Haber Detayı

Türk yazarların gönül ağrısı: Modalı kızlar
Kültür - sanat odatv.com
22/11/2025 09:30 (4 hafta önce)

Türk yazarların gönül ağrısı: Modalı kızlar

Soner Yalçın’ın Solcular kitabı tekrar tekrar okunacak, satır aralarından yeni yeni araştırmalara dalınacak hazinelerle dolu… Onlardan biri, Yaşar Kemal bölümünde…

Yaşar Kemal için “Gizli kahramanları Yörük - Türkmen - Alevi kadınlardı” diyen Yalçın’ın şu cümlesi dikkatimi çekti:“Modalı kızlara kim aşık olmadı, şiir yazmadı ki…”‘Kimmiş bu kızlar’ diye ufak bir araştırma yaptım.

Türk edebiyat tarihinin belki de en büyük aşkları, Kadıköy’de, Moda’da filizlenmiş, yaşanmış ve/veya acısı ile yaşlanılmış… Hicran Göze bu aşklardan öylesine etkilenmiş ki “Bir Zamanların Kadıköy'ünde Edebiyatçılar ve Aşkları” adlı bir kitap dahi yazmış…TİLDA KEMALSolcular kitabına geri dönelim, aynı notta Yalçın Küçük atıflı şu detay da var:“Yalçın Küçük, gençlik arkadaşı ‘Ağam Kemal’ dediği Yaşar Kemal’in Moda’da güzel, alımlı Ayperi, Gülçin, Mevhibe isimli kızlara nasıl aşk ilan ettiğini, sonunda -tek çocuklu- Tilda ile evlendiğini ayrıntılı yazdı”Tilda Kemal, yahut Tilda Gökçeli, Yaşar Kemal’in 50 yıllık hayat arkadaşıydı.

Asıl adı Mathilda olan Tilda Kemal, Salomon ve Kadun Serrero’nun en büyük çocuğu olarak 1923’te dünyaya geldi.Tilda ve Yaşar KemalBabası Salomon Serrero, Osmanlı Bankası’nın genel müdürü, dedesi 2.

Abdülhamit’in sarayında hekimlik yapmış olan Jak Mandil Paşa...

Sefarad Yahudisi olan Tilda, eğitimini İngilizce aldı, Oxford Üniversitesi’nden mezun oldu.Tilda KemalYaşar Kemal’in eserlerini İngilizceye kazandırarak dünyaya duyurdu.

İngiliz Nafen haber ajansında çalıştı, 60lı yılların mühim yayınevlerinden Ararat ve Ant Yayınları’nı kurdu, yöneticiliklerini yaptı. 19 Ocak 2001’de hayatını kaybeden Tilda Kemal, Zincirlikuyu’ya defnedildi.

Yaşar - Tilda Kemal çiftinin manevi oğlu Raşit Gökçeli 2023’ün Ağustos ayında hayatını kaybetti.MEVHİBE MEZİYET BEYAT - NAMIDİĞER LAVINIAÖzdemir Asaf’ın Lavinia şiirini yazdığı Mevhibe Beyat 2 Mayıs 1925’te İstanbul’da doğdu, Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdi, Olgunlaşma Enstitüsü’nde resim öğretmenliği yaptı, üç kez evlendi: İlk eşi İlhan Selçuk onun için “fırtınalı bir ilişkinin tensel terinde köpüklenen dalgasını yaşarken, gönüllerde dolaşmanın çekiminden de vazgeçemiyordu; ileride bunun hesabını acıyla vereceğinden habersizdi” cümlelerini kaleme almıştı.Mevhibe BeyatBir kuşağın aşık olduğu kadın olarak hatırlanan Mevhibe Hanım, iki yıl evli kaldığı İlhan Selçuk’tan ayrıldıktan sonra ikinci evliliğini Öztürk Serengil ile yaptı.

