Haber Detayı

Türkiye Sigorta’nın raporu: Bölgesel su diplomasisi stratejileri güçlendirilmeli
Sigortacılık dunya.com
02/12/2025 00:00 (3 hafta önce)

Türkiye Sigorta’nın raporu: Bölgesel su diplomasisi stratejileri güçlendirilmeli

Türkiye Sigorta’nın Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Su Raporu” yayınladı. Türkiye Sigorta Hazine ve Emeklilik Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Gürol Sami Özer, dünya nüfusunun üçte ikisinin artık ‘su stresi’ altında yaşadığına işaret ederken, Ekonomik Araştırmalar Müdürü Lokman Yücedağ, bölgesel su diplomasisi stratejilerinin güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Sevilay ÇOBANsevilay.coban@dunya.comSigorta; ‘risklerin ger­çekleşmesi sonucu do­ğabilecek zararları gi­dermek için kullanılan mali araç olarak’ tanımlanırken, sigorta şirketleri, gelecekte­ki konumlarını belirlemek ve sektörün yönüne ilişkin öngörüler ortaya koyabil­meyi amaçlıyor.

Türkiye Si­gorta’nın Ekonomik Araş­tırmalar Müdürlüğü de kü­resel ekonomik ve finansal trendleri, özellikle de bireysel emeklilik ve sigorta sektörle­ri üzerindeki olası etkilerini derinlemesine analiz ederek, tematik yatırım fonları geliş­tiriyor.

Sadece bir sigorta şir­keti olmanın ötesinde, sektör paydaşlarına yol göstermek ve katılımcılara bilinçli fon seçimleri için perspektif sun­mayı amaçlayan birim, İstan­bul Üniversitesi iş birliği ve akademisyenlerin katkılarıy­la “Pensura” adlı sigorta sek­törüne özel bir rapor yayınla­dı.

Ekip, yeni trendleri takip ederek hem katılımcı tarafına hem de şirkete bir bakış açısı sunmayı amaçlarken, megat­rendler 5D, altın bir bakış, su, tarım ve gıda ve petrol olmak üzere 5 ana başlıkta tematik rapor hazırladı.

Türkiye Si­gorta Hazine ve Emeklilik Operasyonları Genel Müdür Yardımcısı Gürol Sami Özer ve Ekonomik Araştırmalar Müdürü Lokman Yücedağ, dünyanın geleceği için en önemli yaşam kaynakların­dan biri olan suyu konu alan “Su Raporu”nu anlatmak üzere bir grup basın mensu­buyla bir araya geldi.

Sürdü­rülebilir gelecek için strate­jik bir güvenlik meselesi ha­line gelen su kıtlığı riskinin masaya yatırıldığı “Su Ra­poru”, Türkiye ve dünyada su riskini, sigorta ve özel emeklilik sektörünün riske karşı alması gereken önlem­leri ele alıyor.Dünya nüfusunun üçte ikisi ‘su stresi’ altında Türkiye Sigorta Hazine ve Emeklilik Operasyonları Ge­nel Müdür Yardımcısı Gürol Sami Özer, rapora göre 2025 yılı itibarıyla dünyanın su kıtlığı riskini çevresel bir so­run olmaktan çıkarıp strate­jik bir güvenlik meselesi ha­line getirdiğine işaret ederek, “Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası verileri, dünya nüfu­sunun üçte ikisinin artık ‘su stresi’ altında yaşadığını gös­teriyor.

Bu tablo, gelecekteki küresel dengelerin su etrafın­da şekilleneceğini net biçim­de ortaya koyuyor.

Türkiye’de kişi başına düşen yıllık ye­nilenebilir su miktarının ise 1.400 m2 seviyelerine kadar gerilemesi ülkemizin ‘su stre­si’ sınırında olduğunu göste­riyor.

Bu durum, tarım, sana­yi ve enerji politikalarında su yönetimini merkezine alan yeni stratejiler geliştirilmesi­ni zorunlu kılıyor” dedi.Suyun yüzde 70'ini tarımda tüketiyoruz Birleşmiş Milletlere (BM) göre, global su talebinin yüz­de 70’inin tarımsal sulama­da, yüzde 20’sinin sanayide ve yüzde 10’unun evsel tü­ketimde kullanıldığını akta­ran Ekonomik Araştırma­lar Müdürü Lokman Yü­cedağ, bu oranların bölgesel değişken­lik gösterdiğini, Af­rika’nın kuzeyi, Or­ta Doğu, Güney Asya ve bazı Latin Ameri­ka ülkele­rinin hem iklimsel hem de yö­netsel zorluklar nedeniyle su krizine en açık bölgeler ara­sında öne çıktığını söyledi.

Yücedağ, Su Raporu’na göre Türkiye’de toplam su tüketi­minin yaklaşık yüzde 70’i ta­rımda gerçekleştiğine işaret ederek, “Dünya Ekonomik Forumu (WEF), yapay zekâ destekli veri merkezlerinin yalnızca 2027’ye kadar küre­sel su çekimini 4,2–6,6 mil­yar m2 artırabileceğini öngö­rüyor.

