Haber Detayı
Prof. Yalçın Tura ile 80 yıllık müziğe yolculuk: Her duygunun bir sesi var
1950’lerden bu yana Umutsuzlar, Keşanlı Ali Destanı, Yılanların Öcü, Aşk-ı Memnu ve Küçük Ağa gibi Türk sinema ve televizyon tarihinin en kült yapımlarının film müziklerini yapan Prof. Yalçın Tura Hürriyet'ten Zeynep Bilgehan'ın sorularını yanıtladı.
1950’lerden bu yana Umutsuzlar, Keşanlı Ali Destanı, Yılanların Öcü, Aşk-ı Memnu ve Küçük Ağa gibi Türk sinema ve televizyon tarihinin en kült yapımlarının film müziklerini yapan Prof.
Yalçın Tura Hürriyet'ten Zeynep Bilgehan'ın sorularını yanıtladı.Opera, arabesk ve caz alanlarında da 80 yıla yayılan üretimiyle çağdaş Türk müziğinin en etkili bestecileri arasında yer alan Tura, geçen hafta 2025 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin müzik kategorisinde ödüle layık görüldü."İyi müzik kötü filmi kurtarır mı?" sorusuna, “Biraz katkısı olur.
Bazen ‘Film kötü ama müzikleri çok güzel denebilir’ ama ben bir iş yapıyorsam onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım." diyerek cevap veren Tura'nın Zeynep Bilgehan ile söyleşisinin tamamı ise şöyle:‘Dönüş’ filminin, “Hasretinle yandı gönlüm… Yandı yandı, söndü gönlüm… Evvel yükseklerden uçtu… Düze indi şimdi gönlüm…” diye başlayan müziğini dinleyip de gözleri dolmayan var mıdır?
Böyle bir eser nasıl yazılır?
Bu sorunun cevabını vermek üzere karşımda bulunan eserin sahibi, çağdaş Türk müziğimizin en önemli bestecilerinden, ulu çınar Yalçın Tura muzip muzip gülüyor… Onlarca film ve dizi müziği, opera, çocuk şarkısı, caz eserleri olan, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji Bölümü kurucusu Tura, geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nde müzik alanında ödüle layık görüldü.‘FERAŞET-İ ŞERİFE’ BERATLI DEDETura, “Bizim ailemiz Horasan’dan gelmedir” diye başlıyor söze: “Ailemizin adı ‘Ahi Turalar’.
Ahilik eski bir meslek loncası düzenidir.
Aile önce Malatya’nın Arapgir ilçesine yerleşiyor.
Büyükbabam Ali Fuad Bey, 12 yaşında çalışmak üzere İstanbul’a geliyor ve bir fırın açıyor: Hasanpaşa Fırını.
Kendisi, kandillerde yediğimiz ‘kandil simidi’nin mucidiydi.
Sultan İkinci Abdülhamit tarafından yaptığı işteki başarısı sebebiyle ‘Feraşet-i şerife’ beratıyla ödüllendirilmişti.” Bu berat evin duvarında asılı...13 YAŞINDA BABASIZ KALIYORAli Fuad Bey’in oğlu Mustafa Niyazi Bey, Hukuk Fakültesi’nde okurken Çanakkale Savaşı’na katılıyor.
Donarak şehit olanların kaldığı morgda bir askeri doktor onu tesadüfen bulup hayata döndürüyor.
Yalçın Tura, Mustafa Niyazi Bey ve Necile Hanım’ın üç çocuğundan en küçüğü olarak 1934 yılında dünyaya geliyor.
Tura: “1942 yılında ağabeyimi veremden kaybettik.
Bu acı üzerine beş sene sonra babamı da kaybettik.” Tura, 13 yaşında annesiyle bir başına kalıyor.
Ablasının eşi Prof.
Dr.
Hakkı Ogan ona ikinci babalık yapıyor.AİLEDEKİ MÜZİĞİ KAN ÇEKTİTura ilkokuldan itibaren müziğe ilgi duyuyor.
Öyle ki ilk bestesini henüz dördüncü sınıfta, Doğan Kardeş dergisinde okuduğu bir çocuk şiiri üzerine besteliyor.
Bu nasıl oluyor?
Anlatıyor: “Annem Kız Öğretmen Okulu’nda okumuştu.
Orada ud çalarmış.
Evde keman vardı.
Babam da bir zamanlar müzik hocalığı yapmış.
O da müzikle çok ilgiliydi.
Hatta besteleri vardı.
Geleneksel müziğimizin bütün esaslarını babamdan öğrendim.