Onunla olan evliliği de uzun sürmedi, üçüncü ve son izdivacı fotoğraf sanatçısı ve kameraman Muhlis Hasa ile oldu.İlhan Selçun ve Mevhibe BeyatMevhibe Beyat’ın ilk aşkının ünlü ressam ve hocası Edip Hakkı Köseoğlu olduğu biliniyor.

Özdemir Asaf ise ‘Adını gizleyeceğimSen de bilme, Lavinia’ sözleriyle anlattı Mevhibe’ye olan platonik aşkını.Mevhibe Meziyet Beyat, 2007 yılında aramızdan ayrıldı.CALİBE HANIM VE ÖMER SEYFETTİNGönen’de doğan ve bunu “Ben Gönen’de Doğdum” adlı bir kitap yazacak kadar çok belirten Ömer Seyfettin hayatının aşkını İstanbul’da, Moda’da buldu.

Doktor Besim Bey’in küçük kızı Calibe Hanım’la 1915’te evlendi, içgüveysi olarak yaşamaya başladı.

Calibe Hanım o zaman Moda Caddesi’ndeki Fransız okulunda okumuştu.

Moda ve Mühürdar sosyetesinde tanınan, güzel ve zarif bir genç kızdı.Calibe Hanım ve Ömer Seyfettin kızları Güner ileÇiftin bir kızları oldu ancak izdivaçları 1918’de sona erdi.

Ömer Seyfettin sonradan ‘Tek başına yalı’ olarak adlandıracağı Kalamış’taki evinde, Calibe Hanım’ın sonraki evliliğini ve mutlu devam eden hayatını bu evde izleyerek aşk acısı yaşadı.Calibe Hanım ve GünerBEDRİYE SADRETTİNFaruk Nafiz Çamlıbel’in 1922 senesine dek yaşadığı Kadıköy, ona Şifa Sokak’taki köşkte yaşayan Bedriye Sadrettin’i uzaktan sevmeyi öğretmişti.

Arkadaşlarının Bedra diye çapırdığı bu sarışın kız, o zamanlar 22 yaşında olan Faruk Nafiz’in akşam olduğunda köşkün bahçesine çıkarak görebildiği aşkına dönüşmüştü.

Çamlıbel’in Serenad şiirinin, Bedra’ya yazıldığı biliniyor:Bir nisan akşamı serin bir gününŞarkın bu sevimli, güzel köyününCenneti andıran bir akşamıydı.Sizi ilk balkonda gördüğüm gündüYüzünüz sararmış gibi göründüAcaba ruhunuz çok hasta mıydı?Faruk Nafiz Çamlıbel 1931 yılında öğretmen Azize Kâniye Çamlıbel ile evlendi.ŞÜKUFE NİHAL BAŞARNazım Hikmet’in Piraye’ye, Vera’ya, Galina’ya olan aşkları yaygın olarak biliniyor, peki Şükufe Nihal’i tanır mısınız?Nazım Hikmet'in gençliğiKadıköy semti, Nazım Hikmet’in hayatında özel bir yere sahipti zira çocukluğu ve ilk gençliği burada geçti.

Aşka aşık yaşayan Nazım Hikmet, gönlünü kaptırdığı kadınlardan birini büyüdüğü bu semtte tanıdı…Şükufe Nihal BaşarKendisinden 6 yaş büyük olan Şükufe Nihal şiirler yazıyor, öğretmenlik yapıyor, aktivist kişiliği ile tanınıyordu.

Tarihçi Ahmet Giz’in notlarına göre bir akşam bir grup edebiyatçı toplanmışlardı.

Nazım bir kağıt parçasına “Ben sizin için çıldırıyorum, siz bana aldırış bile etmiyorsunuz”’ yazılı notu masanın altından Nihal’e verdi.

Ancak bu denemesi de karşılıksız kalacaktı.AFİFE JALEÜnlü bestekâr Selahattin Pınar ile Afife Jale’nin büyük aşkının Kuşdili çayırındaki bir konserde tanışmalarıyla başladığı söylenir.

