Haber Detayı
Kusursuzluk değil kendin olma cesareti
DHL eCommerce’in son raporu çok şey söylüyor ama asıl mesajı tek bir cümlede özetlenebilir.
Bir ürünün hikâyesi yoksa, satılma şansı da yok.Artık kimse sadece ürün almıyor.Bir his, bir kimlik, bir hikâye satın alıyoruz.Yeni nesil pazarlama artık “ne sattığınla” değil, “nasıl anlattığınla” ilgili.TÜKETİCİ DEĞİL TAKİPÇİ DÖNEMİŞirketin 24 ülkede 24 bin kişiyle yaptığı araştırma, Türkiye’nin e-ticarette hızla dijitalleştiğini gösteriyor.- Online alışveriş yapanların yüzde 98’i akıllı telefondan alışveriş yapıyor.- Yüzde 75’i, doğrudan sosyal medya platformlarından satın alma yapıyor.- Ve yüzde 85’i, trendler ve viral ürünlerden etkileniyor.Bu oranlar bir şeyi net gösteriyor.Artık tüketici değil, takipçi dönemi başladı.Markalar takip ediliyor, ürünler konuşuluyor, hikâyeler paylaşılıyor.Şirketin Türkiye CEO’su Kağan Gündüz, bu dönüşümü şöyle anlatıyor.“Alışveriş artık sadece satın alma değil; cihaz tercihlerinden platform seçimine kadar bütünsel bir deneyim.”ARTIK FİYAT DEĞİL HİKÂYE KONUŞUYOREvet, artık fiyat rekabeti değil, hikâye rekabeti yaşanıyor.Bir kahve bardağı, bir yaşam biçimini temsil ediyor.Bir ayakkabı markası, bir özgüven duygusunu satıyor.Bir kozmetik ürünü, “kusursuzluk” değil, “kendin olma” cesaretini vaat ediyor.Markalar için en değerli yatırım artık hikâye sermayesi.Z ve Y kuşakları Instagram ve YouTube’da alışveriş yaparken,Eski kuşak hala Facebook’ta ürün keşfediyor.Ama kuşak farkı ne olursa olsun, herkesin aradığı üç şey değişmiyor.Güven, hız ve bağ kurabilme hissi.Tüketici artık reklama değil, deneyime inanıyor.Bir yorum, bir video, bir “öncesi, sonrası” paylaşımı,Bugün billboarddan daha etkili bir satış aracı haline geldi.TÜRKİYE’NİN YENİ İHRACAT HİKÂYESİ RAPORA göre Türkiye’den en çok alışveriş yapan ülkeler Birleşik Arap Emirlikleri, Fas ve Nijerya.Yani artık sadece ürün değil, hikâye ihraç ediyoruz.Bu, dijital ekonomide Türkiye’nin yükselen bir “duygu markası” olabileceğini gösteriyor.Teslimat süreçleri, ödeme güvenliği ve rekabetçi maliyetler kadar markanın hikâyesinin evrensel dili de önemli hale geliyor.Alışveriş artık bir tıklama değil, bir duygusal etkileşim.Fiyat etiketi ikinci planda, hikâyenin tonu birinci sırada.Bugün herkesin cebinde bir mağaza var.Fiyatlar değişir, teknolojiler yenilenir...Ama iyi anlatılmış bir hikâye, her dönemde satar.EN ÇOK GİYİM VE KOZMETİĞE PARA HARCIYORUZ Kağan Gündüz şöyle diyor.“Mobil cihaz kullanımındaki yüksek oran ve sosyal medyanın hızla ana alışveriş kanalına dönüşmesi, Türkiye’yi e-ticarette dinamik ve fırsatlarla dolu bir pazar haline getirdi.
Türkiye’deki online alışveriş yapanların yüzde 58’i yurtdışındaki satıcılardan alışveriş yaptığını belirtiyor.En çok alışveriş yapılan ülkeler arasında yüzde 65 ile Çin başta gelirken, onu yüzde 36 ile ABD, yüzde 28 ile Almanya, yüzde 8 ile Fransa ve İtalya takip ediyor.
Türkiye’de tüketicilerin internet üzerinden en çok satın aldığı ürünler ise giyim, ayakkabı, kozmetik, elektronik ve ev ürünleri kategorilerinde olurken, sosyal medya üzerinden yapılan alışverişlerde en çok kozmetik ürünler öne çıkıyor.Tüketicilerin yüzde 98’i akıllı telefondan alışveriş yapıyor.” TRENDLERDEN ETKİLENİYORUZ TERCİHİMİZİ DEĞİŞTİRİYORUZ - Türkiye’deki online alışveriş yapan tüketicilerin yüzde 75’i doğrudan sosyal medya platformlarından alışveriş yapıyor.- Sosyal medya uygulamalarında yaygınlaşan trendler ve viral ürünler, tüketicilerin yüzde 85’inin satın alma kararlarını etkiliyor.- Sosyal medya kullanıcıları tarafından oluşturulan içeriklerse tüketicilerin yüzde 44’ünün satın alma kararında etkili oluyor.- Z, Y ve X kuşağı Instagram ve Youtube’dan ürün seçiyor.YAPAY ZEKÂ LEHÇE KONUŞUYORMUŞ YAPAY zekâyı hep İngilizce düşündük.Komutlarımızı, sorularımızı, cümlelerimizi hep o dilde verdik.Ama görünen o ki...Yapay zekâ, İngilizceyi değil Lehçeyi daha iyi anlıyormuş.Maryland Üniversitesi ve Microsoft’un ortak araştırması, 26 dil arasında Lehçenin yüzde 88 doğruluk oranıyla yapay zekâ modellerini en iyi harekete geçiren dil olduğunu ortaya koydu.İngilizce ancak altıncı sırada yer aldı.İlginç olan şu...Lehçe, öğrenilmesi en zor dillerden biri olarak bilinir.İnsanlar zorlanıyor, ama yapay zekâ rahat anlıyor.Demek ki algoritmalar, karmaşıklıktan değil; netlikten ve tutarlılıktan besleniyor.Listede Türkçe yok.Belki de hâlâ o kadar veri yüklemediğimiz içindir.Sıralama şöyle...Lehçe, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Rusça, İngilizce...Ama bu sonuç bir şeyi düşündürüyor.Yapay zekâ hangi dili en iyi anlıyor değil, hangi kültürü en iyi öğreniyor?Ve belki de asıl soru şu...Diller arasında değil, anlayışlar arasında köprü kurabilen bir yapay zekâya ne kadar yaklaştık?