Güllü'nün kızı 'ben yaptım' dedi mi? Canlı yayında olay itiraf

Beyaz TV ekranlarında izleyiciyle buluşan programda, Güllü’nün ölümüyle ilgili olarak en dikkat çeken anlatım, Tuğyan’ın yakın arkadaşı olduğunu söyleyen Bircan’ın tanıklığı oldu.

Bircan, ilk andan itibaren aklına gelen ihtimalin “Tuğyan annesini itmiş olabileceği” olduğunu dile getirdi.

Cenaze günü menajer Çiğdem Hanım’ın evinde, kalabalık taziye ortamında Tuğyan’la yan yana oturdukları anda ise, hayatını değiştirecek o cümleyi duyduğunu açıkladı: “Abla ben yaptım ama çok pişmanım, keşke yapmasaydım.” Bu sözlerin, tamamen şok etkisiyle karşılandığını, o an hiçbir tepki veremediğini söyledi.

PROGRAMDA ANLATILAN ÇARPICI İTİRAF Bircan, daha önce aylar önce Tuğyan’la ölüm ve annesine yönelik öfke içerikli konuşmalar yaptıklarını, bu yüzden “bunu yapabilme ihtimalinin” kendisi için tamamen sürpriz olmadığını belirtti.

Ancak taziye evinde, yüz yüze ve göz göze bir şekilde “ben yaptım” demesinin, olayın boyutunu değiştirdiğini ifade etti.

İddiaya göre Tuğyan, o anda ağlamaklı, sesi kısık ve kendini yerlere atan, sık sık fenalaşan bir haldeydi.

Esra Ezmeci ise bu tepkilerin “sıradan bir kaza ölümü” acısından çok daha yüksek ve abartılı göründüğünü, bu nedenle psikolojik açıdan borderline özellikli bir kişilik ihtimalinin tartışılması gerektiğini vurguladı.

Yine de tüm bu değerlendirmelerin birer yorum ve iddia olduğunu, kesin sonuca ancak yargının varabileceğini hatırlattı.

KANLI TİŞÖRT VE SİLİNEN MESAJLAR İDDİASI Bircan’ın anlattıklarına göre çarpıcı iddialar bununla sınırlı değil.

Cenazeden birkaç gün sonra, Tuğyan’ın yaşadığı eve gittiklerinde yatak odasında, üzerinde kan lekeleri bulunan beyaz bir tişört gördü.

Tuğyan’ın bu tişörtü eline alıp “Abla bunu benim için saklar mısın?” diyerek kendisine verdiğini, sabah tişörtü katlayıp çantasına koyduğunu anlattı.

İlerleyen dönemde Bircan, yaşadıklarını gazeteci Ferdi Bey’le paylaşmak için mesajlar atınca, bu yazışmaların televizyonda gündem olması üzerine Tuğyan’ın “Ben geliyorum, tişört sende mi?” diyerek onu aradığını söyledi.

Bircan, olası bir tehlikeye karşı bir arkadaşına canlı konum attığını, buluşma noktasını özellikle MOBESE kameralarının olduğu bir alan olarak seçtiğini anlattı.

İddiaya göre Tuğyan ve Sultan, daha sonra Bircan’ın evine giderek, Kervan’ın gönderdiği videoları bahane edip Bircan’ın telefonunu eline aldı ve WhatsApp yazışmalarını tek tek sildi.

Bircan, bu mesajları savcılığa delil olarak sunmak için sakladığını, buna rağmen o gece açık bir çatışmaya girmek istemediğini belirtti.

KORKU, TEHDİT VE VİCDAN HESAPLAŞMASI Bircan, Tuğyan’dan herkesin çekindiğini, çevresinde silahlı ve madde bağımlısı gençlerin bulunduğunu, bu yüzden uzun süre savcılığa gitmeye cesaret edemediğini dile getirdi.

Buna rağmen Güllü’nün ölüm şeklinin vicdanını rahatsız ettiğini, “hiçbir kadının böyle ölümü hak etmeyeceğini” söyleyerek sonunda konuşmaya karar verdiğini aktardı.

Canlı yayında, “Ben vicdanım rahatsız olduğu an savcıya giderim, ifademi veririm” dediğini; Tuğyan’ın ise buna kayıtsız kaldığını, kendisinin böyle bir adım atacağına inanmadığını iddia etti.

Tüm bu anlatımların şu aşamada tanık beyanı ve iddia niteliğinde olduğunu vurgulayan programda, Esra Ezmeci ve konuk uzmanlar, olayın adli makamlarca en ince ayrıntısına kadar araştırılması gerektiğinin altını çizdi.

Kamuoyunun merak ettiği temel soru ise aynı kaldı: Güllü’nün ölümü gerçekten bir kaza mı, yoksa planlı bir cinayet mi?

Bu sorunun cevabını zaman ve yargı süreci gösterecek.