Haber Detayı
Sanatla evrilen otel kimliği
Anda Barut Otelleri çatısı altında yedi yıldır düzenlenen Çağdaş Genç Sanatçılar Buluşması bu yıl, Delice Yarımadası’nda Anda Barut Collection’da gerçekleşti. Sanatçılara özgür ve konforlu bir çalışma haftası yaşatan otel, ortaya çıkan işleri kalıcı olarak koleksiyonuna dahil ederken tüm süreci bir tür sanat belleği oluşturma çabası olarak görüyor.
Meltem KERRARmeltemkerrar@gmail.comSon yıllarda marka, firma ve kurumların içerik ve konseptlerine sanatı dahil ederek marka değerlerini farklı bir yere taşımalarına tanık olmak sevindirici.
Tüm dünyada yükselen ‘sessiz lüks’ trendinin içinde de sanatsal dokunuşların etkisi büyük.
Moda sektöründe etiketi bağıran kıyafetlerin epeyce geride kalması gibi, turizmde de yadsınamayacak sayıda tüketici için, daha dingin, rafine zevkleri yansıtan, doğaya saygılı ve içinde sanat barındıran seçenekler ön plana çıkıyor.
Geniş metrekarelere sahip farklı otellerinin iç ve dış mekanlarında çağdaş Türk sanatçılarının çalışmalarına yer veren Anda Barut Otelleri de Türkiye’deki bu konsepte verebileceğimiz iyi örneklerden biri.
Genç sanatçılara destek olmayı ve onlara bir hafta boyunca özgür bir çalışma/paylaşma alanı sağlamayı amaçlayan Genç Sanatçılar buluşması yedi yıldır düzenleniyor.
Bu yıl, Delice Yarımadası’ndaki Anda Barut Collection’da gerçekleşen çalışmaya Ayça Selcen Korgun, Ayşe Avşar, Batuhan Daşdemir, Daniela Budișteanu, Derin Çokşenim, Eda Ağaoğlu, Emir Yağmurca, Erman Gürcüm, Selin Sezgin ve onur konuğu Bahri Genç katıldı.Etkinliğin koordinatörü Hakan Kürklü ve Anda Barut Collection Genel Müdürü Cem Karacan ile konuştuk.Genç sanatçı buluşmaları fikri nasıl başladı?
Hakan Kürklü: Ben daha önce de sanatçı çalıştayları düzenliyordum. 2018’de otelden gelen benzer bir çalışma içerik davetiyle Lara Barut’ta başladık çalışmaya. 10 genç sanatçı olsun, başlarında da bir usta sanatçı bulunsun dedik, burada pozitif bir ayrımcılıkla kadın sayısını daha yüksek tuttuk.
Çok keyifli bir çalıştay oldu, sonrasında da yıllardır devam ediyor.Cem Karacan: Anda Barut Collection olarak yalnızca turizm alanında değil, kültür sanat alanında da değer üretmeyi misyon edindik.
Bu bakış açısıyla, 2018 yılında Lara Barut Collection’da başlattığımız ve bu yıl da Anda Barut Collection’da gerçekleştirdiğimiz ‘Çağdaş Genç Sanatçılar Buluşması’, genç yetenekleri desteklemek, sanata alan açmak ve otellerimizin misafirlerine ilham verici bir atmosfer sunmak amacıyla doğdu.
Her yıl farklı disiplinlerden genç sanatçılar, bir hafta boyunca otellerimizde konaklayarak kendi özgün eserlerini üretme fırsatı buluyor.
Bu süreç, hem sanatçılar için üretim alanı hem de misafirlerimiz için sanatın yaratım sürecine tanıklık etme fırsatı yaratıyor.
Bugün geldiğimiz noktada, bu etkinlik sadece bir sanat projesi değil, aynı zamanda Barut markasının kültürel kimliğini temsil eden kalıcı bir gelenek haline de geldi.Etkinliği bu yıl Anda Barut Collection’a taşımanızdaki sebepler neler oldu?