Babam Anadolu folklorunu, türkülerini ve masallarını bilirdi ve çok güzel söylerdi.
Babaannem de halk müziğini çok iyi bilir ve en güzel Anadolu türkülerini söylerdi.
Ailede müzik olduğuna göre bizde de kan çekmiş!”EDEBİYAT SANAT FELSEFEİlkokulu birincilikle bitirdikten sonra Galatasaray Lisesi’ni kazanıyor.
Tura, “Galatasaray’da yetişmek bana çok şey kattı.
Çok iyi hocalarımız oldu” diyor.
Hepsi edebiyata, sanata, müziğe meraklı sınıf arkadaşları da cabası; Atilla Tokatlı, Teoman Aktürer, Erol Günaydın, Ali Doğan Sinangil… Hocaların yönlendirmesiyle Fransız yazarlardan, bilhassa Jean-Paul Sartre ve Albert Camus’dan etkilenerek eğitimine İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde devam ediyor.
Tura, “O dönem Türk felsefesinin en önemli isimleri Macit Gökberk, Halil Vehbi Eralp hocamızdı.
Bugün felsefenin en önemli isimlerinden Ioanna Kuçuradi de bir alt dönemde sınıf arkadaşımızdı.
Okulu 1954’te bitirdim” diyor.CEMAL REŞİT REY’Lİ YILLARGalatasaray yıllarında da eser yazmaya devam ediyor: “Okulda çok iyi müzik hocaları da vardı.
Bunların en önemlisi meşhur kemancı Seyfettin Asal’dı.” Sene 1950 olduğunda İstanbul Radyosu açılıyor ve başına müzik direktörü olarak Cemal Reşit Rey geliyor.
İşte bu sıralarda Tura’nın önüne bir fırsat çıkıyor: “Ciddi orkestra müzikleri yazıyordum. 1952’de bir gün orkestra için bestelediğim bir eserin partisyonunu alıp Cemal Bey’e götürdüm.
Bir hafta sonra gittiğimde Cemal Bey benim yazdığım eseri piyanoya koydu ve başından sonuna kadar çaldı.
Notaya bakıp okuma yeteneği müthişti.
Bana, ‘Sen nereden öğrendin bunları?’ dedi.
Kendi kendime öğrendiğimi söyleyince ‘Olmaz, senin ciddi bir müzik eğitimi görmen lazım’ dedi.”MÜZİK İLMİNİN TEMELLERİNİ MUTFAKTA ÖĞRENDİMCemal Reşit Rey, genç Tura’nın elinden tutup onu Demirhan Atlığ’a götürüyor.
Tura, bir yıl Atlığ’dan ‘armoni ilmi’nin temellerini öğreniyor: “Demirhan Bey sadece klasik armoni değil müzikteki yeni gelişmeleri de anlatırdı.
Çok iyi bir müzisyendi.
Armoniyi öğrendikten sonra müzik ilminin geri kalanını Cemal Bey ile tamamladık.
Cemal Bey o yıllarda orkestrayı da yönetirdi.
Her provasına öğrenci olarak girerdim.
Orada da çok şey öğrendirdik.
Biz böyle mutfaktan yetiştik… Cemal Bey son nefesine kadar önce hocam sonra dostum oldu.
Eşimle nikâh şahidimizdi.
O yıllar bol bol konserlere de giderdik.
Saray Sineması’nda en üst katta öğrenciler için parasız bölüm olurdu.
Biz oraya ‘paradis’ yani ‘cennet’ derdik.”CEMO İLE NİŞAN, DÖNÜŞ İLE NİKÂHYalçın Tura’nın en güzel eserlerinin yapılış aşamasına tanıklık eden, ilk notaları dinleyen ise eşi Sabahat Hanım olmuş… Evliliklerinin 53. yılını geride bırakmışlar.
Sabahat Hanım: “Önce hocanın müziğiyle tanıştım.
Sinemada Umutsuzlar filmini izlemeye gittim; o müziği dinledim, çarpıldım!
Cemo filminin müziği çıktığında nişanlandık, ‘Hasretinle Yandı Gönlüm’ ile evlendik.
Evde en küçük kâğıt parçası bile atılmaz.
Hoca her şeyin üstüne beste yazar…” Çiftin üç çocukları var.
Zeynep Tura üst düzey yönetici, Ayşegül Tura genetik profesör, Hasan Niyazi Tura besteci ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın şefi…‘TURABESK’İN TANIMIYalçın Tura’nın tarzı nasıl tanımlanır?
