Haber Detayı
‘ABD’nin korkusu Rusya ve Çin’
Venezuelalı uzman, Trump’ın sadece stratejik kaynaklara ulaşmayı değil rakiplerinin bölgedeki etkisini kırmaya çalıştığını da söyledi. Askeri tehditlere karşı Venezuela halkının savaşa hazır olduğunu belirten Castillo, bunu daha önce tecrübe ettiklerini vurguladı.
Simon Bolivar Üniversitesi Öğretim Üyesi, Eleştirel ve Sosyo-Kültürel Araştırmalar Merkezi Araştırmacısı Venezuelalı akademisyen Charles Giuseppi Castillo, Ulusal Kanal’a konuştu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Venezuela’ya yönelik tehditlerini değerlendiren Castillo, asıl amacın petrol, gaz, altın gibi stratejik kaynaklara el koymak ve Rusya ve Çin’in bölgedeki etkisini kırmak olduğunu söyledi. ‘HER ZAMAN SALDIRGAN OLDULAR’ Trump’ın dış politikasının gayet anlaşılır olduğunu söyleyen Castillo, şunları kaydetti: “Zira ilk hükümetinde Venezuela’ya karşı son derece çatışmacı bir tutum sergilemişti.
Hatta Venezuela’da silahlı müdahale planlayan o karanlık şahsiyet Elliot Abraham’ın yönetiminde bile son derece saldırgandı.
O andan itibaren, Trump ve bir grup Cumhuriyetçi’nin tutumunun ülkemize karşı tamamen düşmanca olduğunu fark ettik.
Marco Rubio’nun adaylığıyla, Miami’nin en radikal anti-Castro kanadının bir parçası olan ve Küba’da Castroiz, Castro-komünizm olarak adlandırdıkları şeye karşı mücadelenin ateşinde şekillenen bir grup ortaya çıktı.” Venezuela’yı ABD’nin güvenliğine “olağanüstü bir tehdit” olarak tanımlayan bildiriyi hatırlatan Castillo, “Bu beyan 2015 yılının Mart ayında yapılmıştır.
Ve her hükûmet döneminde yıllık olarak yenilenen bu belge, sadece Trump’ın değil, ABD yönetiminin ve ABD dış politikasının mantığının Venezuela’yı bir tehdit olarak gördüğünü ve onu yarımküre jeopolitiğinde hedef tahtasına koyduğunu gösteriyor.” dedi. ‘ABD MÜDAHALESİNE KARŞI HER ZAMAN ZIMNİ ANLAŞMA VARDIR’ Nicolas Maduro ve Bolivarcı Devrim’in Venezuela toplumunda önemli bir destek gördüğünü belirten Castillo, “Ancak muhalefet kesimleri de var ve nüfusun bir kısmı onun yönetimine karşı olabilir.
Bu da bir gerçek.
Ancak vurgulanması gereken çok önemli bir nokta, Venezuela halkının büyük çoğunluğunun Venezuela topraklarında herhangi bir ABD askeri müdahalesine karşı olduğu.” şeklinde konuştu.
Venezuela toplumunda, askeri müdahale olasılığını her ne pahasına olursa olsun önlemek konusunda zımni bir anlaşma olduğunu vurgulayan Venezuelalı akademisyen, “Halkın çoğunluğu, şüphesiz, bu tür eylemlerin ve savaş ilanlarının karşısındadır.” dedi.
Venezuela halkının bağımsızlık için savaşmak zorunda kaldığında hiç tereddüt etmeden savaştığını belirten Castillo, “19. yüzyılda kolonyal bir metropolün bağımsızlığını kazanmak için savaştık, bunun mirasçılarıydık, ama aynı zamanda tebaasıydık ve bu da bizi bağımsızlığımız için savaşmaya ve bağımsızlık bayraklarını sınırlarımızın ötesine taşımaya itti.” ifadelerini kullandı. ‘RUSYA VE ÇİN’İN VENEZUELA İLE İŞBİRLİĞİNDEN KORKUYORLAR’ Castillo, Trump’ın Venezuela’nın stratejik kaynaklarıyla ilgilendiğini bunları kontrol etmek istediğini söyledi.
Venezuelalı akademisyen, “ABD, 20. yüzyılın başlarında olduğu gibi, artık sadece yerinde kaynakların kontrolünü değil, aynı zamanda hegemonyasına karşı olan diğer uluslararası aktörlerin, örneğin Çin ve Rusya’nın, Venezuela’ya müdahale edebileceğini ve bir şekilde işbirliği yapabileceğinden de endişe ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Çin ve Rusya’nın Venezuela ile ilişkisinin ABD’yi çok daha fazla endişelendirdiğini vurgulayan Castillo, “Çünkü bu, orta ve uzun vadede stratejik düşmanları olarak adlandırdıkları ülkeleri güçlendirmek anlamına geliyor.
ABD dış politikasının iki temel aktörü olan Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon için şu anda düşman, Çin’dir.
Pekin’in bölgedeki varlığı ABD hegemonyası ve yaptırımları zayıflatabilir.” dedi. ‘EN BÜYÜK HİDROKARBON REZERVİNE SAHİBİZ’ Castillo, Hugo Chavez’in gelmesiyle birlikte, Orinoco Petrol Kuşağı’ndaki rezervlerin kanıtlanmış rezervler haline geldiğini belirterek, “Bu rezervler incelendi ve Venezuela’nın dünyanın en büyük hidrokarbon rezervine sahip olduğu ortaya çıktı.” dedi. 310 milyar varile yakın stratejik rezervlerin ortaya çıktığını söyleyen Castillo, “Bu rezervler, OPEC ülkeleri ve yakınlarındaki birçok ülkenin sahip olduğu rezervleri çok aşıyordu ve elbette o dönemde en büyük rezervlere sahip olan Suudi Arabistan’ı da geride bırakıyordu.
Aynı zamanda, Sucre eyaletinin kuzeyinde, Paria yarımadasında bulunan Dragon, Patau, Mejillones ve Rio Caribe platformlarında önemli offshore doğal gaz rezervleri bulunmaktadır.
Ayrıca Latin Amerika’nın en büyük altın rezervine sahibiz.” diyerek Venezeula’nın devasa kaynaklarından bahsetti. ‘KAYNAKLAR HALKIN ORTAK MALIDIR’ Doğal kaynaklar, petrol ve tüm stratejik kaynakların Venezuelalıların ortak malı olduğunu belirten Castillo, petrol çıkarmak için uluslararası kurumların desteğine ihtiyaç duyduklarını da belirtti.
Venezuelalı gazeteci, yabancı yatırıma dikkat çekerek, “Uluslararası yaptırımlara maruz kaldığımız için her zaman dış aktörlerin desteğine ihtiyacımız var.
Bu aktörlerin katılım kapasitesini çeşitlendirmemiz gerekiyor.
Ancak her zaman egemenliğimizi koruyoruz.
Venezuela ulusunun doğal kaynakların, tüm petrolünün, tüm gazının ve yeraltında bulunan her şeyin kaçınılmaz, devredilemez ve elden çıkarılamaz sahibi olduğunu her zaman açıkça belirttik.” ifadelerini kullandı.
Castillo, sadece Rusya ve Çin ile değil, AB ülkeleriyle de işbirliğini geliştirme çabasında olduklarını söyledi.