Haber Detayı

Taha Kılınç 'yasaklı' dediği Uygur bölgesine böyle girmiş: Allah lütfetti kapılar açıldı
Gündem aydinlik.com.tr
02/12/2025 16:14 (3 hafta önce)

Taha Kılınç 'yasaklı' dediği Uygur bölgesine böyle girmiş: Allah lütfetti kapılar açıldı

Haziran ayında Çin'in Uygur Özerk Bölgesine yaptığı 8 günlük geziden sonra ‘popülerliği’ artan gazeteci yazar Taha Kılınç, ‘gördüklerini’ anlatması için şehir şehir gezdiriliyor

Albayrak grubuna bağlı Derin Tarih dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı Taha Kılınç, geçen haziran ayında Çin'in Uygur Özerk Bölgesine 8 günlük bir ziyaret düzenledi.

Kılınç, yaklaşık 4 ay sonra ekim ayında “Çin yönetiminin Uygur kimliğine yönelik baskı ve asimilasyon uygulamaları” savını anlattığı “Kayıp Coğrafyanın İzinde” isimli bir kitap çıkarttı.

Kitap yayınlanınca, önce GZT gibi yine Albayrak grubuna bağlı medya organlarında, Serbestiyet, Karar gazetesi gibi mecralarda röportajları yayınlanarak parlatıldı.

Daha sonra Kılınç'ı bir el şehir şehir gezdirmeye başladı.

Daha önce hayatında bu kadar ilgi görmeyen Kılınç, kitap fuarlarında imza günlerinden, çeşitli üniversitelerde konferanslara kadar ömrünün belki de en popüler dönemlerini yaşıyor.

Kılınç, neredeyse her gün Türkiye'nin bir ilinde etkinlikte.

Gittiği illerde bazen aynı gün iki etkinliğe de katılıyor.

Kılınç, gördüğünü söylediği şeyler yanında daha önce Batılı merkezlerden yayılan bazı iddiaları da anlatımına ekleyerek bir harmanlama yapıyor.

Böylece "tanıklık" çemberinin dışına çıkarak söylemlerine destek yaratıyor.

Bu kapsamda, 29 Kasım günü başkent Ankara'da iki etkinlikte konuşan Kılınç, Altındağ Belediyesi Şair Baki Kültür Merkezinde düzenlenen söyleşide dinleyicilere hitap etti.

Kılınç'ın görüp tanıklık ettiğini söylediği anlatımlarında çelişkili bazı noktalar dikkat çekiyor. 'YASAKLI BÖLGEDE’ ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GEZMİŞ Çin'in Sinciang Uygur Özerk Bölgesi ile ilgili "kayıp coğrafya", yasaklı bölge" gibi ifadeleri öne çıkaran Kılınç, şunları söylüyor: “Çin’in Uygur bölgesine araçla Kazakistan sınırından Gulca şehrinden giriş yaptık.

Gulca’dan Kaşgar’a geçtik.

Kaşgar’da bulunduğumuz süre içinde Opal, Artuş, Kızılsu bölgesinde dolaştık.

Yerkent, Hoten, Urumçi, Turfan, Tuyuk gibi şehirlerin yanı sıra yol güzergâhında geçmiş olduğumuz Fevzivat ve Yenişehir gibi birtakım yerleşim birimleri ve ilçeleri de katacak olursak, 15 kadar beldeyi, kadim il ve ilçe merkezlerini gezdik, gördük.

Türkiye’nin yaklaşık 2 katı olan, 1 milyon 800 bin kilometrekarelik bir alanda yer alan bu coğrafyayı 8 gün boyunca çok yoğun bir tempoyla ziyaret ettik.”Ama ileri sürdüğü gibi “yasaklı bölge”ye güvenlik engellerini aşıp elini kolunu sallayarak nasıl girdiği, Çin Elçiliği’nden vize alıp almadığı, sekiz gün boyunca en ücra beldelerine kadar 15 yerleşim merkezinde sokaklarda nasıl serbestçe dolaşıp fotoğraflar çektiği, halkla sohbet ettiği, kamuya açık bir otelde nasıl konakladığı gibi soruların yanıtını vermiyor.

Kılınç, bu durumu "Allah lütfetti kapılar açıldı gittim gördüm." diye açıklıyor.

Böylece kendine ilahi bir kisve de biçiyor.

GÖRMEDİKLERİNİ DE ANLATIYOR Kılınç, görmediklerinin anlatımını da yapıyor.

Uygurların evlerine Çinliler yerleştirildiğini söyleyen Kılınç, bunu dayandırdığı somut bir delil paylaşmıyor.

Yine "Camilerin ve mezarların yıkılıp yok edildiği" iddiasını Batı kaynaklı paylaşımlara dayanan Google Haritalar görselleri üzerinden yapıyor.

Örneğin, 2010'da Aksu şehrinde "10 binlerce kişinin gömülü olduğu bir Uygur mezarlığının yok edildiği" iddiasını bu yöntemle anlatıyor. ‘ÖZGÜRCE NAMAZ KILANLAR VAR AMA UYGUR DEĞİLLER’ Taha Kılınç, Uygur bölgesinde camilerin ibadete kapalı olduğunu iddia ediyor.

Bir taraftan da gezdiği birçok caminin cemaatli fotoğraflarını gösteriyor.

Camilerdeki cemaatin özgürce namaz kılarken fotoğraflarını da gösteren Kılınç, bunların Uygur değil, Hui Müslümanları olduğunu ileri sürüyorBatı kaynaklı en meşhur yalan Kaşgar’daki İydgah camiinin yıkıldığıydı.