C.K.: Anda Barut Collection, Barut Hotels’in sanatla ve doğayla bütünleşen yeni nesil yaşam felsefesini en iyi yansıtan destinasyonlarımızdan biri.
Delice Yarımadası’nın doğal güzellikleriyle çevrili bu özel alan, sanatın özgürce üretilebileceği ilham verici bir atmosfer sunuyor.
Daha önceki altı buluşmamızı Lara Barut Collection’da gerçekleştirdikten sonra, bu yıl yedincisini Anda Barut Collection’a taşıyarak hem bu yeni otelimizin ruhunu sanatla buluşturmak hem de Ege’nin farklı enerjisini genç sanatçıların üretim süreçlerine yansıtmak istedik.
Didim’deki bu yeni dönem, projenin doğal bir evrimi oldu diyebiliriz.Kültürle tanımlanan lüks Bu çalışmalar sonucunda yıllar içinde giderek büyüyen bir Anda Barut koleksiyonu da oluşuyor.
Bu anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz sanatçı işlerini?
C.K.: Genç sanatçıların ürettikleri eserler, sadece sergi süresince değil aynı zamanda kalıcı olarak otelimizin koleksiyonuna da katılıyor.
Anda Barut Collection’ın iç ve dış mekanlarında yer alacak olan bu eserler, mekanın estetiğini zenginleştirirken, sanatçının imzasını da yaşatmış oluyor.
Her eser, o yılın temasını ve sanatçının özgün bakış açısını yansıtan bir hikaye taşıyor.
Zamanla oluşan bu koleksiyon, otelimizin sanat kimliğini ve aynı zamanda, çağdaş Türk sanatının son yıllardaki evrimini de yansıtan bir arşiv haline geldi.
Bu açıdan bakıldığında, biz bu süreci bir ‘koleksiyon yaratımı’ değil, bir ‘sanat belleği oluşturma’ çabası olarak görüyoruz.Koordinatör olarak sanatçılarını nasıl seçiyorsunuz?
Genç sanatçılara nasıl bir çalışma olanağı sunuluyor otelde?
H.K.: Biraz Mavi Yolculuk gibi görüyorum bu süreci aslında.
Küçük bir teknedesiniz, arkadaşlarınızla bir aradasınız ama içinizden biri huysuzluk yaparsa tatsızlık olur ve tatil biter.
Bu anlamda grubun uyumu çok önemli.
Sanatçıları tüm yıl süren atölye ziyaretlerim sonunda seçiyorum.
Kadro belli olduktan sonra buraya gelmeden önce, boya seçimlerine kadar tercihlerini soruyorum.
Malzeme kullanımında da tema da özgürler.Otellerinizin iç ve dış mekanlarında çağdaş Türk sanatının temsilcilerine de yer veriyorsunuz.
Sizce sanatı mekanla birleştirmek marka değerinize neler katıyor?
Müşteri algısı üzerinde nasıl etkileri var?
C.K.: Bizim için lüks, yalnızca konforla değil, kültürle de tanımlanıyor.
Sanatı mekanın ayrılmaz bir parçası haline getirmek, misafirlerimize duygusal bir bağ ve estetik bir deneyim sunmamızı sağlıyor.
Bu etkileşim, markamızın ‘yaşayan sanat’ anlayışını güçlendiriyor.
Eserlerle çevrili bir atmosferde geçirilen her an, misafir deneyimini farklılaştırıyor ve bizi klasik bir konaklama markasından çok, kültürel bir yaşam alanı haline getiriyor.
Sonuçta bu yaklaşım, hem marka değerimizi yükseltiyor hem de misafir sadakatini derinleştiriyor.
Çünkü günün sonunda insanlar, dokundukları ve hissettikleri deneyimleri hatırlıyorlar, sanat da tam olarak bunu sağlıyor.