birinin yaratıcıları, yeni sezon öncesi kameraların karşısına geçip seyirciye “Televizyon ayarlarınızı düzeltin” diye sesleniyor.
Bir yapımcının kendi dizisinin nasıl daha kaliteli izlenebileceğine dair rehber yayınlaması, televizyon tarihinde pek görülmüş bir şey değil.
Ama Duffer Kardeşler, Stranger Things’in sezon finali atmosferini bozacak her ayarla savaşa girmiş durumda.Neden?
Çünkü modern televizyonlar, “yardımcı özellik” diye sundukları pek çok ayar aslında diziyi “pembe dizi filtresine” çeviriyor.
Özellikle hareket yumuşatma, gürültü azaltma, dinamik kontrast ve aşırı parlaklık gibi ayarlar, milyonluk prodüksiyonun tüm ruhunu yerle bir ediyor.
Yaratıcılar da bu yüzden yüksek sesle uyarıyor: “Lütfen kapatın.”TÜRKİYE'NİN EKRAN AYAR FARKIAma bu tartışmanın Türkiye için daha ilginç bir boyutu var: Bizim de kanalların kendine özgü görüntü tarzları var.
Dolayısıyla aynı diziyi atv’de izlemekle TRT’de izlemek arasında, ayar açısından ciddi farklar oluşabiliyor.
Türkiye’de gözle görünür bir tarz farklılığı var, ama bu “standartlaştırılmış bir teknik profil” değildir.
Sadece bir tavsiye niteliğindedir.
Kanallar dizi estetik özellikleri ile ilgili sektörde konuşulanlardan yola çıkıldı diyelim.ATV – Parlak, yüksek enerji, dramatik renkler• Hareket yumuşatma mutlaka kapalı olmalı.• Dinamik kontrast sahneleri yapaylaştırır, kapat.SHOW TV – Renkli, hızlı ritimli işler• Gürültü azaltma (piksel boyutlarındaki anormallikler ve bir sonraki karede aynı piksellerin değişmemesidir) yüzleri plastik gibi gösterir, kapat.• Parlaklığı otomatiğe alma; dizinin ışığı bozulur.STAR TV – İç mekân ve dramatik ışık hâkim• “Canlı Mod” kesinlikle kullanılmamalı.• Film/Sinema Modu en doğru seçenektir.KANAL D – Sıcak tonlu aile dramaları• Renk filtresi kapalı olmalı yoksa tonlar kararır.• Hareket yumuşatma sahneyi sabun köpüğü gibi yapar.NOW (FOX) – Yüksek kontrastlı, modern görüntü• Yüksek parlaklık sahneleri yakar; manuel ayar yap.• Gürültü azaltma detayları yok ettiği için kapalı olmalı.TRT – Düşük ışıklı dönem işleri• Dinamik kontrast sahnenin dokusunu öldürür, kapat.• Film Modu veya Filmmaker Mode ideal tercihtir.TÜRKİYE'DE BU KONUDA KLAVUZ VAR MITürkiye’de televizyon dizilerinin nasıl izlenmesi gerektiğine dair resmî, sektörel ya da kurumsal bir kılavuz bulunmuyor.
Ne yapım şirketleri, ne kanallar ne de meslek birlikleri “şu ayarlarla izleyin” şeklinde bir standart yayınlıyor.
Bu nedenle izleyici, televizyonun kendi fabrika ayarlarına ya da internetten denk geldiği tavsiyelere göre izleme yapıyor.
Yukarıdaki bilgiler görüntü yönetmenlerinin farklı zamanlarda verdikleri söyleşilerde ortaya çıkan durumlar aslında.
Oysa dünyada durum farklı:• ABD’de Filmmaker Mode Alliance (Filmmaker Mode Birliği), TV üreticileriyle birlikte “sinematik görüntüyü bozmadan izleme” modları geliştiriyor.• Avrupa’da EBU’nun (European Broadcasting Union) yayın ve görüntü standartlarına ilişkin teknik kılavuzları var.• Hollywood’da görüntü yönetmenleri birlikleri ve sinematografi toplulukları, yıllardır motion smoothing, dynamic contrast gibi ayarların kapatılması gerektiğini açıkça söylüyor.AKLIMA TAKILANLAR SİZİN MAÇLAR NE DURUMDAYDI ACABA?
Ekranda hakem yorumcuları..
Galatasaray – Samsun maçı son dakika pozisyonu ile ilgili konuştular . a Spor’da Mustafa Çulcu “Hakem korktu çalamadı.
MHK bitmiştir” özetle söyledikleri. beIN Spor’da “Hakem Trio’su Deniz Çoban ve Bahattin Duran penaltı değil dedi.
Bülent Yıldırım penaltı dedi.
VAR’ın bu pozisyona karışamayacağı da söylendi.
Hakemin sekiz pozisyona kart vermediği de belirtildi.
Hep sorarım “Sizin yönettiğiniz maçlar ne durumdaydı da şimdi laf ediyorsunuz?”.bEIN MAÇ YAYINLARI?
Fenerbahçe – Galatasaray maçını izledik.
Hani tüm ekipmanların seferber edildiği maç diyelim.
Futbolcular pire, saha çizgileri gri… Bir de “Top nerede?” oyunun oynandığı bir maçtı!
Galatasaray – Samsun maçında da değişen bir şey yoktu.
Bakın en kıymetli lig sıralamasında 10’uncu sıradayız.
Üst sıralarda olmanın önemli kalemlerinden biri yayın kalitesi.
Bu yayın sisteminin değişmesi lazım.
Anlaşılan beIN‘i sıkıştıracak bir rekabet gerekiyor.BİZE GÜVENİN REKLAMLARI Ev ve finansman sektöründe son dönemde ilginç bir reklam yarışı var.
Baktım biri ekran yüzü olarak, Güldür Güldür’ün Mesut’unu seçmiş.
Bir diğeri, Müge Anlı üzerinden güveni konumlandırıyor.
Engin Altan Düzyatan ile “Ben sağlamım” diyen bir başka marka var.
Sonuçta, reklamların ortak mesajı aynı: "Bize güvenin".
Fakat izleyici artık soruyu ters çeviriyor: Güven reklamla mı olur, yoksa sistemle mi?Odatv.com