Bir süre sonra yıkılmadığı ortaya çıktı.

Kılınç da İydgah camisini ziyaret etmekten geri kalmamış.

Yıkıldığını ileri süremese de caminden çektiği fotoğraflarla “cemaatin kalabalık olmadığı”ndan dert yanıyor.

Camilerin girişinde yazılı olan "ibadet zamanı turistlerin içeri girmesi yasaktır" ibaresinden şikayet ediyor.Cuma namazı zamanı bir camiye gittiklerinde caminin açık olduğunu ama cemaatin giyimlerinin Müslüman giyimine pek uygun olmadığını söylüyor.

Kılınç, namaz sırasında safta duran cemaatin uzaktan çektiği belirsiz fotoğrafı üzerinden bunların “Çin bayrağı önünde zorla dizilerek Çin'e bağlılık yemini ettirildiklerini” iddia diyor.

İNSANLAR MUTSUZMUŞ Kılınç, artık kapalı olan, bir dönem Çince, hukuk bilgisi, meslek dersleri verilen eğitim merkezlerinin açık olduğunu iddia ederek "her yerde toplama kampları var" propagandasını ileri sürüyor.

Kılınç, bu iddiasını da görgüye değil, yine Google Haritalar üzerinden görsellere dayandırıyor.Kılınç, insanların iletişime kapalı ve mutsuz olduğunu, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Urumçi ziyaretinde yaşlı kadına "Selamünaleyküm" deyip cevap alamadığını ileri sürerek kanıtlamaya çalışıyor.

Fidan, Haziran 2024’de Urumçi ve Kaşgar ziyaretinde sokakları gezip vatandaşlarla sohbet etmişti.

Gezerken karşılaştığı bir kadının yanına oturan Fidan, yaşlı kadının elini öpüp sohbet etmişti.

Fidan, Türkiye'den geldiğini ve Sinciang Uygur Özerk Bölgesinin çok güzel olduğunu ifade etmişti.

Yaşının 80 olduğunu, Çince bilmediğini ve adının "Emine" olduğunu aktaran kadın da Fidan'a çocuklarının adını söylemişti.Kaldığı otelin balkonundan çektiği fotoğrafı göstererek, şehrin pembe vb renkte ışıklandırılmasına "asimilasyon" anlamları yüklüyor.

Kadınların başındaki geleneksel Uygur şapkası Dobba'ya da başka bir anlam yüklemiş.

O kadınların aslında daha önce örtülü olduğunu ancak artık örtünemediği için bu şapkaları taktığını öne sürüyor.

SEYYAR SATICILARDA SATIRLARIN BAĞLANMASI OLAYI Sokak satıcılarının tezgahlarda kullandığı satırların masalara bağlı olduğunu gösteren Kılınç, bunu özgürlüğü kısıtlayıcı bir uygulama olarak anlatıyor.

Oysa 2014 yılı Mart ayında ayrılıkçılar tarafından Çin'in Kunming kentinde 29 kişi bıçaklı ve palalı saldırganlar tarafından öldürülmüştü.

ÇİN’İN DİYANET İŞLERİNE KARŞI Konuşmanın sonunda "Doğu Türkistan'la ilgili hiç ümit yok mu?" sorusunu atan Kılınç, Sovyetlerin dağılması sonrası örneğiyle Çin’in dağılması imalarında bulunuyor.

Kılınç, dinleyicilere Uygurlarla, Uygur dernekleriyle yoğun temas kurmasını öğütlüyor.Kılınç’ın Hac ibadeti konusunda Türkiye’de ve birçok İslam ülkesinde de diyanet işleri benzeri kurumların yetkili olduğundan haberdar olmadığı anlaşılıyor.

Kitabında “Çin İslam Derneği, Hacca gidecek grupları organize etme konusunda tek yetkili kurum oldu” diyerek adeta şikayet ediyor.

Kılınç’ın bahsettiği Türkiye’deki gibi bir “dernek” değil, bizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir yetkili resmi kurum.

Hac ibadeti, camiler ve diğer ibadet yerlerinin böyle bir merkeze bağlı olması Çin için normal.

Çin, bizdeki gibi cemaatlere ait merdiven altı ibadet yerlerinin kurulmasını önlemek istiyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Kotan:‘Çin tüm dünyada fitne tohumları ekiyor’ Programın organizasyonunda Diyanet İşleri Başkanlığı Ankara Müftülüğü'nün de olduğu görüldü.

Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Fatma Yağız Kotan da konferanstan sonra Kılınç’a plaket verdi.Plaket verirken konuşan Kotan, Taha Kılınç’ın konuşmasından kendisine ödevler çıkarttığını belirterek, şunları söyledi:“Bütün Türk İmparatorluklarının hemen hemen hepsi Çin'in fitne tohumları sebebiyle kardeş kavgası yüzünden yıkılmıştır.

Bir başka bilgi de Timur 200 bin kişilik bir orduyla Çin'i alt etmek ve tarihin sayfalarından silmek üzere planlarını yapar ve Çin'e doğru hareket etme kararları verilir.

Ama bir anda nasıl olursa o Çin'in ajanları bir anda harekete geçer ve savaş meydanlarında Osmanlı'yla Timur birbirlerini yok etmek için mücadele ederken birbirlerini bulurlar.

Şimdi tüm dünyada en fazla o fitne tohumlarını ekmek ve sessizce meseleleri çözmek için Çin'in hareket halinde olduğunu ama bu işi sessizce yaptığını çok iyi biliyoruz.

Biz Doğu Türkistan'a gidemiyoruz ama siz bizi oraya götürdünüz, sağ olun, var olun.”

İlgili Sitenin Haberleri