İki tutkulu ismin mutlu evliliği, Afife Jale’nin sahne mücadelesi sırasında uyuşturuya başlamasıyla gölgelendi.Afife JaleJale'nin yaşadığı rahatsızlıklar, Pınar'ı derinden üzdü, bu dönem bestelediği şarkılar genelde karşılıksız ve ümitsiz aşkları, ayrılık acılarını içeriyordu.

Jale, rahatsızlığı nedeni ile Pınar'dan kendisini terketmesini istedi ve yıllar sonra bir hastanede kimsesiz olarak hayata veda etti.Selahattin Pınar ve Afife JaleSelahattin Pınar ikinci evliliğini Seyyare Atıfet ile yaptı ve 1960 yılında hayatını kaybedene kadar evli kaldı.ŞİFA’DAKİ O KADINŞair Halit Fahri Ozansoy, Kadıköy ve bilhassa Moda aşklarının namını şöyle anlatır:“Hepimiz Kadıköy’de otururduk ve akşamları, hele yaz gecelerinde gece saat 3lere dek Moda’da, Şifa’da, Fenerbahçe’de dolaşırdık.

O acı günleri birbirimize sarılarak geçirmeye çalışırdık.

Ama kulaklarımız Anadolu’daki Kurtuluş Savaşı haberlerindeydi.

O tarihte Kadıköy aşağı yukarı bir şairler beldesi olmuştu.

Akşamlarımızı berber geçirmekte, beraber yazmaya, hatta Moda ve Şifa çayırlarında sık sık rastladığımız güzellere beraber aşık olmaya başlamıştık”Halit Fahri OzansoyÖyle ki O ve Ahmet Rasim bir dönem aynı kadına gönlünü kaptırmış.Faruk Nafiz’in Bedra’sı gibi Şifa Sokak’ta yaşayan bu kadının adı bilinmiyor ancak Halit Fahri onun için şunları not düşüyor:“Her akşam Şifa’ya tek başına genç ve güzel bir kadın gelir.

Hiçbirimize bakmadan geçip giderdi.

Bu dilber dula karşı hepimizin dehşetli zaafı vardı ve inatçı kadın hiçbirime yüz vermiyordu.

Biz şairler bu hiçbirimize kıskançlık hissi vermeyen, çünkü hepimize ümit kapılarını kapatmış olan müşterek sevgilimize öyle bağlanmıştık ki, artık o geçerken kurbanlık koyunlar gibi boynumuzu büküp sırayla diziliyorduk”KADIKÖYLÜ BİR DİĞER KIZAhmet Haşim’in bilhassa Kadıköy Vapuru geçen satırları ve semte duyduğu sevdası, yakasına meyveli bir broş taktığı için noktaladığı büyük sevdasına da ev sahipliği yapıyordu.Ahmet HaşimAkşam 6 vapurunda görüp sevdiği bu Kadıköylü kız için Ahmet Haşim’in yakın dostu ve aşkının tek şahidi Yakup Kadri Karaosmanoğlu şunları yazar:“Vapura erkenden binip, onun girişini görmemize müsait bir yerde oturmamız lazım geliyordu.

Bu yer, vapur iskeleden yana tarafı idi Haşim buraya oturur oturmaz artık benimle hiç konuşmaz, başı hep iskeleye dönük,çakmak çakmak parıldayan gözlerle yolcu kalabalığı içinde o gen kızı arardı ve ancak onu gördükten sonradır ki, kendine gelip aşk üzerine paradokslar yapmaya başlardı.”Adını bilmediğimiz genç kız bir gün Yakup Kadri’nin hayranı bir arkadaşı ile çıkagelince Ahmet Haşim’in aşkı bir anda gölgelenir ve kızdan ayrılır.Yakup Kadri ve eşi Ayşe LemanModalı kızlar Türk edebiyatında mühim bir yerde duruyor: Gönül ağrısı ile yazılan satırlar günümüzde hala okuru yakalayan bir güce sahip.Gözde SulaOdatv.com

İlgili Sitenin Haberleri