Sanatçı dostu Ruhi Ayangil’in bulduğu tabir ‘Turabesk!’ Kendi yanıtı: “Bizim dükkânda bilimum müzik yapılır (gülüyor).
Ben tür ayırmam; klasik orkestra müziği ,caz, saz semaileri, çocuk şarkılarım vardır.
Her şeyi yapabilmek için kültür ve bilgi birikimi gerekiyor.”ATIF YILMAZ, METİN ERKSAN, TÜRKAN ŞORAY...Film müzikleri nasıl başlamış?
Yanıtı: “Sinemacı arkadaşların teklifiyle başladı.
İlki 1956’da Ziya Metin’in çektiği, Yaşar Kemal’in bir hikâyesinin filmiydi; Namus Düşmanı.
Ona yaptığım müzik beğenilince devamı geldi.
Bu arada Haldun Taner’le dostluğumuz ilerledi; beraber iki yıl ‘Keşanlı Ali Destanı’nı çalıştık.
O çok büyük sükse yaptı.
Sonra böyle gitti (gülüyor).
Benden önce ilk film müziklerini rahmetli Nedim Otyam yapmıştı.” Film müziği nasıl yapılır?
Yanıtı: “Önce senaryoyu okursunuz.
Sonra film çekilir.
İş kopyası dediğimiz ön negatif baskıları izler, nerelerine müzik icap ettiğini işaretleriz.
Genellikle de rejisörle çalışmayı severdim.
Rejisörün isteklerini göz önünde de tutardım ama kafama göre yapardım.
En iyi çalıştığımız rejisörlerin başında Türk sinemasının baba isimleri vardı; Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Lütfü Akad, Memduh Ün… Türkan Şoray ile çalışmak da çok güzeldi; kendisi harika bir insan, büyük bir sanatçıdır.”AŞKIN MÜZİĞİ AYRI KAVGANINKİ AYRIPeki iyi müzik kötü filmi kurtarır mı?
Tura: “Biraz katkısı olur.
Bazen ‘Film kötü ama müzikleri çok güzel denebilir’ ama ben bir iş yapıyorsam onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım.
Burada iki büyük faktör var; biri zaman.
İkincisi de imkânlar.
Yeterli zaman tanınırsa daha kaliteli iş çıkar ama ben ne kadar sıkışık zaman olursa olsun daima en iyiyi yapmak isterim.
İlkem bir iş yapılacaksa en iyi şekilde yapılmalı.” Her duygunun bir sesi var mıdır?
Tura: “Tabii, aşkın müziği ayrı, kavganın müziği ayrıdır” diyor.
Peki her duyguya en iyi müzik nasıl yazılır?
Yanıtı: “Orkestra renklerini tanımak, ona göre filmin karakteri, sahnesi ne icap ettiriyor orkestrayla düşünmek lazım.
Bazen iki çalgıyla da yapmak icap ediyor.
Keman ve nefesli sazları severim…”MÜZİĞİN ESKİSİ YENİSİ OLMAZTura’nın klasik Türk müziğinin kayıt altına alınması için de önemli çalışmaları bulunuyor.
Tura, “Klasik Türk musikisi çok önemli bir kültür hazinesi.
Onu en iyi şekilde muhafaza etmek ve devam etmesini sağlamak gerekiyor” diyor.
Çağdaş Türk müziği tam olarak nedir?
Yanıtı: “’Eski müzik’ ya da ‘yeni müzik’ diye bir şey yok; ya iyi müzik vardır ya da hiç müzik… Geleneksel dediğimiz müziğin Farabi, İbn-i Sina, Safiuddin Abdülmin gibi öncüleri var.
Nazariyatı en baştan onlar tespit etmiş.” Hoca, bu konulardaki çalışmalarını ‘Türk Musikisinin Meseleleri’ ismiyle kitaplaştırdı.YETENEK ALLAH VERGİSİ‘Notaların efendisi’ Tura’ya göre iyi müzik nedir?
Yanıtı: “Eski Bizanslı müzisyenler ‘Biz meleklerin söylediği müziğe kulak veriyor onları aktarmaya çalışıyoruz’ demiş.
Müziği sevmek, müzik yapmak Allah vergisi bir şey.
Mesela ben bazen güzel melodi yazıyorum sonra ‘Nasıl yazdım bu müziği, bu benden çıkmaz!’ diyorum.
İşte bu yeteneğin ötesinde tanrı vergisi… Bazen rüyamda çok güzel melodiler duyuyorum uyanınca bulamıyorum, insan beyninin çalışmasına akıl sır ermiyor!”Odatv.com