WEF aynı zamanda, iklim değişikliğinin yağış dü­zenlerini bozarak 1900’den bu yana su kaynaklarını yüz­de 20 azalttığını ve önümüz­deki yıllarda yüzde 10–40 oranında ek düşüş yaşanma­sının beklendiğini belirtiyor” diye konuştu.Yücedağ, rapora göre su kay­naklarının sürdürülebilirli­ğinin, stratejik finansal istik­rarın da ön koşulu olduğuna vurgu yaparak, şöyle konuştu; “Bu kapsamda, bankacılık ve sigorta sektörü, su riski temel­li kredi ve yatırım modellerini gündemine alması gerekiyor.

Kuraklık, sel, su taşkınları ve dolu gibi olaylar, parametrik sigorta ürünlerinin ve tarım­sal risk yönetimi araçlarının önemini artırıyor.

Sürdürüle­bilir fonlar, su verimliliği, ta­rım teknolojileri ve gıda gü­venliği yatırımlarına yönele­rek hem finansal getiri hem de çevresel fayda sağlıyor.”Kentleşme artışı su altyapısını zorluyor Uzaktan algılama, yapay zekâ ve veri analitiği tabanlı su izleme sistemleri hem ta­rımsal hem de kentsel su kul­lanımında verimliliği ar­tırdığını kaydeden Yüce­dağ, “Fırat-Dicle, Nil ve İndus havzalarında olduğu gibi sınır aşan sular, ülkeler arası yeni diplomasi kanalla­rını zorunlu hale getiriyor.

Bu yüzden rapora göre Türkiye, bölgesel su diplomasisi stra­tejilerinin güçlendirilmesi gerekiyor.

Nüfus yoğunluğu ve kentleşme artışı, şehirler­deki su altyapısını zorluyor.

O nedenle geri dönüşüm, yağ­mur suyu toplama sistemle­ri ve gri su kullanımı, gelece­ğin şehirlerinin standart bi­leşenleri olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.Tatlı su kaynağı kısıtlı Yücedağ, su kaynakları ve kişi başına düşen tüketim hakkında şu bilgileri verdi: “Dünyadaki kullanılabilir su kaynakları %3 civarında olup, dünya nüfusunun yarısından fazlası su stresi altında yaşıyor.

Türkiye de bu ülkeler arasında yer alıyor. 2050 yılında Türkiye nüfusunun 110 milyona ulaşması beklenirken, kişi başına düşen su tüketiminin 1200 metreküpten 1000 metreküpün altına düşeceği öngörülüyor.

Türkiye, su kaynakları açısından zengin gibi görünse de nüfus yoğunluğu dikkate alındığında toplam tatlı su kaynağının dünya genelinin %1’inden azına sahip.Susuzluk gıda enflasyonunun da nedeni Türkiye’nin geçmişte kendine yetebilen bir ülke olmasına rağmen, artan nüfus ve “misafir nüfus” ile birlikte tarımsal üretimde beklenen artışın gerçekleşmemesinin gıda enflasyonuna yol açtığını ifade eden Yücedağ, “Nüfus 60 milyon civarındayken üretilen tarımsal emtia ile 90 milyona yaklaşan günümüz karşılaştırıldığında üretim arasında anlamlı bir fark söz konusu değil.

Dolayısıyla %50’lere varan gıda enflasyonunun temel nedenlerinden biri de su azlığı sonucu üretimin nüfusla doğru orantılı olarak artmamasıdır.

Ayrıca tarım ve gıda sektöründe aksiyon alınması ve dışa bağımlılığın azaltılması kritik öneme sahiptir” dedi.Tarım ve su teknolojileri yatırımın merkezi olacakGürol Sami Özer, su ve tarımın gelecek 10-15 yılda önemli yatırım alanları olacağına dikkati çekerek, “Arıtma sistemleri, modern sulama sistemleri, topraksız tarım ve havadan su üreten teknolojiler gibi alanlarda ciddi potansiyel bulunuyor.

Yaşlanan nüfus, dekarbonizasyon, dijitalleşme gibi mega trendler, finansal piyasaları ve yatırım stratejilerini derinden etkiliyor.

Türkiye’deki emeklilik fonlarında altının payının %45-50 seviyelerinde olması, Avrupa’daki %3-4’lük oranlarla kıyaslandığında kültürel bir yatkınlığı gösteriyor.

Ancak altının performansının her zaman böyle devam etmeyecek ve yeni tematik alanlara yatırım yapmanın gerekliliği ortaya çıkacak.

Bu noktada erken aşamada inovatif ve sürdürülebilirlik odaklı girişim sermayesi fonlarına yatırım yapmak önem kazanacak” diye konuştu

İlgili Sitenin Haberleri